Kadı'l-Kudat Cemalüddin Zürei, Mensüriye medresesindeki müderislik vazifesinden, Şam kadılığına tayin edilince, Takıyyüddin Sübki onun yerine müderris tayin edildi. Bir müddet sonra, Cemalüddin Zürei kadılıktan azledildi. Bu sırada Şam Naibi Argün, Hicaz'da bulunuyordu. Bu naibin Cemalüddin Zürei ile arasında çok iyi bir dostluk vardı. Zürei'nin azledilmesi Argün'e ulaşınca, buna çok üzüldü ve Mısır'a varınca, Mensüriyye müderrisliğini Takıyyüddin Sübki'den alıp, tekrar Zürei'ye vermeye karar verdi. Bu haber Takıyyüddin Sübki'ye ulaşınca, o buna çok üzüldü. Bu haber üzerine gece iki rekat namaz kılarak, Allahü Teala'ya niyazda bulundu. Bu sırada; "Argün tutuklandı!" diye bir ses duyuldu. Ertesi gün derse gittiğinde kendisine Naib Argün'un tutuklandığı söylendi. İmam-ı Sübki şöyle anlatır: "Babam Takıyyüddin Sübki'ye rahat vermeyenlerden birisi de, Şam naibi Argün Şah idi. Bir gün babam, Argün Şah'a; "Ey emir! Ben de, sen de bir gün öleceğiz" dedi. Argün Şah da ona; "Ey kadı! Bu şehirde kaç naib gördün?" diye sorunca, o; "Şu kadar naib gördüm" dedi. Argün Şah benden başkası sana rahat vermedi" deyince, o; "İlerde sende göreceksin" dedi. Biz, birgün yatsı namazını kılmak için toplanmıştık. Namazdan sonra, babamız yüksekçe bir yere çıktı. Başı eğik bir vaziyette durmaya başladı. Hiç konuşmuyordu. Ayakda olduğu halde, sabah namazına kadar aynı vaziyette kaldı. Bu sırada öyle heybetli bir hale-i vardı ki, tarifi anlatılması çok zordu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.