Tarım potansiyeli çok yüksek olan bir ülkede yaşıyoruz.
Verimli birçok arazilere sahip olmamızın yanında, ürün çeşitliliği, iklim şartlarının uygunluğu, akarsuların bolluğu ve daha birçok nimete sahibiz.
Tabiri caizse tam bir tarım cennetiyiz.
Ve tarım katma değeri diğer sektörlere nazaran kat kat fazla bir sektör…
Böyle bir ülkenin yönetimine soyunmuş olan siyasilerin, tarım konusuna özellikle yoğunlaşıp, ülkeyi bir numaralı tarım ülkesi yapmaları gerekirken, maalesef uygulanan bağımlı politikalar sebebiyle geçmişte mevcut olan tarım seviyesi bile yakalanamadı.
AKP iktidarından önce tarım konusunda kendi kendine yeten 7 ülkeden birisiyken, artık bu özelliğimizi kaybettik, rahatlıkla üretebileceğimiz en temel tarım ürünlerinde bile ithalatçı konuma geldik.
Yapılan en büyük yanlış da tarımın finansmanı konusunda oldu.
Atatürk’ün uyguladığı ve netice aldığı avans sistemi devre dışı bırakıldı ve tarım köylüsü üretim için bankaların faizli kredilerine muhtaç hale getirildi. Bankaların çiftçilere sağladığı kredi de yerli değil elbette… Dışarıdan alınan borç paralar, sendikasyon kredileri çiftçilerimize de kredi olarak dağıtıldı. Hem ülke borçlandırıldı hem de çiftçilerimiz…
Gelinen noktada ülkemiz borç batağında, çiftçilerimiz ise haciz kıskacında, köyler icradan satılıyor.
Peki, tarımın finansmanı konusunda olması gereken neydi?
Bunun en güzel cevabını Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nde buluyoruz.
Sayın Baş, tarım kesimine verilecek olan tüm avans ve desteklerin senyoraj geliriyle yani para basarak temin edileceğini belirtmektedir.
Prof. Dr. Baş, MEM’de paraya iki yeni tarif getirmektedir: Birincisi, para emeğin ve üretimin karşılığıdır, ikincisi para tahrik unsudur. Yani iki gerekçeyle para basılabilir, üretim yapmışsındır, buna mukabil para basma hakkını elde etmişsindir ya da üretim yapacaksındır bunun için para basarsın.
Özellikle tarım kesimine verilecek pirim destekleri, tarım köylüsünün her bir ferdine verilecek olan vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına verilecek olan ev hanımı meslek maaşı, köylünün ve ürününün devlet eliyle sigortalanması, bedava elektrik, vergisiz mazot gibi sosyal devlet projelerinin finansmanı emeğin ve üretimin karşılığı devreye giren paradan karşılanacak.
Peki, avans sisteminde farklı bir yöntem uygulanabilir mi?
Bildiğiniz gibi, MEM’in avans sisteminde tarım köylüsü tohumunu daha tarlaya ekmeden ürün fiyatının yarısı kadar meblağı avans olarak devlet babadan alacak.
Avans sistemini sosyal devlet projeleri için ayrılan fondan vermeye gerek yok, neden mi? Çünkü tarım, başta da belirttiğimiz gibi katma değeri en yüksek sektör, bir ekiyorsunuz en az on alıyorsunuz.
Avans sisteminin finansmanında paranın tahrik unsuru olma özelliği kullanılabilir.
Avans sisteminin başlangıcında bastığınız para belki karşılıksızdır ama bir yıl sonra karşılığını kat kat fazlasını üretim olarak bulacaktır. Bu para tarım üretimini tahrik etmiştir ve bunun neticesinde hem bastığınız paranın karşılığını hem de daha fazla para basma hakkı kazanacağınız üretimi elde edeceksiniz.
Paranın tahrik unsuru para darlığı yaşayan bütün üretim sektörlerinin önünü açan ucu açık bir gelir kaynağıdır. Yeter ki sonuçta karşılığında bir üretim olsun.
Ve paranın tahrik unsurunun en verimli kullanılacağı saha tarım, hayvancılık ve de maden sektörleridir. Ama tabii ki her sektörde kullanılacaktır.
Çözüm MEM’le bu kadar basitken, hala çözümsüzlüklerin peşinde dolaşmanın, ülkeyi, çiftçileri, diğer vatandaşlarımızı yabancıların faizli kredilerine muhtaç etmenin mantığı nedir?
Verimli birçok arazilere sahip olmamızın yanında, ürün çeşitliliği, iklim şartlarının uygunluğu, akarsuların bolluğu ve daha birçok nimete sahibiz.
Tabiri caizse tam bir tarım cennetiyiz.
Ve tarım katma değeri diğer sektörlere nazaran kat kat fazla bir sektör…
Böyle bir ülkenin yönetimine soyunmuş olan siyasilerin, tarım konusuna özellikle yoğunlaşıp, ülkeyi bir numaralı tarım ülkesi yapmaları gerekirken, maalesef uygulanan bağımlı politikalar sebebiyle geçmişte mevcut olan tarım seviyesi bile yakalanamadı.
AKP iktidarından önce tarım konusunda kendi kendine yeten 7 ülkeden birisiyken, artık bu özelliğimizi kaybettik, rahatlıkla üretebileceğimiz en temel tarım ürünlerinde bile ithalatçı konuma geldik.
Yapılan en büyük yanlış da tarımın finansmanı konusunda oldu.
Atatürk’ün uyguladığı ve netice aldığı avans sistemi devre dışı bırakıldı ve tarım köylüsü üretim için bankaların faizli kredilerine muhtaç hale getirildi. Bankaların çiftçilere sağladığı kredi de yerli değil elbette… Dışarıdan alınan borç paralar, sendikasyon kredileri çiftçilerimize de kredi olarak dağıtıldı. Hem ülke borçlandırıldı hem de çiftçilerimiz…
Gelinen noktada ülkemiz borç batağında, çiftçilerimiz ise haciz kıskacında, köyler icradan satılıyor.
Peki, tarımın finansmanı konusunda olması gereken neydi?
Bunun en güzel cevabını Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nde buluyoruz.
Sayın Baş, tarım kesimine verilecek olan tüm avans ve desteklerin senyoraj geliriyle yani para basarak temin edileceğini belirtmektedir.
Prof. Dr. Baş, MEM’de paraya iki yeni tarif getirmektedir: Birincisi, para emeğin ve üretimin karşılığıdır, ikincisi para tahrik unsudur. Yani iki gerekçeyle para basılabilir, üretim yapmışsındır, buna mukabil para basma hakkını elde etmişsindir ya da üretim yapacaksındır bunun için para basarsın.
Özellikle tarım kesimine verilecek pirim destekleri, tarım köylüsünün her bir ferdine verilecek olan vatandaşlık maaşı, ev hanımlarına verilecek olan ev hanımı meslek maaşı, köylünün ve ürününün devlet eliyle sigortalanması, bedava elektrik, vergisiz mazot gibi sosyal devlet projelerinin finansmanı emeğin ve üretimin karşılığı devreye giren paradan karşılanacak.
Peki, avans sisteminde farklı bir yöntem uygulanabilir mi?
Bildiğiniz gibi, MEM’in avans sisteminde tarım köylüsü tohumunu daha tarlaya ekmeden ürün fiyatının yarısı kadar meblağı avans olarak devlet babadan alacak.
Avans sistemini sosyal devlet projeleri için ayrılan fondan vermeye gerek yok, neden mi? Çünkü tarım, başta da belirttiğimiz gibi katma değeri en yüksek sektör, bir ekiyorsunuz en az on alıyorsunuz.
Avans sisteminin finansmanında paranın tahrik unsuru olma özelliği kullanılabilir.
Avans sisteminin başlangıcında bastığınız para belki karşılıksızdır ama bir yıl sonra karşılığını kat kat fazlasını üretim olarak bulacaktır. Bu para tarım üretimini tahrik etmiştir ve bunun neticesinde hem bastığınız paranın karşılığını hem de daha fazla para basma hakkı kazanacağınız üretimi elde edeceksiniz.
Paranın tahrik unsuru para darlığı yaşayan bütün üretim sektörlerinin önünü açan ucu açık bir gelir kaynağıdır. Yeter ki sonuçta karşılığında bir üretim olsun.
Ve paranın tahrik unsurunun en verimli kullanılacağı saha tarım, hayvancılık ve de maden sektörleridir. Ama tabii ki her sektörde kullanılacaktır.
Çözüm MEM’le bu kadar basitken, hala çözümsüzlüklerin peşinde dolaşmanın, ülkeyi, çiftçileri, diğer vatandaşlarımızı yabancıların faizli kredilerine muhtaç etmenin mantığı nedir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025