Tefekkür iklimi

Geçmişe dair ciddi muhasebeler yapmak için, yaşanılan zaman dilimine dair doğru tahliller yapmak için ve geleceğe dair isabetli tahminlerde bulunmak için olağanüstü müsait bir iklimi yaşıyoruz.Geçmişten ibret almak için bütün olaylar sahne sahne, sayfa sayfa önümüzde ve elimizde.Yüz yıl evvel, bin yıl evvel, on bin yıl evvel, milyonlarca yıl evvel yaşamış olan hemcinslerimizin hayat tecrübelerinden istifade etmek için büyük fırsatların önümüze açıldığı bir iklimdeyiz.İlk insan ve ilk Peygamber Adem aleyhisselamdan itibaren yaşanan hayat, kazanılan tecrübeler, sergilenen yanlışlar ve doğrular hem de Ezeli ve Ebedi olan Yüce yaratıcı tarafından haber verilmektedir.Kerim Kitabımızla daha çok hemhal olduğumuz, daha çok haşir-neşir olduğumuz, daha çok içli-dışlı olduğumuz bir iklimi yaşıyoruz.Kabil ile Habil'in kavgalarının nasıl ve niçin başladığını ve nasıl sonuçlandığını, kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini okuyoruz.O günden bugüne Adem oğullarının hangi davranışları ile yaratıcıyı memnun ettiklerini, hangi davranışları ile yaratıcının azabını ve gazabını celbettiklerini öğreniyoruz ve onlara bakarak kendi yol haritamızı belirleme fırsatlarını yakalıyoruz.O günden bu güne, Adem oğullarının, kendi içlerinden seçilen, bizzat Allah tarafından seçilen kutlu elçilere karşı nasıl davrandıklarını, getirdikleri mesajları nasıl algıladıklarını ve nasıl tavır takındıklarını öğreniyoruz.O kutlu elçilere ve getirdikleri mesajlara teslim olan, "işittik itaat ettik" diyen milletlerin nasıl kazandıklarını, hem bu dünyada hem de öteki alemde nasıl kazançlı çıktıklarını "Alim ve Habir" olan Yüce Yaratıcının beyanlarından haber alıyoruz.Yüce yaratıcının yarattıklarına, hasseten bunların arasından insan cinsine olan rahmet ve merhametinin bir tecellisi olarak seçip gönderdiği kutlu elçilere ve getirdikleri mesajlara sırtını dönen, kulağını tıkayan, duymamak ve dinlememek ve dahi anlamamak için bütün yolları deneyen kavimlerin nasıl da kaybettiklerini, nasıl da kaybolduklarını okuyoruz kerim Kitabımızdan.Tefekkür iklimini yaşıyoruz hep beraber.Hatimler indirirken, mukabeleler dinlerken her gün yeni yeni sayfalar açılıyor önümüze, her gün yeni yeni sureler geçiyor gözümüzün önünden, her gün başka başka kavimlerin, başka başka peygamberlerin hayat tecrübelerine şahit oluyoruz.Günler geçtikçe, sayfalar çevriliyor, sureler değişiyor ve çevirdiğimiz her sayfada, karşılaştığımız her yeni surede yeni yeni isimlerle ve sahnelerle karşılaşıyoruz.Mesela; dokuz yüz elli yıl yaşamış olan Nuh Peygamberin mücadelesine şahit oluyoruz, daveti karşısında, tebliği karşısında elleri ile kulaklarını tıkayan, o kutlu elçiyi görünce elbiselerini başlarına geçiren kavminin inatçılığını okuyor ve nasıl da Nuh Tufanını hak ettiklerini şahit oluyoruz.Sureler değiştikçe, sayfalar çevrildikçe "Ve selamun alel mürselin" cümlesi ile bizzat Allah tarafından selamlanan o kutlu elçilerden mesela Hz. Hud ile, Hz. İbrahim ile, Hz. Lut ile, Hz. Salih ile, Hz. Musa ve Harun ile ve mücadeleleri ile karşılaşıyoruz.Hz. Yakub'un gözyaşlarına şahit oluyoruz ve oğlu Yusuf'u pişiren, yetiştiren ilginç olayları sanki tefekkür iklimi okuyoruz.Bütün bu gaybi haberleri bizlere ulaştıran son elçi ve son Peygamber alemlere rahmet Hz. Muhammed aleyhisselamın evrensel mesajı karşısında, tebliği ve tembihleri karşısında tavrımızı, davranışımızı ve tutumumuzu tekrar tekrar gözden geçirme fırsatı buluyoruz.Üzerimizden hızlıca geçen bu tefekkür ikliminde derin derin tefekkürlere dalmamız umuduyla?