Göz, kulak, ve sair bütün azaların, 5000 yıllık siyasi, sosyal, kültürel, iktisadi geçmişi bulunan bir medeniyetin AB'nin müzakere tüneline tıkılıp tıkılmayacağı haberlerinde olduğu bir ortamda, yabancı patentli olup yerli gömlekle dolaşan akademisyen ve aydınların ekonomik çöküşümüze çareler aramaması, güya arama teşebbüsünde bulunanların çıkmaz sokaklarda kafalarını duvarlara çarpmaları normal bir durumdur.Bu topraklarda, yediği yemeğin, içtiği suyun, bastığı mübarek toprağın hakkını verenlerin, her alanda olduğu gibi, milletin çektiği ekonomik sıkıntıların çilesini de ruh dünyasında yaşayıp çözümler üretmesi de normal bir durumdur. Halkın büyük çoğunluğu AB'ye sırt çevirmesine rağmen zoraki sürdürülmeye çalışılan AB hengamesi arasında BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş çok önemli iki tespit daha yaptı. Bu tespitler yeni çıkacak Milli Ekonomi Modeli kitabının hangi temel yaklaşımla ele alındığının birer cümlelik özeti aynı zamanda. Prof. Dr. Haydar Baş'ın, katıldığı Haftanın Sohbeti programında altını çizdiği birinci husus, "ekonomi hayatın kendisidir" gerçeğiydi. İkincisi ise, "Ekonomik meseleler ele alınırken işe, halk nasıl daha iyi yaşar, nasıl daha çok harcayabilir, nasıl zenginliğini iki katına, üç katına çıkarabilir, sorularını sorarak işe başlanması gerekir" ölçüsü.Bu tespitlerin neden bu kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabilmek için dilerseniz 2005 yılı içinde biraz geriye gidelim ve tartışma konusu olan meseleler ışığında olayı değerlendirelim.Hükümetin 2005 yılının ilk aylarında açıkladığı büyümeye ilişkin rakamlar uzun süre tartışıldı. Büyüme hesaplamalarında kullanılan enflasyon oranının, olması gereken gerçek rakamın 1/4'ü oranında hesaplanmasıyla büyümenin suni şişirildiğini artık biliyoruz. Büyümenin diğer kısmının ara malı ithalatına bağlı olduğu da artık kesin olup aklı selimler arasında tartışılmayan bir konu. O dönemde hükümet, açıkladığı rakamların halka yansımadığını, yansıtılamadığını ödediği maaşlar ve ithalatın iç yapısını gösteren veriler sebebiyle en iyi bilen mevki olmasına rağmen, ille de "% 9.9'u tutturduk, biz tutturduk, biz yaptık biz" demişti. Bu durum aslında, Kemal Derviş'ten miras IMF programının temsil ettiği liberal anlayışın temel yaklaşımıydı. Önemli olan hedefteki rakamının başarılması, eğer başarılmamışsa, başarılmış gösterilmesiydi. Ara malı ithalatının yol açtığı istihdam kaybı ise o süreçte hatıra bile gelmedi.Aynı yaklaşımı kur ve cari açık tartışmalarında da yaşadık. Tamamen küresel tefecilerin insafına terk edilen kur ayarı, yüksek reel faiz makası sayesinde içeri faizli para sokmaya devam ederken, bunun borçları sürekli artırma etkisi ortadayken nasıl bir açıklama yapılsa beğenirsiniz. "Enflasyon hedefinden ne olursa olsun vazgeçilemez, bizim hedefimiz enflasyondur." Tefsir edeyim: her şeye rağmen, borçlar sebebiyle madenlerimizin üç kuruşa gitmesine rağmen, dünyadaki en yüksek reel faizle mamamızı Soros eşrafına gagalatmamıza rağmen.Yani liberalizmin bu konudaki mukabil temel yaklaşımı, "halk değil ama küresel sermaye tekellerinin ve taşeronlarının, pastası nasıl daha çok büyütülür, nasıl gelir dağılımı adaleti onların lehine bozulur, nasıl insanlar faiz yüküyle borçlandırılarak modern köle yapılır ve bu sonuca ulaştıracak rakamlar nasıl tutturulur." aç gözlülüğüdür. Prof. Dr. Haydar Baş olayın sistematiğini daha önce defalarca ortaya koymuştu. Yukarıda bahsettiğimiz tespitleriyle, büyüme, sıcak para, kur v.b. konulardaki tartışmalarda görüldüğü üzere liberalizmin sırtını işin matematiğinden sonra bir kez daha mindere yapıştırmıştır.Geriye vakayı isimlendirmek kalıyor. Prof. Dr. Haydar Baş, birinci tespitiyle Milli Ekonomi tezinin gayesini, ikinci tespitiyle de hedefini ortaya koymuş oldu. Gayesi belli, hedefi belli ve ikisinin arasındaki sürecin matematiği belli bir model bu.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007