logo
27 NİSAN 2024

Toprakları vatan kılan mühürler

10.09.2005 00:00:00


Ülkemiz "vatan" olmuşluktan tekrar "toprak"lığa döndürülmek suretiyle istilaya açık hale getirilmeye çalışıladursun vatan evlatları da boş durmuyor. Bu vatanın vatanlığını pekiştirmek için mühür üstüne mühür vurmaya, tapu üstüne tapu ihdas etmeye devam ediyorlar.    Ülkemiz Türkiye'de müthiş bir oyun oynanıyor. Bu ülkeyi haritadan silmek, adını tarihin çöp sepetine göndermek için bıkmadan, usanmadan sahneye konulan oyunlar, planlar, programlar, stratejiler birbirini izliyor. Şark Meselesi bağlamında biz Müslüman Türkler, "vatan" olmuş bu "toprak"lardan bütün köklerimizle kazınmak isteniyoruz. Bu girişimin, köprübaşı görevi gördüklerini gizlemeyen yerli işbirlikçileri, taşeronları da bulunuyor. Bir Anadolu Uygarlıkları masalıdır, tutturdular gidiyor. Toprağın altı üstüne getiriliyor, ne kadar Hıristiyan-Roma-Elen kültürü kalıntısı, Hitit-Urartu çanak-çömleği varsa çıkarıltıyor, ihya ediliyor, "tarihî eser" dokunulmazlık zırhına büründürülerek baş köşelere yerleştiriliyor. Anadolu'yu bir müze halinde Hıristiyan Batı'ya peşkeş çekmek, herhangi bir buhran anında da "buralar zaten bizim topraklarımızmış" diyerek el koymalarına, Haçlı istilasına yol açmak, tapusunu teslim etmek demek olan gaflet, dalalet ve hatta hıyanet sayılabilecek korkunç bir harekete imza atmaktan çekinilmiyor. Çekinilmediği gibi yetkililerimiz, etkililerimiz, siyasilerimiz, devlet adamlarımız bîidrak bir şekilde "işte tapularınız" dercesine Anadolu Uygarlıkları sergileri açmakla meşguller.  Müslüman Türk deforme ediliyorTabii bununla yetinilmiyor. "Toprak"lıktan Müslüman Türk'e "vatan"lığa bin yıl önce terfi etmiş Anadolu, Haçlı istilasına maruz bırakılmak için bir taraftan adeta bir müzeye dönüştürülürken diğer taraftan üzerindeki Müslüman Türk kimlikli "insan" da deformasyona tâbi tutuluyor. Müslüman Türklüğünden koparılmak üzere kampanyalar yürütülüyor. Mesela tutuluyor, Hıristiyanlığa mal edilmiş bir efsane, Noel Baba efsanesi için festivaller düzenleniyor. Müslüman Türk çocukları, etkili ve yetkililer başlarında olmak üzere bu merasimlere iştirak ettiriliyor. Yetmiyor; kerameti kendinden menkul bu Noel Baba, "Anadolu Ereni" olarak yutturulmaya çalışılıyor. Hıristiyan- Elen-Latin-Roma kültürüne dayanan bir edebiyat, bir efsane telkini furyasıdır gidiyor. Yani Anadolu'yu "vatan" kılan Müslüman Türklerin, ne Türklük, ne Müslümanlıkla alakalarının olmayıp, bu uygarlıkların varisleri olduğu imajı dayatılıyor. Hepsinden önemlisi Vatikan kurumu "Dinlerarası Diyalog" misyonunun parçası olmaya soyunuluyor. Müslüman Türk, önce dinî, sonra da millî kimliğinden soyutlanmaya, Müslüman Türklükten Hıristiyan Rumluğa dönüştürülmeye çalışılıyor. "Vatan" bildiğimiz bu topraklar işgal ve istilaya açık hale getiriliyor. Endülüs'ü unutmak mümkün mü?Bu yakıcı, kavurucu gerçeğin farkında olanlar var olduğu gibi omuz silkenler de yok değil. Fakat onlar, İspanya'da 800 sene kalan, Endülüs medeniyetini kuran, tuvalet bile bilmeyen Batı'ya temizliğin yanısıra bilimi, fenni, tıbbı öğreten Müslümanların, sekiz asrın sonunda, aynı Batı tarafından, hem de bir tek Müslüman kalmamacasına bu topraklardan kazındıklarını unutuyor. İşi, çalmadık kapı, girmedik kılık, düşmedik aşağılık, soyutlanmadık kimlik-kişilik, vazgeçmedik değer yargısı bırakılmadık şekilde "varsa-yoksa AB üyeliği"ne götürenler ise AB'nin, "Avrupa bizi değil, İstanbul'u, Anadolu'yu istiyor. Anadolu'yu da biz Türklersiz istiyor" gerçeğinden başka bir şey olduğunu ya bilmiyor, ya da "üç maymun"u oynuyor. Türkiye bu derece yakın bir tehlike ile karşı karşıya bulunmasına rağmen, tehlikeden birinci derecede haberdar olması gereken devletlûlarımız hâlâ Anadolu Uygarlıkları faaliyetlerine, Dinlerarası Diyalog faaliyetlerine destek vermeye devamda beis görmemekle meşguller. Kilise üstüne kilise onarmakla, "kilise ev" tabirini gündemimize sokmakla iştigal ediyorlar. Müslüman Türk söz konusu olduğunda ise vaziyeti "idare" etmekten öte bir hizmeti öngörmeyen "fildişi kule" siyaseti sergiliyorlar. Bu dizi yazımızı tetikleyen "yol" konusunda, bundan neredeyse çeyrek yüzyıl önce yollardaki bir reklam tabelasında kendini gösteren "gidemediğin yer senin değildir" gerçeğini bugün bile idrak edemiyorlar. Mühür üstüne mühür, Fakat bu idrakte olanlar yok değil. Yok değil, çünkü doyduğumuz yerden doğduğumuz yere doğru seyreden bu gezimizde, toprağın nasıl vatan kılındığının bilincinde olan vatan evlatlarının, bu toprakların, yaylasına, dağına, taşına varıncaya kadar vatan olduğunu dost, düşman herkese duyurmak için mühür üstüne mühür, tapu üstüne tapu özelliği taşıyacak eserlere imza attığını, minareli camiler inşa ettiklerini gördük. Bunlardan birine Sisdağı ile ismi çoğu kez birlikte anılan Kadırga yaylasındaki Eskala obasında tanık olduk. Fikri Tokul adlı bir işadamının önderliğinde bu obaya, görenlerin gıpta ile baktığı büyüklük ve güzellikte bir cami inşa edilmişti; açılış törenine katılmış, Müslüman Türk insanının ve özellikle Müslüman Türk annesinin nasıl da bileziğini, küpesini, cüzdanındaki harçlığını cömertçe verdiğini gözlemlemiştik. Geyikli Beldelilerin obası Çelike'de de küçük bir mescitin, önce minaresi dikilerek camiye dönüştürülme hayrı gerçekleştiriliyordu. Bu hayırlı işe önderlik eden Hacı Ömer Dural, damdan düşüp incittiği beli çelik korse ile koruma altına alındığı halde inşaatın başında idi. Aynı şekilde, Kadırga yaylasının yüzyıllardır simgesi durumunda bulunan ve hava ne kadar bozuk olursa olursa olsun Cum'a namazında bir damla yağmurun, çisenin yağmadığı gözlenen, Fatih Sultan Mehmet'in, Trabzon'u fethe giderken Cuma namazı kıldığı yer olarak da bilinen Kadırga Açık CamiGGGi (Camiin üstü açık) de birkaç yıl önce iki adet minareye kavuşturulmuştu. Alaca yaylasında, taa Sisdağı'ndan görülecek şekilde bir minare yükseliyordu. Kayasis'in zirvesinde ise cami, Kur'an kursu binası ile birlikte arz-ı endam ediyordu.  Toprakları vatan kılan mühürlerin önemiBosna Hersek'te, yüzbinlerce Müslüman Boşnak'ın katledildiği, on binlerce Müslüman kadının ırzına musallat olunduğu, tarihe de "20.Yüzyılın ayıbı" olarak geçen savaşta, Müslüman Boşnak insanına reva görülen akıl almaz katliam, işkence ve zulmün yanısıra, Hırvatların Osmanlı eseri tarihi Mostar Köprüsü'nü sulara gömmesi ile Sırpların Osmanlı eseri camileri, minareleri, külliyeleri topa tutması, yani her iki saldırgan zihniyetin Balkanlara Türk İslam kimliği veren, yani Balkan topraklarını "vatan" kılan eserleri de haritadan silme girişimi... Yine Osmanlı'nın, hükümferma olup da "vatan" kıldığı nice "toprak"lara, ricat sonrası tanık olunduğu şekliyle müstevlilerin, yıka yıka, kazıya kazıya bitiremeyecekleri kadar çok sayıda mühür vurma ihtiyacı hissetme gerçeği... Birlikte düşünüldüğünde, Fikri Tokul'un, Hacı Ömer Dural'ın, Kadırga Açık Camii'ne çifte minare dikenlerin nasıl da ulvî bir ibadetin altına imza attıkları daha iyi anlaşılıyordu. Tabiî gerçeklerin farkında olanlarca daha iyi anlaşılıyordu.
Fenerbahçe derbide hata yapmadı
Beşiktaş bu sezon ezeli rakiplerini yenemedi
İmamoğlu şimdilik sadece izliyor
Saray ziyareti için ne düşünüyor?
Furkan Apartman davasında tek tutuklu sanık kaldı
3 sanık tahliye edildi
TZOB'tan TMO'ya çağrı
Çiftçi küstürülmesin
3 maaşlı eski bakan, Bilim Kurulu Üyesi!
Yeşilay kime çalışıyor?
Bakan'dan asgari ücret açıklaması
'Ekonomi denge işidir'
Hüseyin Baş'tan tasarruf çağrısı
'Örtülü ödenekten, Saray'dan başlasın'
'Bedeli ben ödedim, hesabı siz tutacaksınız'
Asker selamıyla gitti!
Muş'ta tedirgin eden görüntü
Aniden ortaya çıktı
İsrail Gazze'de tüm yaşam alanlarını yok ediyor
Su kuyularının yüzde 70'i tahrip oldu
ABD üniversitelerinde İsrail karşıtı eylemler genişliyor
Protestolara işçi sınıfı da dahil oldu
UNRWA çalışanlarının soruşturmaları askıya alındı
İsrail iddialarını kanıtlayamadı
İYİ Parti'de seyircisiz kurultay günü
4 adaydan son mesajlar
500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor
Esnafın gözü düğünlerde!
Özgür Özel hiç bu kadar övgü almamıştı
Kılıçdaroğlu, yandaşların hedefinde
Fenerbahçe derbide hata yapmadı
Beşiktaş bu sezon ezeli rakiplerini yenemedi
İmamoğlu şimdilik sadece izliyor
Saray ziyareti için ne düşünüyor?
Furkan Apartman davasında tek tutuklu sanık kaldı
3 sanık tahliye edildi
TZOB'tan TMO'ya çağrı
Çiftçi küstürülmesin
3 maaşlı eski bakan, Bilim Kurulu Üyesi!
Yeşilay kime çalışıyor?
Bakan'dan asgari ücret açıklaması
'Ekonomi denge işidir'
Hüseyin Baş'tan tasarruf çağrısı
'Örtülü ödenekten, Saray'dan başlasın'
'Bedeli ben ödedim, hesabı siz tutacaksınız'
Asker selamıyla gitti!
Muş'ta tedirgin eden görüntü
Aniden ortaya çıktı
İsrail Gazze'de tüm yaşam alanlarını yok ediyor
Su kuyularının yüzde 70'i tahrip oldu
ABD üniversitelerinde İsrail karşıtı eylemler genişliyor
Protestolara işçi sınıfı da dahil oldu
UNRWA çalışanlarının soruşturmaları askıya alındı
İsrail iddialarını kanıtlayamadı
İYİ Parti'de seyircisiz kurultay günü
4 adaydan son mesajlar
500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor
Esnafın gözü düğünlerde!
Özgür Özel hiç bu kadar övgü almamıştı
Kılıçdaroğlu, yandaşların hedefinde

51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında 3 sanık tahliye edildi

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan ve 51 kişinin öldüğü Gaziantep’in Nizip ilçesindeki Furkan Apartmanı ile ilgili beşinci duruşma görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklardan 3’ünün tahliyesine karar verildi.
27.04.2024 15:53:00
İhlas Haber Ajansı
51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında 3 sanık tahliye edildi
51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında 3 sanık tahliye edildi
Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde Gaziantep'in Nizip ilçesi Mustafa Kökmen Bulvarı'nda bulunan Furkan Apartmanı da yıkıldı. Yıkılan binada enkaz altında kalan 51 kişi hayatını kaybederken çok sayıda kişi de yaralandı. Olay sonrası 51 kişiye mezar olan Furkan Apartmanı ile ilgili beşinci duruşma Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmaya tutuklu sanıklar Yılmaz Şahin Y., Faik Ö., Nejdet A. ve Eyüp Ö. Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşma tutuksuz sanıklar Hasan Hüseyin S. ve Abdullah Devrim S. katılmazken sanık avukatları, hayatını kaybedenlerin yakınları ile müşteki avukatları da hazır bulundu.

Tutuklu 4 sanıktan 3'ü tahliye edildi

Duruşma sırasında savunmalarını yapan sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek tahliyelerini talep etti. Duruşma sonucunda kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuklu sanıklar Nejdet A., Faik Ö. ve Eyüp Ö.'nün tahliyesine, diğer tutuklu sanık Yılmaz Şahin Y.'nin ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Duruşma 31 Mayıs 2024 tarihine ertelendi.

Fırat Kalkanı bölgesinde 3 terörist etkisiz hale getirildi

Milli Savuma Bakanlığı (MSB), Suriye'nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı bölgesinde 3 PKK/YPG'li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi

27.04.2024 12:00:00 / Güncelleme: 27.04.2024 12:03:33
AA
Fırat Kalkanı bölgesinde 3 terörist etkisiz hale getirildi
Fırat Kalkanı bölgesinde 3 terörist etkisiz hale getirildi

MSB'den yapılan açıklamada, "Teröre ve teröriste hiçbir yerde geçit yok. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye'nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı bölgesinde tespit ettiği 3 PKK/YPG'li teröristi etkisiz hale getirdi" ifadesi kullanıldı.

Öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi: Bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum

Sarıyer'deki bir ortaokulda oğlunun okul davranışlarıyla ilgili olarak görüşmeye davet ettiği öğretmenini, yüzüne yumruk atmak suretiyle darp eden ve tutuklanarak cezaevine gönderilen şüpheli velinin ifadesine ulaşıldı.
26.04.2024 18:40:00
İhlas Haber Ajansı
Öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi: Bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum
Öğretmeni yumruklayan velinin ifadesi: Bir anlık ebeveynlik duygusuyla vurdum


Sarıyer'deki bir ortaokulda 25 Nisan 2024'de iddiaya göre Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Necla Ö., öğrencisi E.S.Ç.'nin okul davranışlarıyla ilgili olarak velisi olan şüpheli Ali Ç.'yi (51) görüşmeye davet etmiş, okula gelen şüpheli veli Ali Ç. ise müşteki öğretmeni okul koridorunda görerek herhangi bir diyaloğa girmeden öğretmenin yüzüne yumruk atmıştı. Olayın ardından gözaltına alınan şüpheli, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Şüpheli veli Ali Ç., Savcılık işlemlerinin ardından çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe 'kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

''Oğlum 'baba çabuk gel, beni bir odaya kapattılar kaçtım, bana bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar' dedi''

Öte yandan şüphelinin ifadesine ulaşıldı. Kimlik tespitinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İSBAK A.Ş.'de dijital arşiv personeli olarak çalıştığını söyleyen şüpheli Ali Ç. ifadesinde, "Okul yönetimi ve sınıf öğretmeni Necla Ö.'den 26 Mart 2024'de Sarıyer Çocuk Büro Amirliği'nde 'kötü muamele' konusundan adli olarak şikayetçi olmuştuk. 25 Nisan günü Kaymakamlık müfettişleri ile konuyla ilgili görüşmedeydim. Bu sırada eşim Neslihan Ç. beni aradı, kendisini okulun bir hizmetlisinin aradığını ve oğlumuzla ilgili bir sıkıntının olduğunu söyledi. Ardından eşimden hizmetlinin numarasını alarak durumun ne olduğunu sordum. Bana oğlumun atak geçirdiğini, öğretmenlerin yukarı almaya çalıştığını ancak oğlumun çıkmak istemediğini söyledi. Oğlumu telefona isteyince, 'baba çabuk gel, beni bir odaya kapattılar kaçtım, bana bir şeyler imzalatmaya çalışıyorlar' dedi. Sonrasında hizmetli 'müdür bey geliyor' diyerek telefonu yüzüme kapattı'' dedi.

''Dalga geçer gibi 'beni şikayet etmenin bedelini ödeyeceksin' dedi, bir anlık sinir harbi ile vurdum''

İfadesinin devamında, okula gittiğinde hizmetliye çocuğunun nerede olduğunu sorduğunu söyleyen şüpheli, ''Hizmetli bana, müdür beyin oğlumu yukarı çıkardığını söyledi. Ben de müdürün odasına çıktım. Bu sırada oğlum yanıma panik halinde ağlayarak geldi. Bana 'baba buradan çabuk çıkalım, eve gidelim' dedi. Korkusundan sürekli aynı şeyleri tekrarlıyordu. Müdür beyi odasına doğru yürürken Necla hocanın elinde çay bardağı ile gülerek bize doğru geldiğini gördüm. Dalga geçer gibi 'beni şikayet etmenin bedelini ödeyeceksin' dedi. Ben de o anda istem dışı çocuğumun da yanımda ağlamasından dolayı bir anlık kızgınlık ve ebeveynlik duygusuyla hocaya vurdum. Sonra okulun dışına çıktım, çok pişmanım. Bir anlık sinir harbi ile vurdum, bu sinir harbini ise hem şahsın tahrik edici eylemlerinden hem de babalık içgüdüsünden dolayı yaşadım'' şeklinde konuştu.

Kazada şehit olan polis memuru son yolculuğuna uğurlandı

İstanbul'da görevi başındayken motosikletle kaza geçirerek şehit olan polis memuru Emrah Büke, memleketi Konya'nın Ereğli ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı.
26.04.2024 18:36:00 / Güncelleme: 26.04.2024 18:40:19
İhlas Haber Ajansı
Kazada şehit olan polis memuru son yolculuğuna uğurlandı
Kazada şehit olan polis memuru son yolculuğuna uğurlandı
İstanbul'un Ümraniye ilçesinde Atatürk Mahallesi Bağ Sokak üzerinde meydana gelen trafik kazasında polis memuru Emrah Büke, görevi esnasında motosikletle virajı alamayarak kaza yaptı.

Kazada ağır yaralanan polis memuru olay yerine ulaşan sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.

Polis memuru Emrah Büke, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Görevi esnasında şehit olan polis memuru Emrah Büke'nin cenazesi düzenlenen törenin ardından uçakla memleketi Konya'ya gönderildi.



Şehidin cenazesi defnedilmek üzere Konya'dan Ereğli ilçesine bağlı Kamışlıkuyu Mahallesine götürüldü. Şehit olan polis memuru Emrah Büke için ikindi namazını müteakip Kamışlıkuyu Mahallesinde cenaze namazı kılındı.

Şehit Büke'nin cenazesi namazın ardından Kamışlıkuyu Mezarlığında dualarla defnedildi. Şehit Emrah Büke'nin 4 ay önce göreve başladığı öğrenildi.

Şehidin cenaze namazına ailesi, yakınları, Konya Valisi Vahdettin Özkan, askeri ve mülki erkan ile vatandaşlar katıldı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.