TRT tarafsızlık ilkesini ihlal etmiştir

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu bir devletin yayın organı olması hasebiyle toplumsal olayları yerinde izlemek ve toplumdaki insanları doğru bilgilendirmekle mükelleftir. Buna rağmen TRT bu görevini önceki günlerde ihlal etmiştir. Yani tarafsızlık ilkesini ihlal etmiştir. TRT kimsenin babasının çiftliği değildir. Hatta ve hatta icranın başı olan hükümetin başındakilerin bile malı değildir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının verdiği, senin benim verdiğim vergilerle ayakta duran bir kurum olduğuna göre TRT senin benim yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kurumudur.Durum böyle olmasına rağmen İstanbul gibi dünya şehri olan bir yerde herkesin gözünün önünde cereyan eden dünyanın birçok yerinden gelerek tebliğlerini sunan onlarca ilim ve fikir adamının katıldığı uluslararası nitelik taşıyan toplantılara yer vermemiştir. Ulusal bir olayı hem de milletimizin mutlak faydasına yönelik bir programı "Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresini" haber niteliğini görmezden gelip, vatandaşa duyurmamakla; tarafsızlık ilkesine leke düşürmüştür.TRT bu tutumuyla aslında Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kat daha haklı çıkarmıştır. Ne diyordu: "Ülkemiz ekonomik, siyasal ve kültürel işgal altındadır. Ülkemiz 1919 öncesi sıkıntılı günlerden daha kötü günler yaşamaktadır." Prof. Dr. Haydar Baş, kongrede yaptığı konuşmada, Milli Ekonomi Modeli'yle, sadece Türk insanının değil bütün insanlığın refaha kavuşacağını haykırarak adeta, çözümsüzlüğe karanlığa son verileceğini ilan ediyordu. Bu kadar önemli bir olay maalesef TRT'nin ilgisini çekmeyip (!) milli bir olayı halkına duyurma zahmetinde bile bulunmamıştır. TRT kartel medyayla aynı safta yer almıştır. Bu bizi vatandaş olarak fazlasıyla üzmüştür. İlgilileri bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyorum.Her türlü engellemelere rağmen güneş vatandaşlarımızın ufkunda doğmuştur. "Güneş balçıkla sıvanamaz." Umutla ve gayretle yol alanlar Atatürk'ün gençliğe hitabesinde işaret ettiği durumu gayet iyi değerlendirmektedirler.  Geleceğimiz adına, Atatürk'ün gençliğe Hitabesi bu günlerde daha iyi anlaşılmalıdır. Tekrar gözden geçirilmesi ve döne döne okunması için arz ediyorum:"Ey Türk gençliği,Birinci vazifen, Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün istiklal ve cumhuriyetini müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.Ey Türk İstikbalinin evladı,İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."