Yayınlara değişik grupların değişik tepkileri
TRT'nin bu ilk tarihi anadilde yayınlarına değişik gruplar ve dernekler ile vakıflar değişik tepki vermektedirler. Mesela Boşnaklar'ın bazıları "Biz azınlık değiliz, bizi neden bu gruba dahil ettiler" demektedirler. Biz Boşnakça'yı evimizde, kahvehenelerde, düğünlerde ve kendi toplantılarında rahatlıkla konuşuyoruz. Bu bakımdan herhangi bir sıkıntımız yok demektedirler. Şu anda Türkiye'nin üzerinde çeşitli oyunlar oynanmakta ve çeşitli senaryolar yazmaktadırlar. Ama biz onların istedikleri oyunu oynamayacağız, istedikleri rolü yapmayacağız" dediler.
Biz ne azınlık rolündeyiz, ne dilimizden bir şikayetimiz vardır. Türkçe bizim halen anadilimiz durumundadır. O sebeble burada Boşnakça'nın bulunmasına doğrusu biz hayret ettik.
Türkiye'yi parçalamak ve her parçasını sömürge haline getirmek isteyenler var. Bazıları şu anda Türkiye'yi tehlikeli dayatmalar peşinde olduklarını biliyoruz. Bunlara imkan vermemek gerekir.
Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği bu durumu protesto etmiş bulunmaktadır. Biz bu ülkenin insanlarıyız, Atamızın torunlarıyız. Kendi ana lisanımızın dışında başka lisanda konuşma ihtiyacını duymuyoruz. Ülkemize göç eden Boşnaklar ve Arnavutlar sadece oradaki akrabalarıyla ve ticaret maksadıyla kullanılmaktadır. İsteyen zaten çanak antenleriyle balkanlardan rahatlıkla o lisanları takip edebilir. Onun için TRT'nin Boşnakça yayınını protesto ediyoruz dediler.
Öte taraftan çerkezler biz anadilimizdeki yayınları heyecanla bekliyoruz demektedirler.
Çerkezler, çerkezçe dilinin ele alınmasından rahatsız değiller. Hatta onlar dillerinin kaybolmaya terk edilmesinden endişe ediyorlardı. Onun için bu yayınları desteklediklerini söylemektedirler. TRT'nin yayınları yetersiz olsa bile başlanması da bizim için ümit verici olmaktadır.
Bal ise, bu yayınlar kültürel yakınlaşmaları temin eder dediler. Türkiye'de Kafkaslar'dan göç eden yaklaşık 5 milyon kişi mevcuttur. Bunların çoğu Çerkezce lisanlarını çanak antenlerle izleme imkanına sahip değiller. Ancak yayınların Türkçe yayınlardan biraz farklı olarak verilmesine dikkat edilmesi gerekir. Aksi tardirde izlemenin manası kalmaz.
Öte yandan bazı Çerkez temsilcileri, Anadilde yayınlarını istemediklerini ancak kültürel konuların ele alınmaları uygun olur dediler. Ancak Kürtçülük hareketleriyle paralellik kurulmaması gerekir. Çünkü Türkiye'nin üniter yapısı hepimiz için çok önemlidir. Kafkas kökenli vatandaşlarımız ülkemizin bütünlüğü için şu ana kadar herşeyi yapmış, yapmakta ve yapamaya hazırdır.
Sonunda bu konuşmalar ve programlarda çok değişik suistimeller olabilir. Bunları kim denetleyecek ve yakından takip edecek? Yeterli eleman galiba henüz belli değil. Bunun yanında bu dillerin hepsi yeterli kadro ve eleman bulmakta oldukça zor olacaktır. Gerçi TRT öteden beri bir ekolü temsil etmektedir. Ama bu konuda programa alınan her dilde kaliteli eleman bulmak o kadar kolay olmasa gerek.
TRT'nin bu ilk tarihi anadilde yayınlarına değişik gruplar ve dernekler ile vakıflar değişik tepki vermektedirler. Mesela Boşnaklar'ın bazıları "Biz azınlık değiliz, bizi neden bu gruba dahil ettiler" demektedirler. Biz Boşnakça'yı evimizde, kahvehenelerde, düğünlerde ve kendi toplantılarında rahatlıkla konuşuyoruz. Bu bakımdan herhangi bir sıkıntımız yok demektedirler. Şu anda Türkiye'nin üzerinde çeşitli oyunlar oynanmakta ve çeşitli senaryolar yazmaktadırlar. Ama biz onların istedikleri oyunu oynamayacağız, istedikleri rolü yapmayacağız" dediler.
Biz ne azınlık rolündeyiz, ne dilimizden bir şikayetimiz vardır. Türkçe bizim halen anadilimiz durumundadır. O sebeble burada Boşnakça'nın bulunmasına doğrusu biz hayret ettik.
Türkiye'yi parçalamak ve her parçasını sömürge haline getirmek isteyenler var. Bazıları şu anda Türkiye'yi tehlikeli dayatmalar peşinde olduklarını biliyoruz. Bunlara imkan vermemek gerekir.
Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği bu durumu protesto etmiş bulunmaktadır. Biz bu ülkenin insanlarıyız, Atamızın torunlarıyız. Kendi ana lisanımızın dışında başka lisanda konuşma ihtiyacını duymuyoruz. Ülkemize göç eden Boşnaklar ve Arnavutlar sadece oradaki akrabalarıyla ve ticaret maksadıyla kullanılmaktadır. İsteyen zaten çanak antenleriyle balkanlardan rahatlıkla o lisanları takip edebilir. Onun için TRT'nin Boşnakça yayınını protesto ediyoruz dediler.
Öte taraftan çerkezler biz anadilimizdeki yayınları heyecanla bekliyoruz demektedirler.
Çerkezler, çerkezçe dilinin ele alınmasından rahatsız değiller. Hatta onlar dillerinin kaybolmaya terk edilmesinden endişe ediyorlardı. Onun için bu yayınları desteklediklerini söylemektedirler. TRT'nin yayınları yetersiz olsa bile başlanması da bizim için ümit verici olmaktadır.
Bal ise, bu yayınlar kültürel yakınlaşmaları temin eder dediler. Türkiye'de Kafkaslar'dan göç eden yaklaşık 5 milyon kişi mevcuttur. Bunların çoğu Çerkezce lisanlarını çanak antenlerle izleme imkanına sahip değiller. Ancak yayınların Türkçe yayınlardan biraz farklı olarak verilmesine dikkat edilmesi gerekir. Aksi tardirde izlemenin manası kalmaz.
Öte yandan bazı Çerkez temsilcileri, Anadilde yayınlarını istemediklerini ancak kültürel konuların ele alınmaları uygun olur dediler. Ancak Kürtçülük hareketleriyle paralellik kurulmaması gerekir. Çünkü Türkiye'nin üniter yapısı hepimiz için çok önemlidir. Kafkas kökenli vatandaşlarımız ülkemizin bütünlüğü için şu ana kadar herşeyi yapmış, yapmakta ve yapamaya hazırdır.
Sonunda bu konuşmalar ve programlarda çok değişik suistimeller olabilir. Bunları kim denetleyecek ve yakından takip edecek? Yeterli eleman galiba henüz belli değil. Bunun yanında bu dillerin hepsi yeterli kadro ve eleman bulmakta oldukça zor olacaktır. Gerçi TRT öteden beri bir ekolü temsil etmektedir. Ama bu konuda programa alınan her dilde kaliteli eleman bulmak o kadar kolay olmasa gerek.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006