Küresel kriz ile Türk ekonomisinin batışını, Ankara'dakiler, bile bile değil, bilmeye bilmeye karıştırıyor. Türk ekonomisini batırıyorlar.Küresel kriz var? Doğru. Kapitalizm çöktü; daha doğrusu öldü? Bu güne kadar toplumların "tüketici kesimi"ni sürekli göz ardı ederek sermayedarları ve para babalarını koruyan faizci kapitalizm, kendi kalbine kurşun sıktı ve olduğu yerde can verdi? Çünkü tüketicinin can çekiştiği yerde üretim olamaz, üretici yaşayamaz.Sedye üstündeki ölü kapitalizme kalp masajı yapıyorlar. İlim haysiyeti olanlar, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyden, "kapitalizmin ölüm sebebi"ni öğrendiler. Prof. Dr. Baş'ın 6 tane uluslararası kongre ile yüzlerce bilim adamı eşliğinde dünyaya takdim ettiği Milli Ekonomi Modeli'nden kendilerine kurtuluş reçeteleri hazırlıyorlar? 50'yi aşkın ülke, Prof. Dr. Baş'ın modelinden bazı esasları uygulamaya geçti bile.Türkiye, küresel krizden etkilenmiyor mu?! Hiç kimse böyle bir tespit yapamaz; elbette etkileniyor.Lakin burada demogoji yaparak "Türkiye'nin ekonomi krizi"ni ve batışını "küresel kriz"e bağlamanın anlamı yok? Güneşe karşı gözleri kapamak ne ise bu da odur.Şayet vakıa iddia edildiği gibi Türk ekonomisinin batışı küresel kriz yüzünden ise; o zaman sormazlar mı adama, madem öyle, neden 50'yi aşkın ülke Milli Ekonomi Modeli'nden esaslar uygulayarak kurtulma çabası içinde iken, sizde bir hareket yok?! Neden dona kalmış, lal kesilmişsiniz!? Elin gavuru Prof. Dr. Baş'tan akıl alırken; sizin yüreğiniz neden buna yetmiyor? Bugüne kadar hep ecnebiden akıl ve talimat almaya alıştığınızdan mı, yoksa yüreklerinizi IMF ve sair faizcilere kaptırdığınızdan mı?!Olan devlet ve milletimiz oluyor; devlet batıyor, millet bitiyor, dağılıyor, yok oluyor? Bunlar komplo değil, vakıa, yaşanan gerçekler!Türkiye, küresel krizden elbette etkileniyor; lakin Türk ekonomisinin çöküşü "kendi özel şartları" yüzündendir, Türkiye'nin krizi kendine has sebeplerdendir.Prof. Dr. Baş, bu çöküş sebeplerini ve çözüm yollarını herkesin anlayacağı seviyede takdim ediyor.Türkiye, devlet olarak "kendi parasızlığı"nın, dolayısıyla "yerel ve küresel ölçekli faizcilere bağımlı hale getirilmiş"liğin ceremesini çekiyor.İşveren var, işçi var, işyeri veya fabrika var, işleyecek hammadde var, işleyecek toprak var, ekecek tohum var, hava var, su var, her şey var?Ne yok? Para yok? Para yok? Hareket yok, kan yok, can yok!Üretim şişmiş, depolar dolmuş, vitrinler binbir türlü mamul ile donanmış; ama piyasada hareket yok!Prof. Dr. Baş, devlet işte burada devletliğini, bağımsızlığını konuşturacak diyor. Para, emek ve üretimin karşılığıdır; o halde Türk milletinin yılda 500-600 milyar dolarlık toplam emek ve üretiminden, yani Gayri Safi Milli Hasılası'ndan (GSMH) bahsediliyorsa, bunun karşılığında "TL" basılmalıdır. Ne kadar basılacağının formüllerini Milli Ekonomi Modeli'nde sunuyor.25-30 yıldan beri devlet bu "asli görev"ini yapmıyor.Millet, işçisiyle-memuruyla, köylüsüyle-çiftçisiyle, sanayicisiyle-imalatçısıyla her şu kadar milyarlarca dolarlık emek ve üretim ortaya koyuyor, katma değer oluşturuyor; fakat devlet bunların karşılığında basması gereken "Türk Lirası"nı basmıyor.Ne yapılıyor?!Yabancı devlet veya para ailelerinin boyayıp bastığı karşılıksız kağıtları, kredi adı altında faizli "para" alıyor; boyalı kağıdı alıyor, Hazineye koyuyor, bu borç karşılığında TL'yi piyasaya sürüyor. Böylece elin karşılıksız faizli kağıdı, Türk milletinin emek ve üretiminin karşılığında "para" oluyor, değerini buluyor. Devlet soyuluyor, millet soyuluyor. Bu arada parasız-pulsuz kalan vatandaş, bankaların "kredi kartı" namıyla piyasaya sürdükleri maliyetli plastik paraya mahkum ediliyor; hacizler, icralar peşinden geliyor. Küresel ve yerel ölçekli hortumlardan biri bu?Kimse, ABD'ye, İngiltere'ye, AB Merkez Bankası'na, Japonya'ya ve oralardaki para ailelerine, bu bastığınız parayı neyin karşılığında, hangi emek ve üretiminizin ne kadarlık oranı karşılığında basıyorsunuz diye sormuyor. Ama Prof. Dr. Baş, Türk milletinin yıllık emek ve üretiminin toplamının uygun orandaki karşılığında TL basılması gerektiğini ortaya koyduğunda, birileri kendi nasırlarına veya ağabeylerinin nasırlarına basılmış gibi, "olmaz, enflasyon fırlar" yalan naralarıyla ayağa kalkıyor? Ama foyaları ortaya çıkınca, bunların da başı düştü. Bu Türk ekonomisinin çökertilmesinin sadece bir küçük yanı; daha çok önemli batış ve batırılış noktaları var? Paranın işsizliğe ve istihdama bakan yönü var, tüketimin ve üretimin desteklenmesine bakan tarafı var, sosyal adalete ve gelir dağılımına bakan yönü var, sıfır maliyetle kamu giderlerinin karşılanması ve vergiye bakan yönü var, sosyal devlet projelerine ve sosyal dokuyu güçlendirmeye bakan yönü var? Var oğlu var!Prof. Dr. Baş, Milli Ekonomi Modeli'nde işte bunları tane tane anlatıyor ve çözüm yollarını sunuyor. Vaziyet şu ki, batış dönemi bitti; bundan böyle artık siviliyle-askeriyle topyekun Türk milleti bu gerçekleri görene kadar "yok oluş" devam edecek! Görene? Köre ne?!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019