Türkmenler ve Bush demokrasisi-7

ABD'nin tutumu

ve çıkmazları

Her şeyden önce ABD dostunu ve düşmanını iyi tanımalı ve iyi seçmelidir. ABD'nin hali hazırda, sadece kendi gücüne dayanan ve kimseyi dinlemeden hareket eden bir tarzı mevcuttur. Bu tarz hareketini başından bir bırakmalı ve yaptıkları hakkında düşünmeye başlamalıdır. Türkiye'nin ABD'ye tanıdığı imkanları ve Irak halkına karşı verilen yardımları da iyi değerlendirmeleri gerekir. Onun yanında gelecekte de Türkiye'ye duyacağı ihtiyaçlarını ve Bölgenin stratejik durumuna ve önemine göre bir kez daha düşünmesi gerekmektedir.

Ortadoğu'da adeta bir düşmanlık ve çekilmez saldırı ortamının gelmesine sebep olan bu işgalden ABD tüm mesuliyeti üzerinde taşımaktadır.

Saddam'ın

devrilişi dramatik oldu

2003 yılındaki ABD müdahalesiyle BAAS Partisi ve Saddam HHüsein diktası sona erdi. Devriliş esnasında halkın bir kısmı büyük sevinç gösterileri yapıyordu. Saddam'ın heykelleri sokaklarda sürükleniyordu. Halkın bir kısmı adeta bayram yapıyordu. Ama daha sonraları halk ABD askerlerinin ve onlarla beraber İşgal güçlerini oluşturan devlet güçlerinin kötü davranışlarını gördü ve onların bu tutumlarından çok tedirgin oldu. İçlerindeki o Saddam'dan kurtulma sevinci kursaklarında kaldı. Çünkü şu andaki gelenler, bazı konularda Saddam'dan daha da beter davranıyordu. Evlerine tekme atarak, kapıları kırarak, namahrem tanımayarak girip her şeyi altüst ediyorlardı. Elektrikler kesik, sular akmıyor, işsizlik felaket duruma gelmişti. Halk korku ve dehşet içinde yaşamak zorunda kalıyordu! Bu tutumlardan da etkilenerek, ABD Irak'ta beklendiği gibi iyi karşılanmadı. Tam tersine halktan büyük direnç gelişti ve ABD çok zor durumlarla karşı karşıya kaldı. Şu anda tam bir çıkmazın içinde ne yapacağını şaşırmış, sağa sola saldıran tam bir dengesizlik içinde bulunmaktadır.

Irak işgalinden sonra sadece Irak için değil ABD için de yeni bir dönem başlamış oldu. ABD'nin bu bölgede tutunması ve kök salması için çok iyi ve dengeli politika sürdürmesi gerekir. Onun yerine ABD sadece ve sadece, kendi kaba gücüne dönük zorlamalı siyaset uygulamasını ön planda tutuyor.Etrafına da dost düşman bakmadan kırıp geçiriyor.

Bu bölgede en güçlü bir devlet olan Türkiye Cumhuriyetine yaptığı bazı haksızlıklar da can yakıcı olmaktadır. Bunlar arasında askerlerimizin başlarına ani bir baskınla başlarına "çuval geçirme hadisesi" tam bir siyasi skandal niteliğini taşıyordu. Ondan sonra da ABD'nin pervasız tutumları devam etti. Son olarak ta Telafer'de Türkmenlere yaptığı hava saldırıları olayların üzerine tuz biber ekti. Tabii ki bunların tüm bu olayların üzerine değişik bahaneler de ortaya konuldu. Ama bu bahanelerin hiçbiri yeterli ve doyurucu olmadı. Hepsi sadece ve sadece olaylara "sahte bir maske" konmuş değerinde kaldı.

ABD'nin bütün bu icraatlarından sonra, acilen durumunu düzelterek eski dostlukların yenilenmesi için çaba göstermesi gerekir. Türkiye'yle sadece siyasi dostluk değil, Türk halkıyla da bir dostluk bağlantısı kurması gerekiyor. ABD dünya hakimiyeti ne soyunmuş bir güçlü devlet. Ama büyük devlet olmak için güçle beraber çok iyi bir politikanın da yürütülmesi gerekmektedir. Bu politikada adaletin, dürüstlügün de olması şarttır. Adaletsiz bir güçlü devlet hiçbir zaman bu durumunu uzun zaman aynı seviyede devam etmesini sürdüremez. Er veya geç o devleti yapılan haksızlıklar yıpratır ve gerilemesine, güç kaybetmesine sebep olu.

ABD, Orta Asya ve Ortadoğu ile tarihi inanç-kültür ve sosyal bağlantıları çok gelişmiş olan bir Türkiyesiz, bu bölgelere hiçbir zaman tam hakim olamayacağını ve bunun zararının da çok büyük ve dramatik olacağını bir an önce idrak etmesi gerekmektedir. Onun için Türkiye'ye karşı yapılan haksızlıkları ortadan kaldırması ve şimdiden sonra da çok daha şuurlu ve dostane bir siyaset uygulaması gerekir!