Irak'taki Türkmenler ciddi tehlike altında bulunuyor. Türkmenlere yönelik baskılar o kadar arttı ki, direnişci oldukları gerekçesiyle 2 bin 560 kadın cezaevlerine veya kamplara kapatıldı. "Kerkük İnsan Hakları Raporu"nda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu'nun, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla acilen Kerkük'e bir heyet göndermesi, buradaki insan hakları ihlallerini ve kültürel, demografik yapıyı değiştirme çalışmalarını incelemesi istendi.Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği ve Irak İnsan Hakları Merkezi'nce hazırlanan rapor, Sheraton Oteli'nde düzenlenen toplantıda kamuoyunun bilgisine sunuldu.Kerkük'ün coğrafi, idari, etnik, sosyal ve kültürel yapısı, kentin tarihi, Kerkük'te yaşanan katliamlar ile "ABD İşgali ve Sonrası"nın ele alındığı 39 sayfalık raporda, ayrıca insan hakları ihlallerine, tespit ve önerilere yer veriliyor.Raporda, bölgede yaşayan Türkmenlere yönelik çeşitli dönemlerde katliamlar düzenlendiğine dikkat çekilerek, özellikle 4 Mayıs 1924 tarihinde düzenlenen ve 280 Türkmenin öldürüldüğü "Levi Kerkük Katliamı"nın İngiliz paralı askerleri olan Ermenilerce yapıldığı kaydediliyor.Kerkük'te risk artıyorABD'nin, Irak'ta 2003 yılında Irak'ta gerçekleştirdiği işgalin ardından Kerkük'ün Türk kimliğinin hızla değiştirilmeye çalışıldığı, demografik yapının Kürtler lehine bozulduğu, nüfus ve tapu kayıtlarının imha edildiği vurgulanıyor.Raporda, 2007 yılının dönüm noktası olduğuna dikkat çekilerek, bu yıl içinde önce "normalleşme" sağlanacağı, sonra "sayım" yapılacağı, ardından gerçekleştirilecek "referandumla da Kerkük'ü Kürtleştirme çabalarının sonuçlandırılacağı" belirtiliyor. Raporda, süreç sonunda Kerkük'ün, Kürt yönetimine bağlanacağı ve bundan sonra ise oluşturulan "Kürt Devleti"nin bağımsızlığının ilan edileceği savunuluyor.Türkiye'nin bu duruma seyirci kalmaması gerektiği vurgulanan raporda, şu tespit ve önerilere yer veriliyor:* Kerkük'te siyasi haklar, zorunlu göçler ve nüfus kaydırmalarına son verilerek nüfus oranlarına göre oluşacak temsil ve görev hakkı tanzim edilmelidir.* Genelde bütün Irak, özelde Kerkük'te yaşayan bütün insanların yaşama hakkı başta olmak üzere insan hakları ve özgürlüklerinin garanti altına alınıp uygulanması açısından Kerkük'ün mevcut statüsü ve konumu değiştirilmemelidir. * Dünya insan hakları örgütleri dikkatlerini Kerkük'te olup bitenlere çevirmeli, normalleştirme, nüfus sayımı, ve referandum diye nitelendirilen uydurma süreçler yerine yaptırımlara yönelik, çözüm üreten daha ciddi eylem planları ortaya konulmalıdır. * TBMM İnsan Hakları Komisyonu, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla acilen Kerkük'e bir heyet göndermeli, buradaki insan hakları ihlallerini ve kültürel, demografik yapıyı değiştirme çalışmalarını incelemelidir. * 1926 Ankara Antlaşması'na göre Türkiye'nin, Irak'ın statü değişikliği konusunda "Garantör" devlet olduğu vurgulanmalı. * Irak'ta yaşanan insanlık dışı sürecin bir parçası olan Kürt grupların uygulamalarına son vermesi amacıyla yaptırım olarak Habur Sınır Kapısı'nın kapatılabileceği, Barzani'nin, Türkiye'deki ticari faaliyetlerinin durdurulabileceği ve şirketleri başta olmak üzere mal varlıklarına el konulabileceği ele alınmalı, bunun için hemen harekete geçilmelidir.Kadınlar da cezaevlerine tıkılıyorTürk Dünyası İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Abdullah Buksur, toplantıda yaptığı konuşmada, Kerkük'te "ciddi" insan hakları ihlalleri yaşandığını belirtti.Bölgede, Türkmenlere ait ev ve işyerlerinin Kürt gruplarca yağmalandığını ve el konulduğunu ifade eden Buksur, ayrıca Arap ve Türkmenlerin işgal güçlerince baskı uygulanarak sindirildiğini kaydetti.Buksur, Türkmenlerin, seyahat ve iletişim özgürlüklerinin engellendiğini, siyasi faaliyetlerin engellendiğini söyledi.Kerkük'te, şiddet olaylarının kadınların durumunu daha da kötüleştirdiğini bildiren Buksur, ancak kadınlara yönelik cinsel taciz ve tecavüz olaylarının örtbas edildiğini ifade etti.Direnişci oldukları gerekçesiyle 2 bin 560 kadının cezaevlerine veya kamplara kapatıldığını, 3 kadının da işgale direndikleri gerekçesiyle ölüme mahkum edildiğini bildiren Buksur, "Demokrasi ve özgürlük vaadiyle gelenler, uyguladıkları baskı ve zulümlerle Saddam dönemini aratmamaktadırlar" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.