İçinde bulunduğumuz hafta zafer haftası olarak kutlanmaktadır. Çünkü ağustos ayı Türk milleti için gerçekten de zaferlerle doludur.
Ağustos ayının ilk zaferi, 26 Ağustos 1071'de yaşandı. Anadolu'yu ebedi olarak Türk vatanı haline getirecek ilk adımın atıldığı Malazgirt Meydan Muharebesi, Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen'in orduları arasında gerçekleşti. Kazanılan zafer neticesinde Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış oldu.
Kazanılan zaferlerde rol alan askerinden komutanına, her ferdin emeklerini başımıza taç edip onlara olan minnet borcumuzu asla inkâr etmemeliyiz.
Dikkat çekmek istediğimiz nokta şudur: Son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve muzafferi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bu sebeple zaferden ne kadar çok bahsediyorsak muzafferinden de o kadar çok bahsetmek zorundayız. Çünkü zaferde en büyük pay sahibi muzaffer olan kumandandır.
Zafer; kazanılan başarıdır. Muzaffer; zaferi kazananlardır. O zaman hem zaferleri hem de muzafferleri anmalı ve anlamalıyız.
Geçmişte çok büyük zaferler kazanan Türk milleti sonuç olarak kazandığı yerleri kaybetmiş ve işgal olmuş, bayrağı, ezanı, dini, namusu tarumar olmuştur. Ülkemizin topraklarının işgalden kurtulması için başlatılan milli mücadele, sonunda devlet kurmakla sonuçlanmışsa bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Daha açık bir ifadeyle son zafer olmasaydı geçmişteki zaferlerin bir anlamı kalmayacaktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kazandığı zafer sayesinde geçmişimizi ve zaferlerimizi konuşabiliyoruz, kutlayabiliyoruz.
19 Mayıs 1919'da başlayan Türk milletinin yeniden kurtuluş mücadelesinin, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'yle savunmadan taarruza kalkışı ile hızlanmış, yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırılışı gerçekleşmiştir.
Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan beri Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Bize bu günleri ve bayramlarımızı kutlama imkânı veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Kurtuluş mücadelesinde emeği geçenleri rahmetle yâd ediyoruz. Onlar olmasaydı ne toprağımız ne bayrağımız ne vatanımız ne ezanımız ne namusumuz olmazdı.
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi özelikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saygı duymaya ve Onu anlamaya davet ediyorum. Çünkü muzafferleri unutulan zaferler bir anlam ifade etmez.
Atatürk'ü unutturmaya çalışmak, Zafer Tablolarından resmini çıkartmak, Ona karşı düşmanlık beslemek, dünyada yenilgiye uğramadan girdiği bütün savaşları kazanan zekâsını küçümsemek, Onun üzerindeki Allah'ın kader tecellisini ve seçilmişliğini görmemek ayıptır, günahtır, büyük bir vebal ve nasipsizliktir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini bize yurt olarak kazanan ve emanet eden Cennet Mekan Aziz Atatürk'ü, vatan uğruna can veren bütün şehitlerimizi, gazilerimizi, rahmet ve minnetle anıyorum. Nice bayramlara…
Ağustos ayının ilk zaferi, 26 Ağustos 1071'de yaşandı. Anadolu'yu ebedi olarak Türk vatanı haline getirecek ilk adımın atıldığı Malazgirt Meydan Muharebesi, Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen'in orduları arasında gerçekleşti. Kazanılan zafer neticesinde Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış oldu.
Kazanılan zaferlerde rol alan askerinden komutanına, her ferdin emeklerini başımıza taç edip onlara olan minnet borcumuzu asla inkâr etmemeliyiz.
Dikkat çekmek istediğimiz nokta şudur: Son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu ve muzafferi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bu sebeple zaferden ne kadar çok bahsediyorsak muzafferinden de o kadar çok bahsetmek zorundayız. Çünkü zaferde en büyük pay sahibi muzaffer olan kumandandır.
Zafer; kazanılan başarıdır. Muzaffer; zaferi kazananlardır. O zaman hem zaferleri hem de muzafferleri anmalı ve anlamalıyız.
Geçmişte çok büyük zaferler kazanan Türk milleti sonuç olarak kazandığı yerleri kaybetmiş ve işgal olmuş, bayrağı, ezanı, dini, namusu tarumar olmuştur. Ülkemizin topraklarının işgalden kurtulması için başlatılan milli mücadele, sonunda devlet kurmakla sonuçlanmışsa bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Daha açık bir ifadeyle son zafer olmasaydı geçmişteki zaferlerin bir anlamı kalmayacaktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kazandığı zafer sayesinde geçmişimizi ve zaferlerimizi konuşabiliyoruz, kutlayabiliyoruz.
19 Mayıs 1919'da başlayan Türk milletinin yeniden kurtuluş mücadelesinin, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'yle savunmadan taarruza kalkışı ile hızlanmış, yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırılışı gerçekleşmiştir.
Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan beri Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Bize bu günleri ve bayramlarımızı kutlama imkânı veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Kurtuluş mücadelesinde emeği geçenleri rahmetle yâd ediyoruz. Onlar olmasaydı ne toprağımız ne bayrağımız ne vatanımız ne ezanımız ne namusumuz olmazdı.
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi özelikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saygı duymaya ve Onu anlamaya davet ediyorum. Çünkü muzafferleri unutulan zaferler bir anlam ifade etmez.
Atatürk'ü unutturmaya çalışmak, Zafer Tablolarından resmini çıkartmak, Ona karşı düşmanlık beslemek, dünyada yenilgiye uğramadan girdiği bütün savaşları kazanan zekâsını küçümsemek, Onun üzerindeki Allah'ın kader tecellisini ve seçilmişliğini görmemek ayıptır, günahtır, büyük bir vebal ve nasipsizliktir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini bize yurt olarak kazanan ve emanet eden Cennet Mekan Aziz Atatürk'ü, vatan uğruna can veren bütün şehitlerimizi, gazilerimizi, rahmet ve minnetle anıyorum. Nice bayramlara…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ölüme hazırlık nasıl olur? / 01.09.2025
- Atatürksüz Zafer Bayramı kutlamanın anlamı olmaz / 30.08.2025
- Millete rağmen bir şey yapmak ayıptır günahtır / 29.08.2025
- Allah ile kulu arasındaki yakınlık / 28.08.2025
- Şüphesiz Rabbim duayı işitendir / 27.08.2025
- Her şeye rağmen hayra çağıranlardan olunuz / 26.08.2025
- İsrail vuruyor, dinli dinsiz bütün iktidarlar seyrediyor / 25.08.2025
- Kokuşmuş ve eskimiş siyasete mecbur değilsiniz / 24.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -18- / 23.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -17- / 22.08.2025
- Atatürksüz Zafer Bayramı kutlamanın anlamı olmaz / 30.08.2025
- Millete rağmen bir şey yapmak ayıptır günahtır / 29.08.2025
- Allah ile kulu arasındaki yakınlık / 28.08.2025
- Şüphesiz Rabbim duayı işitendir / 27.08.2025
- Her şeye rağmen hayra çağıranlardan olunuz / 26.08.2025
- İsrail vuruyor, dinli dinsiz bütün iktidarlar seyrediyor / 25.08.2025
- Kokuşmuş ve eskimiş siyasete mecbur değilsiniz / 24.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -18- / 23.08.2025
- BTP Gençlik Kampı analizi -17- / 22.08.2025