Ülkemiz Milli Ekonomi Modeli’nin net çözüm sunduğu sorunlarla boğuşuyor
Bugün ülkemizde yaşanan ekonomik buhran, yalnızca para piyasalarının değil, insan hayatının doğrudan merkezine oturdu. Bir baba evladına harçlık veremiyor, bir anne pazara çıkarken, çok kısıtlı liste yapmadan alışveriş yapamıyor. Gençler hayal kuramıyor, emekliler yaşamıyor; sadece ay sonunu getirmeye çalışıyor. Esnaf siftahsız dükkân kapatıyor, çiftçi ektiğinin karşılığını alamıyor.
Mezun olup işsiz kalan genç artık sadece istatistik değil, birer trajedinin öznesi. Çalışan da mutsuz, işveren de. Çünkü sistem, insanı değil parayı merkeze koyuyor.
Küresel sistemin dayattığı neoliberal ekonomik reçeteler, bırakın çözüm olmayı, sorunların ta kendisi hâline geldi. Her krizde kemer sıkma, her darboğazda borçlanma, her enflasyonda faiz arttırma dışında önerisi olmayan bir sistemin sonundayız.
Küresel ekonomi uzun süredir sancılar içinde. Gelir adaletsizliği büyüyor, üretim ekonomileri çöküyor, enflasyon kontrolden çıkıyor, işsizlik gençleri umutsuzluğa sürüklüyor. Tüm bu tablo, "Başka bir yol mümkün mü?" sorusunu artık daha yüksek sesle sorduruyor.
İşte tam da bu noktada, yıllar önce "Bu günler gelecek" diyerek uyarılarda bulunan bir isim vardı: Merhum Prof. Dr. Haydar Baş. Onun ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli (MEM) bugün yaşadığımız ekonomik buhranın yıllar öncesinden çözümünü anlatıyordu. Dinlemedik. Şimdi tam da o modelin tarif ettiği sorunlarla baş etmeye çalışıyoruz.
Kapitalizmin krizi, insanlığın çıkmazı
Bugün dünya, kapitalist sistemin dayattığı faizci ve savurgan odaklı anlayışın bedelini ödüyor. Üretmeden tüketmeye, çalışmadan kazanmaya dayalı bu düzende; sadece zenginin kabarık kesesi daha kabarırken, yastık altları devleşirken, geri kalan büyük çoğunluk, sistemin çarkları arasında öğütülüyor.
Ülkemizde her şey ateş pahası, hayat pahalılığı almış başını gidiyor. İnsan emeği değersizleştiriliyor. Ekonominin, sadece rakamlarla oynanan bir oyun hâline getirildiğini gözlemlerken, kulakların duyduğunu gözlerimizin görmediği bir sisteme gebe bırakılıyoruz.
Ülkemizin derdine derman olamayan bu sistemle, ancak bu kadar mesafe alınacağı, yolun sonuna geldiğimizi açık ve seçik görmekteyiz. Yoklukla boğuşan her vatandaşımızın, bu sistemi zorlamanın anlamı olmadığının bilincinde hareket ederek yaraya ilaç olacak merhemi bulması gerektiğinin altını çiziyorum.
Buradan hareketle, sorunlar ortada, çözüm hazır.
Bugün ülkemizin yaşadığı ekonomik darboğazı birkaç başlıkta özetleyecek olursak;
Alım gücü düşüyor.
Üretim durma noktasında.
İşsizlik yaygınlaşıyor.
Gelir dağılımı adaletsiz.
Tarım ve sanayi çöküyor.
Dışa bağımlılık artıyor.
Gençlerimiz endişeli…
Kısaca halkımız perişan vaziyettedir.
Peki, bu sistemin bizi bu vaziyete getirdiğini sorgulayarak hiç çözümü araştırdık mı? Eğer yapmadıysak bu saatten sonra yapmaya başlayalım.
İşte çözümün tek adresi Milli Ekonomi Modeli
MEM sizlerin derdine derman olmak adına ne diyor?
MEM, bu sorunların her biri için net, uygulanabilir ve insan merkezli çözümler sunuyor. Hayal değil, hamaset değil. Gerçek, somut, bilimsel çözümler.
Milli Ekonomi Modeli'nin temel çözümleri
1. Tüketmek kaynaktır. Alım gücünün arttırılması:
MEM, üretimi teşvik eder. Tarımdan sanayiye her alanda devlet destekli üretim planlaması yapar. Devlet, halkın alım gücünü doğrudan artırır; böylece hem üretici kazanır hem tüketici ezilmez. Teker döner, ekonomi canlanır.
2. Vatandaşlık Maaşı ile sosyal refah:
MEM'e göre devlet, her vatandaşa karşılıksız vatandaşlık maaşı verir. Bu gelir, piyasanın döngüsünü sağlar, açlık ve yoksulluk son bulur. Bugün temel gıda ürünlerini almakta zorlanan milyonlarca insan için bu, gerçek bir devrimdir.
3. Faizsiz, borçsuz ekonomi:
MEM, paranın karşılığını üretimle verir. Borçla değil, değerle basılan milli para sistemine geçilir. Böylece devlet, faiz lobilerinin esiri olmaktan kurtulur. Ekonomik bağımsızlık sağlanır.
4. Yerli ve milli kaynakların harekete geçirilmesi:
Türkiye'nin toprağında, denizinde, madenlerinde; kısacası kendi öz kaynaklarında büyük bir zenginlik yatıyor. MEM, bu zenginliği yabancı şirketlere değil, milletin kendisine kazandırır. Kaynak Türkiye'dense, kazanç da Türkiye'nin, Türk halkının olur.
Neden uygulanmalı? Çünkü insanı yaşatır
Milli Ekonomi Modeli'nin temelinde "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışı vardır. Bu model, zengini daha zengin yapma değil, halkı refaha ulaştırma modelidir.
Bugün uygulanan ekonomi politikalarının merkezinde ne yazık ki halk yok. Oysa MEM tam tersini savunur: İnsanı, emeği, üreticiyi, çiftçiyi, esnafı, işçiyi esas alır.
Bu nedenle MEM sadece bir ekonomik sistem değil, bir insanlık sistemidir. Hem adil, hem üretken, hem yaşatıcıdır.
Bugün anladık ki geleceğin tek çözümü bu modeldir:
Yıllar önce söylenen sözler bugün kulaklarımızda yankılanıyor:
"Borçla dönen ekonomi batmaya mahkûmdur. Çözüm, üretmek ve kendi kaynaklarını harekete geçirmektir."
Bugün yaşadığımız tüm sorunlar, Milli Ekonomi Modeli'nin çözüm sunduğu başlıklardır. Açıkça görülüyor ki bu model geleceğin değil, bugünün ihtiyacıdır.
Artık karar hepimizin
Ya aynı yöntemlerle tükenmeye devam edeceğiz, ya da özümüze, değerlerimize ve Milli Ekonomi Modeli'ne döneceğiz.
Unutmayalım, bazen bir milletin kaderi, sadece hangi ekonomik modeli seçtiğine bağlıdır.
Milli Ekonomi Modeli: üretim, emek ve adalet üzerine bir sistem
Milli Ekonomi Modeli, merhum Prof. Dr. Haydar Baş tarafından ortaya konulan ve tamamı bilimsel temellere dayanan yerli ve milli bir ekonomik sistemdir. Bu model, ekonomik kalkınmayı sadece rakamsal büyüme değil, insanı merkeze alarak tanımlar.
MEM'e göre ekonomik refahın temelinde üretim vardır. Üretimi teşvik eden, emeği değerli kılan ve tüketiciye alım gücü kazandıran bu sistem; kapitalizmin aksine halkı borçlandırmak yerine, alım gücünü artırarak iç piyasayı canlandırmayı hedefler.
Milli Ekonomi Modeli'nin bugünkü sorunlara net çözümleri
1.Enflasyon ve hayat pahalılığı: MEM, üretim odaklı yapısıyla mal arzını artırır. Arz arttıkça fiyatlar düşer, enflasyon kontrol altına alınır. Piyasaya sürülecek milli para, borçla değil emek karşılığıdır.
2.İşsizlik: Devletin üretime katılması, tarım ve sanayi yatırımlarını desteklemesi sayesinde istihdam artar. Gençler üretimin ve inovasyonun içine çekilir.
3.Gelir adaletsizliği: Vatandaşlık maaşı gibi uygulamalarla toplumun alt kesimi korunur. Refah, yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru dengeli bir şekilde yayılır.
4.Dışa bağımlılık: MEM, yerli üretimi esas alır. Dış borç ve ithalata bağımlı yapıyı ortadan kaldırarak ekonomik bağımsızlık sağlar.
Geriye dönüp bakınca: "Aslında cevap gözümüzün önündeydi"
Bugün Türkiye, ekonomik krizle boğuşuyor. Krediyle dönen piyasalar, artan faizler, azalan alım gücü... Peki, biz bu tabloyu yıllar önce öngörmedik mi? Aslında gördük. Merhum Haydar Baş, bu gerçeği yıllar önce haykırdı. Yazdığı onlarca eserle, çıktığı her platformda MEM'in geleceği nasıl kurtaracağını anlattı. Ne yazık ki görmezden gelindi.
Geç kalmış değiliz
Bugün, dünya yeni modeller arıyor. IMF politikalarının çöküşü ortada. Bu yüzden Milli Ekonomi Modeli sadece Türkiye için değil, insanlık için bir umut kapısıdır. Geçmişi düzeltme şansımız yok ama geleceği değiştirme irademiz var.
Unutmayalım: Bir milletin kaderi, inandığı ekonomik modelle şekillenir.
Kapitalist düzen: İnsanı dışlayan sistem
Bugün dünya ekonomisi, üç temel problemle boğuşuyor:
Milli yerli üretim değil borçla yaşamak yüceltiliyor, teşvik ediliyor.
Finansal tahakküm: Para; paradan para kazananların elinde. Faizle borçlandırılmış toplumlar sürekli olarak sömürülüyor.
Emeğin değersizleşmesi: Alın teri değil, sermaye konuşuyor. İşçinin ürettiğinden çok, aracı kazanıyor.
Bu sistemde insan, sadece istatistiksel bir veri hâline gelirken; değer, sadece borsa endekslerinde ölçülüyor. Ancak ekonomik başarı, borsa rakamlarından ibaret değildir. Gerçek başarı, vatandaşın mutfağında tenceresinin kaynamasıdır.
Somut örneklerle MEM'in başarı potansiyeli
Bugün Rusya başta olmak üzere birçok ülke, MEM'in bazı ilkelerini uygulamaya başladı. İç tüketimi artırarak dışa bağımlılıktan kurtulma çabaları, MEM'in doğruluğunu kanıtlıyor.
COVID-19 sonrası birçok ülke, doğrudan gelir desteği, vatandaşlık maaşı ve temel gıda güvenliği gibi MEM'le örtüşen politikaları hayata geçirdi.
Türkiye'de uygulanan sosyal destek paketlerinin etkili olanları, MEM'in temel ilkelerine benzerlik taşıyor.
Demek ki bu model, sadece teoride değil, pratikte de uygulanabilir, etkili ve sürdürülebilirdir.
Artık gözümüzü açma zamanı
Kapitalizm, her krizde kendi çöküşünü ilan ederken; biz hâlâ aynı reçeteye başvurarak farklı sonuçlar bekliyoruz. Oysa bir söz vardır: "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklenmez"
Artık uyanma vakti. Artık kendi değerlerimizle, kendi kaynaklarımızla, kendi insanımıza yatırım yapma zamanı. Milli Ekonomi Modeli, bir ütopya değil; uygulanabilir, bilimsel, yerli ve insani bir sistemdir.
Bu toprakların mayasında üretim var, alın teri var, imece var. Yani biz zaten MEM'in ruhunu taşıyoruz.
Yapmamız gereken tek şey: Kendi ruhumuzla barışmak ve özümüze dönmekten geçmektedir.
- Geç kalmadan İsmail Kartal gelmeli / 24.10.2024
- Alevilik yol, Bektaşilik tariki medeniyettir / 16.10.2024
- Atatürk’ümüzü de, dinimizi de rahat bırakın / 05.09.2024
- İmam Hüseyin Hak adına Kerbela’ya gitmiştir / 18.07.2024
- Fenerbahçe’miz kazandı / 11.06.2024
- Ülkemizin manevi başkenti Hacıbektaş’tır / 26.12.2023
- Asgari ücret zammından taraflar mutsuz oluyor! / 24.12.2023
- Dinci ve Kemalist aynı kapıya çıkar / 14.12.2023
- Türk Devletleri Ehl-i Beyt nefesiyle kurulmuş, yörüngeden çıkınca yıkılmıştır / 12.12.2023