Yıllardan beri ülkede sürdürülmekte olan hükümet destekli şiddet politikası sonunda sokağa taştı.
Özbekistan'ın Andican kentinde önceki gün tırmanan ve yatıştırılmaya çalışılan muhalif eylemlerde son açıklamalara göre 20 kişi öldü ve onlarca kişi de yaralandı.
İslami bir örgüte üye oldukları iddia edilerek radikal eylemlerde bulundukları gerekçesi ile tutuklanan kişilere hükümetin uyguladığı yasadışı davranışları protesto eden kitlelere halktan destek gelmesi ile yoğun bir kalabalık oluştu.
Bu kalabalığı bastırmak için silahlı güçleri devreye sokan Kerimov Hükümeti, göstericilere hiçbir taviz verilmeyeceğini yineledi.
Rusya yönetimi ve Kırgız siyasileri sınır komşuları Özbekistan'daki karışıklıktan büyük endişe duyduklarını kaydettiler.
Moskova, bölgedeki Rus vatandaşlarını güvene almaya çalışırken Kırgızlar sınır bölgelerinde teyakkuza geçerek kapılarını kapattılar.
Özbekistan'da yaşanan olaylar belli bir kurum ya da hizibin işi değil elbette.
Yıllardan beri Rusya yanlısı bir dış politika takip ederek Rusya ile açılım göstermeye çalışan Özbek hükümet son yıllarda Amerika'ya yaranmaya başlayarak etki alanını genişletmenin yollarını aradı.
Irak işgali ve devamında Amerika'ya verilen askeri üs desteği ile de bu ikili ilişki daha anlamlı kılınmaya çalışıldı.
Kerimov'un islami terör(!) adına ülke içinde düzenlemiş olduğu illegal operasyonlar ise Amerika ve Rusya'nın gönlünü alırken içerideki halkı canından bezdirdi.
Adı İslam olmasına rağmen İslami kişi ve kurumlara antipatik yaklaşan Kerimov hükümetine potansiyel bir tepki vardı ve son aşamada bu patlak verdi.
Er ya da geç patlak vermesi beklenen bu tepkinin şuan için suyüzüne çıkmış olması bölgesel dengeler açısından sürpriz değil.
Kim oldukları ve amaçlarının ne olduğu tam bilinmeden İslami muhalifler hergeçen gün bu ülkede tecrit ediliyor, kurum temsilcileri hapislerde süründürülüyor ve siyasal tecritler ile insanlar hayatlarından bezdiriliyordu.
Belarusa hatta Moskova'ya antidemokratik uygulamaları için tepki veren Amerikan yönetimi Özbekistan'daki olaylara seyirci kalmakla yetiniyordu.
Afganistan ve Irak'ta islam kimlikli kurumlaşmaları yok etmeyi gaye edinen Amerika'nın da bu işine geliyordu.
Danışıklı dövüş sürerken patlak veren Özbekistan olayının hangi argümanlarla geliştiği bu noktada iyi görülmeli.
Adı islam,uygulamaları gayri İslami olan Kerimov yönetiminin ardında duran güçlerin bu süreç sonrası nasıl tavır alacaklarını merakla beklemek gerek.
Türkiye'nin bu noktada beklemek değil daha aktif bir dış politika devreye sokarak bölgesel gelişmeleri masaya yatırması gerekiyor.
Özbekistan'ın Andican kentinde önceki gün tırmanan ve yatıştırılmaya çalışılan muhalif eylemlerde son açıklamalara göre 20 kişi öldü ve onlarca kişi de yaralandı.
İslami bir örgüte üye oldukları iddia edilerek radikal eylemlerde bulundukları gerekçesi ile tutuklanan kişilere hükümetin uyguladığı yasadışı davranışları protesto eden kitlelere halktan destek gelmesi ile yoğun bir kalabalık oluştu.
Bu kalabalığı bastırmak için silahlı güçleri devreye sokan Kerimov Hükümeti, göstericilere hiçbir taviz verilmeyeceğini yineledi.
Rusya yönetimi ve Kırgız siyasileri sınır komşuları Özbekistan'daki karışıklıktan büyük endişe duyduklarını kaydettiler.
Moskova, bölgedeki Rus vatandaşlarını güvene almaya çalışırken Kırgızlar sınır bölgelerinde teyakkuza geçerek kapılarını kapattılar.
Özbekistan'da yaşanan olaylar belli bir kurum ya da hizibin işi değil elbette.
Yıllardan beri Rusya yanlısı bir dış politika takip ederek Rusya ile açılım göstermeye çalışan Özbek hükümet son yıllarda Amerika'ya yaranmaya başlayarak etki alanını genişletmenin yollarını aradı.
Irak işgali ve devamında Amerika'ya verilen askeri üs desteği ile de bu ikili ilişki daha anlamlı kılınmaya çalışıldı.
Kerimov'un islami terör(!) adına ülke içinde düzenlemiş olduğu illegal operasyonlar ise Amerika ve Rusya'nın gönlünü alırken içerideki halkı canından bezdirdi.
Adı İslam olmasına rağmen İslami kişi ve kurumlara antipatik yaklaşan Kerimov hükümetine potansiyel bir tepki vardı ve son aşamada bu patlak verdi.
Er ya da geç patlak vermesi beklenen bu tepkinin şuan için suyüzüne çıkmış olması bölgesel dengeler açısından sürpriz değil.
Kim oldukları ve amaçlarının ne olduğu tam bilinmeden İslami muhalifler hergeçen gün bu ülkede tecrit ediliyor, kurum temsilcileri hapislerde süründürülüyor ve siyasal tecritler ile insanlar hayatlarından bezdiriliyordu.
Belarusa hatta Moskova'ya antidemokratik uygulamaları için tepki veren Amerikan yönetimi Özbekistan'daki olaylara seyirci kalmakla yetiniyordu.
Afganistan ve Irak'ta islam kimlikli kurumlaşmaları yok etmeyi gaye edinen Amerika'nın da bu işine geliyordu.
Danışıklı dövüş sürerken patlak veren Özbekistan olayının hangi argümanlarla geliştiği bu noktada iyi görülmeli.
Adı islam,uygulamaları gayri İslami olan Kerimov yönetiminin ardında duran güçlerin bu süreç sonrası nasıl tavır alacaklarını merakla beklemek gerek.
Türkiye'nin bu noktada beklemek değil daha aktif bir dış politika devreye sokarak bölgesel gelişmeleri masaya yatırması gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005