Uğruna 30 bin şehit verdiğimiz ada
Malta, İtalya'nın yaklaşık 100 kilometre kuzeyinde Akdeniz'in en stratejik noktasında küçük sayılabilecek bir ülke. Öyle ki uçak havalandıktan kısa bir süre sonra ülkenin tamamını tek bir karede görebiliyorsunuz. İşte bu ada için bundan 451 yıl önce Osmanlı Devleti 30 binden fazla şehit verdi.
22.05.2016 00:00:00
RECEP BAHAR/MALTA
Avrupa ülkelerinden birini görmüş bir kişi için Malta oldukça farklı görünüme sahip bir ülke... Sahip olduğu 365 kiliseyle elbette bir Hıristiyan ülkesi... Bu nedenle Avrupa Birliği'ne sorunsuz bir şekilde tam üye yapılmış. Ancak Malta aynı zamanda dar sokaklarıyla, binalarının görünümüyle bir Ortadoğu ya da Kuzey Afrika ülkesi? Zaten Fatimiler 250 yılı aşkın süre (820-1090 yılları arasında) Malta'ya egemen olduklarından aradan 900 yılı aşkın süre geçse de ülkede bir İslam kimliğinin havası hissediliyor ancak maalesef o döneme ait tek bir tarihi eser yok. Bütün camiler yerle bir edilmiş... Hıristiyan Batı medeniyeti; Afrika'da, Uzak Doğu'da, Latin Amerika'da hatta İspanya ve Portekiz'de olduğu gibi 'farklı kültürleri' yok etmeye kodlanmış bir medeniyet... Zikrettiğimiz coğrafyalarda yaptığımız geziler, bu düşüncemizi her daim pekiştiriyor.
Trafik tam bir keşmekeş
Binalar bolca çıkarılan ve kısmen de ihraç edilen kireç taşından yapıldığı için ülkeye tek renk egemen: Krem rengi... Kesinlikle İstanbul ve Moskova hariç Avrupa'nın en feci trafiğine sahip coğrafya Malta Adası. Özellikle Cuma akşamları otobüse ya da taksiye binmektense, yürümeyi tercih etmek lazım. Siyaset de trafik sorununu çözmek için kafa yoruyor. Malta'da bulunduğum günlerde ana muhalefet partisinin bu yöndeki teklifi tartışılıyordu. Teklif özel araçların belli saatlerde trafiğe çıkmasının yasaklanmasını da ihtiva ediyor.
Ekonomi sıkıntılı
Yaklaşık 450 bin nüfusu olan Malta'nın ekonomisi turizme dayalı... Yılda yaklaşık 2 milyon turist geliyor. Nitelikli otelleri var ancak kıyıları falezli bir yapıya sahip olduğundan kumsalı yok. Malta Adası'nın en iyi oteli Hilton? Turistler yüzmek için genelde ülkenin en küçük adası konumundaki Camino Adası'na gidiyor. Yiyecek maddelerinin yüzde 80'i ithal ediliyor. Ülkede yaz aylarında yağmur yağmadığından ve sulama imkânları kısıtlı olduğundan tarım sınırlı bir alanda yapılıyor. Oysa Araplar 1200-900 yıl öncesinde adada çok iyi bir sulama sistemi kurmuşlardı. Bindiğim bir taksi şoförü yetiştirilen elma ve portakalın 'susuzluk' nedeniyle lezzetsiz olduğunu söyledi. Kullanılan su da denizden arıtılarak elde ediliyor. Yeşili kıt bir ülke Malta? Elektriğin tamamı petrolden elde ediliyor. Oysa her daim güneş alan bir coğrafyada güneş enerjisine yatırım yapılmaması tuhaf bir durum. Elektriğin önemli bir bölümünü rüzgârdan da elde etmek mümkün? Üretim olmayınca Malta'da maaşlar genel hatlarıyla 800-1250 Euro arasında değişiyor. Ücretler Batı Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük? Hayat pahalı olduğu için ücretler geçinmeye yetmiyor. Arabası olan korsa taksicilik yapıyor. Türkiye Malta'ya sebze-meyvenin yanı sıra 'su' ihraç ediyor. Malta'da hemen hemen her markette Türkiye'den gelen 'içme suyu' şişelerini görmek mümkün. Şehir içi ulaşımda kullanılan otobüsler de Koç Holding markası Otokar'ın imzasını taşıyor. Eski tarihi sarı otobüsler tümüyle trafikten çekilmiş.
Osmanlı'nın duraklamasının nedeni: Malta Kuşatması
Osmanlı'nın neden gerilemeye başladığına dair çok şey yazılıp çizilmiştir ama 1565 yılındaki Malta Kuşatması'nın bunda payı büyüktür. Hikâye şöyle başlıyor: Selahattin Eyyübi'nin 1187 yılında Kudüs'ü fethetmesiyle buradan kovulan, Avrupa'nın nitelikli ailelerinin çocuklarından oluşan, Hıristiyanlık uğruna savaşan Saint John (Hastane) Şövalyeleri, Rodos Adası'na sığınır. Kanuni Sultan Süleyman, 1522 yılında Rodos'u fethedince Şövalyelerin ellerini kollarını sallayarak Rodos'tan çıkmasına müsaade eder. Kanuni, nice zaman sonra nasıl bir hata yaptığını fark eder! Malta'nın sahibi İspanyollar şövalyelere Malta adasını tahsis eder. Artık Malta Şövalyeleri ismini alan Hıristiyan çeteler; Akdeniz'de Türk ticaret gemilerine baskın düzenler, zarar verir, Mısır Valisini bile rehin alırlar. Bunun üzerine Kanuni, Malta'nın fethedilmesini emreder. Hazırlıklar yapılır ve 1565 yılında yaklaşık 40 bin asker ve 200 gemi ile Malta'ya sefere çıkılır. Dönemin büyük denizcisi Turgut Reis de Kuzey Afrika'dan sefere katılır. Ancak Malta kuşatması daha başından Osmanlılar için sorunlu bir şekilde başlar.
1560 yılında Tunus açıklarında Cerbe'de haçlı ordusuna ağır bir darbe indirerek gücünü pekiştiren Donanma Komutanı Piyale Paşa (Kasımpaşalı!) ve Başvezir Lala Kara Mustafa Paşa arasında Malta'nın nasıl alınacağı konusunda büyük fikir ayrılığı oluşur. Piyale Paşa ve Amirali Turgut Reis adanın doğu kıyısı boyunca yelken açarak ana kale olan St Elmo Kalesi'ne denizden saldırmayı hedefler. Başvezir Lala Kara Mustafa Paşa ise adaya güneyde müsait bir bölgeden çıkıp karadan doğu tarafına ilerleyerek Mdina (Medine) şehrine karadan saldırmak ister. Başvezir Lala Kara Mustafa Paşa'nın düşüncesine göre eğer Mdina şehri fethedilirse ada can damarından vurulmuş olacaktı ve kuzeye merkez konumdaki St. Elmo kalesine doğru ilerlenebilecekti. Sonuçta Piyale Paşa'nın dediği olur. Ben ise adanın her tarafını gezen birisi olarak bugünden baktığımda Lala Mustafa Paşa'nın stratejisinin doğru olduğunu düşünüyorum. Kuşatma Eylül 1565'te İspanyol güçlerinin Ada'ya gelmesiyle ve hava koşullarının kötüleşmesiyle kaldırılır. Turgut Reis Malta'da şehit düşer. Sonuçta Osmanlı Donanması, Malta uğruna 30 binden fazla şehit verir. Muhtelif kaynaklar şehit sayısını 22 bin ile 48 bin arasında olduğunu yazmakta. Bu kuşatmadan 6 yıl sonra Osmanlı Donanması, İnebahtı'da Haçlı donanmasına da yenilmiştir. Artık Osmanlı için duraklama dönemi başlamıştır.
Malta Adası'nda Marsa şehrinde Türk şehitliği var. İngilizler, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurtuluş mücadelesini destekleyen aralarında Ziya Gökalp'ın de bulunduğu 145 Osmanlı devlet adamını ve aydınını o zaman egemenliklerinde bulunan Malta'ya sürdü. Bunlardan 13'ü burada hayata veda etti ve kabirleri Türk şehitliğinde bulunuyor.
Çocukları hemen vaftiz ediyorlar çünkü?
Malta'da çocuklar "Türk gibi kalmaması" için doğar doğmaz vaftiz ediliyor! 1565 Malta Kuşatması'nın kaldırıldığı gün olan 7 Eylül hala milli bir gün olarak kutlanıyor. Maltalılarla bu güne dair sohbet ederseniz, "bizim bir dedemiz sizin 4 dedenize bedel" ifadesine sıklıkla tanıklık edersiniz. Kuşatma ile ilgili kitapçılarda denk geleceğiniz kitaplarda "Hollywood bu işe neden el atmıyor" sitemiyle de karşılaşıyorsunuz. Onlara göre Haçlı-Hilal mücadelesinde önemli bir kilometre taşı olduğundan çok iyi bir film olurmuş bu konu? Zaten Malta film platolarıyla da ünlü bir ülke.
Medine bir başka şehir
Malta'da ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında Medine (Mdina) kenti geliyor. Ülkenin en yüksek noktasında Araplar tarafından kale içine inşa edilen şehrin dar sokakları dikkat çekiyor. Bu sokakları arşınlarken, Mescid Sokağı dikkatimizi çekiyor ancak Medine'de tek bir mescit bile kalmamış!
Malta'nın başkenti Valletta da gezilmesi gereken yerlerden biri... UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Valletta, Malta'yı Osmanlı'ya karşı 80 yaşında beline bağladığı halatla savunan şövalye Jean de Valette'den ismini alıyor. Avrupa'nın en küçük başkenti... Sur içinde kurulmuş bir şehir. Dar sokaklar burada da dikkat çekiyor. Şehre girişte sağ tarafta kalan Üst Barakalar'dan binlerce Osmanlı askerinin şehit düştüğü Angelo Kalesi'ni görmek mümkün.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan bir başka tarihi mekân ise Hagar Qim (Dik duran taşlar)... Tapınağı oluşturan bu tarihi taşlar Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'ye benziyor ama tarihleri Milattan Önce (MÖ) 3200'lere kadar gidiyor. Göbeklitepe'nin tarihi ise MÖ 12 binli yıllara uzanıyor.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan bir başka tarihi mekân Hal Saflieni Hypogeum... Burası 1902 yılında keşfedilen yeraltı mezarlarından oluşuyor. Tarihinin MÖ 4 binli yıllara kadar uzandığı belirtiliyor. Şu anda restorasyon altında ve ziyarete kapalı. Günde 80 kişinin girişine izin verildiği için yaklaşık bir ay önceden bilet almak gerekiyor. Giriş ücreti 30 Euro.
Avrupa ülkelerinden birini görmüş bir kişi için Malta oldukça farklı görünüme sahip bir ülke... Sahip olduğu 365 kiliseyle elbette bir Hıristiyan ülkesi... Bu nedenle Avrupa Birliği'ne sorunsuz bir şekilde tam üye yapılmış. Ancak Malta aynı zamanda dar sokaklarıyla, binalarının görünümüyle bir Ortadoğu ya da Kuzey Afrika ülkesi? Zaten Fatimiler 250 yılı aşkın süre (820-1090 yılları arasında) Malta'ya egemen olduklarından aradan 900 yılı aşkın süre geçse de ülkede bir İslam kimliğinin havası hissediliyor ancak maalesef o döneme ait tek bir tarihi eser yok. Bütün camiler yerle bir edilmiş... Hıristiyan Batı medeniyeti; Afrika'da, Uzak Doğu'da, Latin Amerika'da hatta İspanya ve Portekiz'de olduğu gibi 'farklı kültürleri' yok etmeye kodlanmış bir medeniyet... Zikrettiğimiz coğrafyalarda yaptığımız geziler, bu düşüncemizi her daim pekiştiriyor.
Trafik tam bir keşmekeş
Binalar bolca çıkarılan ve kısmen de ihraç edilen kireç taşından yapıldığı için ülkeye tek renk egemen: Krem rengi... Kesinlikle İstanbul ve Moskova hariç Avrupa'nın en feci trafiğine sahip coğrafya Malta Adası. Özellikle Cuma akşamları otobüse ya da taksiye binmektense, yürümeyi tercih etmek lazım. Siyaset de trafik sorununu çözmek için kafa yoruyor. Malta'da bulunduğum günlerde ana muhalefet partisinin bu yöndeki teklifi tartışılıyordu. Teklif özel araçların belli saatlerde trafiğe çıkmasının yasaklanmasını da ihtiva ediyor.
Ekonomi sıkıntılı
Yaklaşık 450 bin nüfusu olan Malta'nın ekonomisi turizme dayalı... Yılda yaklaşık 2 milyon turist geliyor. Nitelikli otelleri var ancak kıyıları falezli bir yapıya sahip olduğundan kumsalı yok. Malta Adası'nın en iyi oteli Hilton? Turistler yüzmek için genelde ülkenin en küçük adası konumundaki Camino Adası'na gidiyor. Yiyecek maddelerinin yüzde 80'i ithal ediliyor. Ülkede yaz aylarında yağmur yağmadığından ve sulama imkânları kısıtlı olduğundan tarım sınırlı bir alanda yapılıyor. Oysa Araplar 1200-900 yıl öncesinde adada çok iyi bir sulama sistemi kurmuşlardı. Bindiğim bir taksi şoförü yetiştirilen elma ve portakalın 'susuzluk' nedeniyle lezzetsiz olduğunu söyledi. Kullanılan su da denizden arıtılarak elde ediliyor. Yeşili kıt bir ülke Malta? Elektriğin tamamı petrolden elde ediliyor. Oysa her daim güneş alan bir coğrafyada güneş enerjisine yatırım yapılmaması tuhaf bir durum. Elektriğin önemli bir bölümünü rüzgârdan da elde etmek mümkün? Üretim olmayınca Malta'da maaşlar genel hatlarıyla 800-1250 Euro arasında değişiyor. Ücretler Batı Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük? Hayat pahalı olduğu için ücretler geçinmeye yetmiyor. Arabası olan korsa taksicilik yapıyor. Türkiye Malta'ya sebze-meyvenin yanı sıra 'su' ihraç ediyor. Malta'da hemen hemen her markette Türkiye'den gelen 'içme suyu' şişelerini görmek mümkün. Şehir içi ulaşımda kullanılan otobüsler de Koç Holding markası Otokar'ın imzasını taşıyor. Eski tarihi sarı otobüsler tümüyle trafikten çekilmiş.
Osmanlı'nın duraklamasının nedeni: Malta Kuşatması
Osmanlı'nın neden gerilemeye başladığına dair çok şey yazılıp çizilmiştir ama 1565 yılındaki Malta Kuşatması'nın bunda payı büyüktür. Hikâye şöyle başlıyor: Selahattin Eyyübi'nin 1187 yılında Kudüs'ü fethetmesiyle buradan kovulan, Avrupa'nın nitelikli ailelerinin çocuklarından oluşan, Hıristiyanlık uğruna savaşan Saint John (Hastane) Şövalyeleri, Rodos Adası'na sığınır. Kanuni Sultan Süleyman, 1522 yılında Rodos'u fethedince Şövalyelerin ellerini kollarını sallayarak Rodos'tan çıkmasına müsaade eder. Kanuni, nice zaman sonra nasıl bir hata yaptığını fark eder! Malta'nın sahibi İspanyollar şövalyelere Malta adasını tahsis eder. Artık Malta Şövalyeleri ismini alan Hıristiyan çeteler; Akdeniz'de Türk ticaret gemilerine baskın düzenler, zarar verir, Mısır Valisini bile rehin alırlar. Bunun üzerine Kanuni, Malta'nın fethedilmesini emreder. Hazırlıklar yapılır ve 1565 yılında yaklaşık 40 bin asker ve 200 gemi ile Malta'ya sefere çıkılır. Dönemin büyük denizcisi Turgut Reis de Kuzey Afrika'dan sefere katılır. Ancak Malta kuşatması daha başından Osmanlılar için sorunlu bir şekilde başlar.
1560 yılında Tunus açıklarında Cerbe'de haçlı ordusuna ağır bir darbe indirerek gücünü pekiştiren Donanma Komutanı Piyale Paşa (Kasımpaşalı!) ve Başvezir Lala Kara Mustafa Paşa arasında Malta'nın nasıl alınacağı konusunda büyük fikir ayrılığı oluşur. Piyale Paşa ve Amirali Turgut Reis adanın doğu kıyısı boyunca yelken açarak ana kale olan St Elmo Kalesi'ne denizden saldırmayı hedefler. Başvezir Lala Kara Mustafa Paşa ise adaya güneyde müsait bir bölgeden çıkıp karadan doğu tarafına ilerleyerek Mdina (Medine) şehrine karadan saldırmak ister. Başvezir Lala Kara Mustafa Paşa'nın düşüncesine göre eğer Mdina şehri fethedilirse ada can damarından vurulmuş olacaktı ve kuzeye merkez konumdaki St. Elmo kalesine doğru ilerlenebilecekti. Sonuçta Piyale Paşa'nın dediği olur. Ben ise adanın her tarafını gezen birisi olarak bugünden baktığımda Lala Mustafa Paşa'nın stratejisinin doğru olduğunu düşünüyorum. Kuşatma Eylül 1565'te İspanyol güçlerinin Ada'ya gelmesiyle ve hava koşullarının kötüleşmesiyle kaldırılır. Turgut Reis Malta'da şehit düşer. Sonuçta Osmanlı Donanması, Malta uğruna 30 binden fazla şehit verir. Muhtelif kaynaklar şehit sayısını 22 bin ile 48 bin arasında olduğunu yazmakta. Bu kuşatmadan 6 yıl sonra Osmanlı Donanması, İnebahtı'da Haçlı donanmasına da yenilmiştir. Artık Osmanlı için duraklama dönemi başlamıştır.
Malta Adası'nda Marsa şehrinde Türk şehitliği var. İngilizler, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurtuluş mücadelesini destekleyen aralarında Ziya Gökalp'ın de bulunduğu 145 Osmanlı devlet adamını ve aydınını o zaman egemenliklerinde bulunan Malta'ya sürdü. Bunlardan 13'ü burada hayata veda etti ve kabirleri Türk şehitliğinde bulunuyor.
Çocukları hemen vaftiz ediyorlar çünkü?
Malta'da çocuklar "Türk gibi kalmaması" için doğar doğmaz vaftiz ediliyor! 1565 Malta Kuşatması'nın kaldırıldığı gün olan 7 Eylül hala milli bir gün olarak kutlanıyor. Maltalılarla bu güne dair sohbet ederseniz, "bizim bir dedemiz sizin 4 dedenize bedel" ifadesine sıklıkla tanıklık edersiniz. Kuşatma ile ilgili kitapçılarda denk geleceğiniz kitaplarda "Hollywood bu işe neden el atmıyor" sitemiyle de karşılaşıyorsunuz. Onlara göre Haçlı-Hilal mücadelesinde önemli bir kilometre taşı olduğundan çok iyi bir film olurmuş bu konu? Zaten Malta film platolarıyla da ünlü bir ülke.
Medine bir başka şehir
Malta'da ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında Medine (Mdina) kenti geliyor. Ülkenin en yüksek noktasında Araplar tarafından kale içine inşa edilen şehrin dar sokakları dikkat çekiyor. Bu sokakları arşınlarken, Mescid Sokağı dikkatimizi çekiyor ancak Medine'de tek bir mescit bile kalmamış!
Malta'nın başkenti Valletta da gezilmesi gereken yerlerden biri... UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Valletta, Malta'yı Osmanlı'ya karşı 80 yaşında beline bağladığı halatla savunan şövalye Jean de Valette'den ismini alıyor. Avrupa'nın en küçük başkenti... Sur içinde kurulmuş bir şehir. Dar sokaklar burada da dikkat çekiyor. Şehre girişte sağ tarafta kalan Üst Barakalar'dan binlerce Osmanlı askerinin şehit düştüğü Angelo Kalesi'ni görmek mümkün.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan bir başka tarihi mekân ise Hagar Qim (Dik duran taşlar)... Tapınağı oluşturan bu tarihi taşlar Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'ye benziyor ama tarihleri Milattan Önce (MÖ) 3200'lere kadar gidiyor. Göbeklitepe'nin tarihi ise MÖ 12 binli yıllara uzanıyor.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan bir başka tarihi mekân Hal Saflieni Hypogeum... Burası 1902 yılında keşfedilen yeraltı mezarlarından oluşuyor. Tarihinin MÖ 4 binli yıllara kadar uzandığı belirtiliyor. Şu anda restorasyon altında ve ziyarete kapalı. Günde 80 kişinin girişine izin verildiği için yaklaşık bir ay önceden bilet almak gerekiyor. Giriş ücreti 30 Euro.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.