Sertacımız, Efendimiz, Sahibu Risalet Efendimizin beyanlarından, inci tanalerinden biri vardı ya; "Benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz, yatağınızda rahat uyumazdınız" diye.
İşte bu hal, yirmidört saatine damgasını vurmuş, gece vatan diyor, gündüz vatan diyor, akşam milletim diyor, sabah Anadolum diyor. Ayakta ise bayrağım diyor, oturuyorsa bağımsızlık diyor.
Yavrularından uzaklarda bir annenin yüreği hep; "aç mı kaldılar, açıkta mı kaldılar, bir kem nazara muhatab mı oldular?" endişesiyle çarptığı gibi, o da tüm bu endişeleri insanlık adına, Müslümanlar adına, Müslüman Türk Milleti adına yaşıyor. Adeta alıp verdiği her nefeste bu var.
Konuşması gök gürlemesini andırıyor, cümleleri rahmet bulutları gibi; kurak ve çorak gönülleri yeşertiyor, gaflete giriftar olmuş gönülleri de zangır zangır titretiyor. Sükutu bir başka güzel; derin ve anlamlı, bakışları başka alemlerden renkler ve ışıklar taşıyor.
Hazırdakilerden, huzurdakilerden yaşça en küçük, tecrübesi en az olanları dahi tek tek dinliyor, konuşturuyor, uykuyu unutarak vakitleri artırmış genç ve dinamik gözler arıyor adeta.
Müslüman Türk Milletinin birliğine, dirliğine, düzenliğine, huzuruna halel getirecek en ufak bir söz, en kısa bir açıklama hatta ima yollu sataşmalar bile günlerce uykusunun kaçmasına yetiyor.
Gezegenin hangi ucunda bulunuyorsa bulunsun, kalbi Anadolu'da atar, gözü Anadolu'dadır, kulakları Anadolu'dan gelecek haberlere ayarlıdır. Bugün hangi gazete hangi manşeti atmış, bu manşette neyi hedeflemiş, arka planı nedir? Türk Devletinin, Türk Milletinin dostları mı yoksa düşmanları mı sevindirir bu manşetler ve köşe yazıları?
Televizyonlardan hangisi, hangi haberi birinci haber yapmış ve niye bu kadar uzun uzun vermiş? Bu haberlerin vatanımıza, milletimize ekonomik katkısı nedir, kültürel katkısı nedir, siyasi katkısı ne kadardır? Ya da yol açacağı zarar-ziyan ne kadardır? Huzur içinde olmamızdan kim ya da kimler rahatsız oluyor, zarar görmemizden kimler memnun oluyor?
Anadolu sevdası, vatan, bayrak, bağımsızlık hep huzur ve refah içindeki millet sevdası uykusunun önüne geçmiş, istirahatını en aza indirmiş, sıhhatine zarar verecek derecede saatlerine, saniyelerine hakim olmuş. İstirahata çekildiği bir-iki saati içinde de düşlerinden de, bu tür endişelere düştüğünden şüphe yoktur.
Farklı şeyler söylüyor, hep yeni yepyeni şeyler söylüyor. Hayatın bütün alanlarına dair ölçüleri var. Umutsuzluk ne kelime, ye'se düşmek ne demek? Unumuz mu yok, şekerimiz, suyumuz mu yok, enerjimiz mi yok? Hepsine sahibiz de, kepçenin sapı niye başkasının elinde? Başkasının karıştırdığı, kavurduğu helva bize, neslimize, geleceğimize dert kaynağı mı olur, deva mı olur bilinmez. Hem başkası bizim damak zevkimizi ne bilir, ne kadar bilir? Hem Anadolu'da en güzel, en leziz helva kavuracak analar mı yok?
Uykuyu unutmuş gözleri gördüm, bakışları engindi, bakışları derindi, anlamlıydı ve hep Anadolu sevdasına ayarlıydı.
İşte bu hal, yirmidört saatine damgasını vurmuş, gece vatan diyor, gündüz vatan diyor, akşam milletim diyor, sabah Anadolum diyor. Ayakta ise bayrağım diyor, oturuyorsa bağımsızlık diyor.
Yavrularından uzaklarda bir annenin yüreği hep; "aç mı kaldılar, açıkta mı kaldılar, bir kem nazara muhatab mı oldular?" endişesiyle çarptığı gibi, o da tüm bu endişeleri insanlık adına, Müslümanlar adına, Müslüman Türk Milleti adına yaşıyor. Adeta alıp verdiği her nefeste bu var.
Konuşması gök gürlemesini andırıyor, cümleleri rahmet bulutları gibi; kurak ve çorak gönülleri yeşertiyor, gaflete giriftar olmuş gönülleri de zangır zangır titretiyor. Sükutu bir başka güzel; derin ve anlamlı, bakışları başka alemlerden renkler ve ışıklar taşıyor.
Hazırdakilerden, huzurdakilerden yaşça en küçük, tecrübesi en az olanları dahi tek tek dinliyor, konuşturuyor, uykuyu unutarak vakitleri artırmış genç ve dinamik gözler arıyor adeta.
Müslüman Türk Milletinin birliğine, dirliğine, düzenliğine, huzuruna halel getirecek en ufak bir söz, en kısa bir açıklama hatta ima yollu sataşmalar bile günlerce uykusunun kaçmasına yetiyor.
Gezegenin hangi ucunda bulunuyorsa bulunsun, kalbi Anadolu'da atar, gözü Anadolu'dadır, kulakları Anadolu'dan gelecek haberlere ayarlıdır. Bugün hangi gazete hangi manşeti atmış, bu manşette neyi hedeflemiş, arka planı nedir? Türk Devletinin, Türk Milletinin dostları mı yoksa düşmanları mı sevindirir bu manşetler ve köşe yazıları?
Televizyonlardan hangisi, hangi haberi birinci haber yapmış ve niye bu kadar uzun uzun vermiş? Bu haberlerin vatanımıza, milletimize ekonomik katkısı nedir, kültürel katkısı nedir, siyasi katkısı ne kadardır? Ya da yol açacağı zarar-ziyan ne kadardır? Huzur içinde olmamızdan kim ya da kimler rahatsız oluyor, zarar görmemizden kimler memnun oluyor?
Anadolu sevdası, vatan, bayrak, bağımsızlık hep huzur ve refah içindeki millet sevdası uykusunun önüne geçmiş, istirahatını en aza indirmiş, sıhhatine zarar verecek derecede saatlerine, saniyelerine hakim olmuş. İstirahata çekildiği bir-iki saati içinde de düşlerinden de, bu tür endişelere düştüğünden şüphe yoktur.
Farklı şeyler söylüyor, hep yeni yepyeni şeyler söylüyor. Hayatın bütün alanlarına dair ölçüleri var. Umutsuzluk ne kelime, ye'se düşmek ne demek? Unumuz mu yok, şekerimiz, suyumuz mu yok, enerjimiz mi yok? Hepsine sahibiz de, kepçenin sapı niye başkasının elinde? Başkasının karıştırdığı, kavurduğu helva bize, neslimize, geleceğimize dert kaynağı mı olur, deva mı olur bilinmez. Hem başkası bizim damak zevkimizi ne bilir, ne kadar bilir? Hem Anadolu'da en güzel, en leziz helva kavuracak analar mı yok?
Uykuyu unutmuş gözleri gördüm, bakışları engindi, bakışları derindi, anlamlıydı ve hep Anadolu sevdasına ayarlıydı.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024