Vakit Gazetesi muharririne verdiği demeç
İtilaf Devletleri’nin Mondros Mütarekesi’ni tatbik tarzlarına ne mana vermek lazımdır? Bu hususta millete terettüp eden vazife ne olabilir?
05.05.2025 00:44:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





18 Teşrîn-i Sânî 1334 (18 Kasım 1918)
İtilaf Devletleri'nin Mondros Mütarekesi'ni tatbik tarzlarına ne mana vermek lazımdır? Bu hususta millete terettüp eden vazife ne olabilir? Meclis-i Mebusan milleti tamamıyla temsil etmekte midir?
Hükûmetimizle mütareke akdeden devletlerin ve bu devletler namına mütareke şartnamesini yapan Britanya hükûmetinin Osmanlılara karşı olan hüsnüniyetlerinden şüphe etmek istemem, eğer mezkûr şartname ahkâmının tatbikatında suitefehhümü mucip olacak cihet görülüyorsa bunun sebebini derhâl anlamak ve muhataplarımızla anlaşmak lazımdır.
Bittabi bu vazife hükûmetlere terettüp eder. Benim bildiğime göre hükûmetimiz bu bapta icap eden teşebbüsatta bulunmuş ve bulunmaktadır. Yalnız benim anlayamadığım bir cihet varsa...
Bu teşebbüsat neden milleti tatmin edici netayiç vermemektedir? Buna sebep olarak şimdi hatırıma gelebilen nokta şudur: iki hükûmet ricali beyninde bil-müzakere takarrür ettirildikten sonra, emr-i icrası lazım gelen hususat, askerî kumandanlara terk olunur. Hâlbuki bu hususta askerler değil, diplomatlar hâl-i faaliyette bulunmak lazımdır.
Bu hususta millete terettüp eden vazife ne olabilir?
Malum-ı âliniz millet doğrudan doğruya umur-ı devlete karışmaz. Vekilleri olan heyet-i mebusanın itimadına mazhar bir hükûmetin netice-i icraatına intizar eder. O hâlde bu hususta milletin en büyük vazifesi mebusları vasıtasıyla, her suretle şayan-ı emniyet ve itimat bir hükûmetin mesned-i kuvâsını teşkil etmektir.
Söz konusu röportaj ile ilgili olarak Vakit gazetesinde şu açıklama da yer almıştı:
"Muharririmiz, dört sene devam eden harb-i umumi içinde, milletimizin gösterdiği azm ü metanet ve fevkalade fedakârlıklara nazaran bugün akdettiğimiz mütarekeden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı istiklaline riayet edeceklerine şüphe edilemezse de mütareke mukavelenamesinin bizim tahmin edemediğimiz bir şekilde tefsir ve tatbik edilmekte olduğu görüldüğünden bahsetmiş ve Mustafa Kemal Paşa'ya İtilaf kumandanlarının bu tarz-ı hareketine ne mana vermek lazım geleceğini sormuştur."
Bugünkü Meclis-i Mebusan'ın milleti tamamıyla temsil edemediği hakkında ortalıkta kîl ü kâl vardır. Bu bapta fikr-i âliniz ne merkezdedir?
- Bence bilhassa içinde bulunduğumuz bu müşkül ve pek nazik zamanda bu gibi kîl ü kâller katiyen tecviz edilemez. Bu kîl ü kâller hayat-ı meşrutiyet için pek muzırdır.
Bundan her meşrutiyetperver Osmanlı'nın suret-i katiyede mücanebet etmesi en büyük vazife-i vataniyemizdir. Bugünkü mebusanın birtakım tesirat altında intihap edilmiş olduğu hakkında kîl ü kâl edenlere şu noktaları hatırlatmak lazımdır.
Evvel emirde yapılan dedikodular için zemin ü zaman hiçbir suretle müsait değildir. Sonra alelıtlak her memlekette bu gibi intihabat icra edilirken araya birtakım tesiratın karıştığı da inkâr edilemez.
Bunlardan sarfınazar Osmanlı milletinin timsal-i meşrutiyeti bugünkü meclis-i mebusanımızdır. Bu heyeti vücuda getiren azanın intihap olundukları devairden bir kısmı elyevm yeni bir intihap icrasına müsait olmayan bir vaziyet-i fevkalade içinde bulunmaktadır. Binaenaleyh sadece bu noktayı düşünmek, bu meseleyi daha ziyade tamîkten dolayı tahaddüs edebilecek fenalıkları gösterir.
Her hâlde millet ve memleketimizin pek ziyade muhtaç olduğu sulhu takarrür ettirecek hükûmetin hâl-i hazırdaki Meclis-i Mebusanımıza istinat etmesi bir zaruret teşkil etmektedir." (Atatürk'ün söylev ve demeçleri 1. ciltten)
İtilaf Devletleri'nin Mondros Mütarekesi'ni tatbik tarzlarına ne mana vermek lazımdır? Bu hususta millete terettüp eden vazife ne olabilir? Meclis-i Mebusan milleti tamamıyla temsil etmekte midir?
Hükûmetimizle mütareke akdeden devletlerin ve bu devletler namına mütareke şartnamesini yapan Britanya hükûmetinin Osmanlılara karşı olan hüsnüniyetlerinden şüphe etmek istemem, eğer mezkûr şartname ahkâmının tatbikatında suitefehhümü mucip olacak cihet görülüyorsa bunun sebebini derhâl anlamak ve muhataplarımızla anlaşmak lazımdır.
Bittabi bu vazife hükûmetlere terettüp eder. Benim bildiğime göre hükûmetimiz bu bapta icap eden teşebbüsatta bulunmuş ve bulunmaktadır. Yalnız benim anlayamadığım bir cihet varsa...
Bu teşebbüsat neden milleti tatmin edici netayiç vermemektedir? Buna sebep olarak şimdi hatırıma gelebilen nokta şudur: iki hükûmet ricali beyninde bil-müzakere takarrür ettirildikten sonra, emr-i icrası lazım gelen hususat, askerî kumandanlara terk olunur. Hâlbuki bu hususta askerler değil, diplomatlar hâl-i faaliyette bulunmak lazımdır.
Bu hususta millete terettüp eden vazife ne olabilir?
Malum-ı âliniz millet doğrudan doğruya umur-ı devlete karışmaz. Vekilleri olan heyet-i mebusanın itimadına mazhar bir hükûmetin netice-i icraatına intizar eder. O hâlde bu hususta milletin en büyük vazifesi mebusları vasıtasıyla, her suretle şayan-ı emniyet ve itimat bir hükûmetin mesned-i kuvâsını teşkil etmektir.
Söz konusu röportaj ile ilgili olarak Vakit gazetesinde şu açıklama da yer almıştı:
"Muharririmiz, dört sene devam eden harb-i umumi içinde, milletimizin gösterdiği azm ü metanet ve fevkalade fedakârlıklara nazaran bugün akdettiğimiz mütarekeden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı istiklaline riayet edeceklerine şüphe edilemezse de mütareke mukavelenamesinin bizim tahmin edemediğimiz bir şekilde tefsir ve tatbik edilmekte olduğu görüldüğünden bahsetmiş ve Mustafa Kemal Paşa'ya İtilaf kumandanlarının bu tarz-ı hareketine ne mana vermek lazım geleceğini sormuştur."
Bugünkü Meclis-i Mebusan'ın milleti tamamıyla temsil edemediği hakkında ortalıkta kîl ü kâl vardır. Bu bapta fikr-i âliniz ne merkezdedir?
- Bence bilhassa içinde bulunduğumuz bu müşkül ve pek nazik zamanda bu gibi kîl ü kâller katiyen tecviz edilemez. Bu kîl ü kâller hayat-ı meşrutiyet için pek muzırdır.
Bundan her meşrutiyetperver Osmanlı'nın suret-i katiyede mücanebet etmesi en büyük vazife-i vataniyemizdir. Bugünkü mebusanın birtakım tesirat altında intihap edilmiş olduğu hakkında kîl ü kâl edenlere şu noktaları hatırlatmak lazımdır.
Evvel emirde yapılan dedikodular için zemin ü zaman hiçbir suretle müsait değildir. Sonra alelıtlak her memlekette bu gibi intihabat icra edilirken araya birtakım tesiratın karıştığı da inkâr edilemez.
Bunlardan sarfınazar Osmanlı milletinin timsal-i meşrutiyeti bugünkü meclis-i mebusanımızdır. Bu heyeti vücuda getiren azanın intihap olundukları devairden bir kısmı elyevm yeni bir intihap icrasına müsait olmayan bir vaziyet-i fevkalade içinde bulunmaktadır. Binaenaleyh sadece bu noktayı düşünmek, bu meseleyi daha ziyade tamîkten dolayı tahaddüs edebilecek fenalıkları gösterir.
Her hâlde millet ve memleketimizin pek ziyade muhtaç olduğu sulhu takarrür ettirecek hükûmetin hâl-i hazırdaki Meclis-i Mebusanımıza istinat etmesi bir zaruret teşkil etmektedir." (Atatürk'ün söylev ve demeçleri 1. ciltten)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.