Bugün, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı... Ve, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde "Milli Bağımsızlık" kıvılcımının ilk tutuşturulduğu; Birinci Dünya Savaşı'ndan galibiyetle çıkmış güçlerin dört bir koldan Türkiye'yi parçalamak için harekete geçtikleri bir zamanda, vatanın yeniden kurutuluşu için atılmış en önemli ve kritik adımın 92. yıldönümü... 19 Mayıs 1919, Atatürk'ün Samsun'a ilk ayak bastığı tarih... 19 Mayıs 1919, Türk Milletinin işgal ve sömürüye ilk başkaldırdığı tarih... 19 Mayıs 1919, Milli Mücadele ruhunun ilk başladığı tarih... 19 Mayıs 1919, milli bağımsızlık ve hakimiyet adımın ilk atıldığı tarih...***Dilerseniz 19 Mayıs vesilesiyle yakın tarihimize kısa bir yolculuk yapalım ve Milli Mücadele'nin seyrini hep birlikte hatırlayalım. Tarih 30 Ekim 1918... Birinci Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti, Düvel-i Muazzama olarak anılan savaşın galibi İtilaf Devletleri ile Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalamıştı. 25 maddelik sözkonusu antlaşmayla birlikte, yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, Türk Milletinin de bunu kabul etmesi isteniyordu.
Bağımsızlık, Türk Milletinin değişmez karakteridir15 Mayıs 1919'da Yunanistan'ın İzmir'i işgal etmesi, Milli Mücadelenin tetikleyicisi olmuştu. Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu müfettişi sıfatıyla, 16 Mayıs Cuma akşamı Milli Mücadeleyi örgütleyip, tek vücut haline getirme düşüncesiyle Bandırma Vapuru ile Samsun'a doğru yola çıktı. İşte bu tarih, dört bir köşesi işgal edilmiş vatanın yeniden kurtuluşu için atılmış en önemli ve kritik adım oluyordu.... Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Tarih boyunca hiçbir zaman boyunduruk altına girmeyen Türk milleti topyekün harekete geçmişti. İzmir, Trabzon, Hatay, Adana gibi pekçok ilde Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri kuruluyor, Kuva-yı Milliye güçleri, işgalcilere karşı ilk derslerini veriyordu.
"Misak-ı Millî sınırları içinde vatan bir bütündür ve parçalanamaz"Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böylece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu.TBMM yaptığı görüşmelerde ülkenin durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı" görüşünden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu.
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri: Sakarya SavaşıBunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, kahraman Türk Ordusuna şu tarihi emri verdi: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." Türk Milleti, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu.23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "Gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi.Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla, düşmanları aziz vatan topraklarından temizleme kararı alındı. 1922 yılı Ağustos'una kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Büyük Taarruzla düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" denildiBu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı. Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ıspatlayan bu büyük zaferi her yıl bayram yaparak kutluyoruz.n Oğuz Köroğlu