Ortadoğu’da sahnelenen BOP kapsamındaki fitne fesattan son olarak nasibini alan ülke Suriye’dir. Aylardır devam eden iç savaştan kaçarak evini barkını işini gücünü terk edenler, özellikle de Türkiye’ye sığınmaktadır. Dün vatanlarında bayrakları altında özgürlüğün tadını çıkaran, bugün vatansız kalanlardan maddi durumu iyi olmayanlar çadır ve konteynır barınaklarda yaşamaya çalışmaktadır. Mali durumu yerinde olan Suriye’nin zengin sayılabilecek vatandaşları ise kendi gücü ve çevresi oranında daha rahat bir yaşam elde etmektedirler. Satın aldıkları ya da kiraya tuttukları evlerde barınma sorununu şimdilik halletmiş görünmektedirler.
Bir kimsenin ailesiyle, çoluk çocuğuyla vatanından başka bir yerde yaşamaya mecbur bırakılması gerçekten de kabullenmesi zor bir durumdur.
Bu makaleyi yazarak bazı şeyleri sizlerle paylaşma sebebim; bazı konularda uyarılarda bulunmaktır.
Her ne sebeple olursa olsun kendi bayrağı altında kendi vatan topraklarında yaşamak kadar mutluluk verici bir şey olamaz. Bu nimetin yanında, çoğu zaman açlık, yokluk bile vız gelir insana…
Ama maalesef bunun kıymetini, vatanında rahat yaşamaya alışmış, açlık, yokluk ve tehlike görmemiş kimseler bu nimetin kıymetini anlamakta zorluk çekmektedirler.
Geçtiğimiz akşam Suriyeli sığınmacı akrabalarını misafir eden bir ailenin davetinde bende bulundum. Bu davette bulunarak vatansız kalmış bir ailenin haleti ruhaniyetini anlamaya çalıştım. Yarım yamalak Türkçe bilen aile reisiyle sohbet ettik. Ona bazı sorular yönelttim.
Sohbete başlarken şu soruyu sordum: “Neticeyi nasıl görüyorsunuz, Suriye’nin ve sizin durumunuz ne olacak?” dedim.
Cevaben; “Yakın bir gelecekte hayırlı bir sonuç göremiyorum. Kargaşa o kadar yoğun ki, biraz sonra ne olacağını kestirmek asla mümkün değil. Suriyeliler aldatıldı ve aldatılmaya devam ediyor.
“Peki, Suriyeliyi kim kardırdı ve neden aldandınız?” dedim.
Cevaben; “Suriyelinin ilk aldanışı Erdoğan’ın kardeş kardeş diye Esad’a yaklaşımında başladı. Erdoğan, Amerika ne derse onu söylemeye, onu yapmaya başlayınca Esad oldu düşman. Sonra Yahudi destekli casuslar devreye girdi. Parayla bazı kimseleri satın aldılar. Al şu parayı at bombayı şuraya. Aldı parayı attı bombayı. Bir oraya bir buraya… Kardeş kardeşi vuruyor, her halükarda Yahudi’nin arzusu yerine geliyor.”
“Bu kadar gelişmeden sonra bizim hakkımda ne düşünüyorsunuz fitnenin bize de bulaşacağını zannediyor musunuz?” dedim.
Cevaben; “Vallahi çok uzak görmüyorum. Bu bela sizi de saracak korkarım. Amerika ve İsrail bu bölgeye her ne şekilde olursa olsun yerleşmek Müslümanlara buraları zindan etmek istiyor. Maalesef bunu da gören sizde de az, bizde de az. Hasbunallah nimel vekil demekten ve dua etmekten başka bizim elimizden bir şey gelmiyor. Bir de vatanımıza, işimize evimize gücümüze döneceğimiz günü dört gözle bekliyoruz.”
Vatansız kalan, ara sıra gözleri dolan, derinden bir ah çeken, endişe ile bekleyen;
Suriyeli sığınmacıyla yaptığımız sohbeti burada bitirelim. Yarın da ailenin geçirdiği psikolojik travmayı ve onları bekleyen kötü günlerden duyduğum endişeyi sizlerle paylaşacağım.
Bir kimsenin ailesiyle, çoluk çocuğuyla vatanından başka bir yerde yaşamaya mecbur bırakılması gerçekten de kabullenmesi zor bir durumdur.
Bu makaleyi yazarak bazı şeyleri sizlerle paylaşma sebebim; bazı konularda uyarılarda bulunmaktır.
Her ne sebeple olursa olsun kendi bayrağı altında kendi vatan topraklarında yaşamak kadar mutluluk verici bir şey olamaz. Bu nimetin yanında, çoğu zaman açlık, yokluk bile vız gelir insana…
Ama maalesef bunun kıymetini, vatanında rahat yaşamaya alışmış, açlık, yokluk ve tehlike görmemiş kimseler bu nimetin kıymetini anlamakta zorluk çekmektedirler.
Geçtiğimiz akşam Suriyeli sığınmacı akrabalarını misafir eden bir ailenin davetinde bende bulundum. Bu davette bulunarak vatansız kalmış bir ailenin haleti ruhaniyetini anlamaya çalıştım. Yarım yamalak Türkçe bilen aile reisiyle sohbet ettik. Ona bazı sorular yönelttim.
Sohbete başlarken şu soruyu sordum: “Neticeyi nasıl görüyorsunuz, Suriye’nin ve sizin durumunuz ne olacak?” dedim.
Cevaben; “Yakın bir gelecekte hayırlı bir sonuç göremiyorum. Kargaşa o kadar yoğun ki, biraz sonra ne olacağını kestirmek asla mümkün değil. Suriyeliler aldatıldı ve aldatılmaya devam ediyor.
“Peki, Suriyeliyi kim kardırdı ve neden aldandınız?” dedim.
Cevaben; “Suriyelinin ilk aldanışı Erdoğan’ın kardeş kardeş diye Esad’a yaklaşımında başladı. Erdoğan, Amerika ne derse onu söylemeye, onu yapmaya başlayınca Esad oldu düşman. Sonra Yahudi destekli casuslar devreye girdi. Parayla bazı kimseleri satın aldılar. Al şu parayı at bombayı şuraya. Aldı parayı attı bombayı. Bir oraya bir buraya… Kardeş kardeşi vuruyor, her halükarda Yahudi’nin arzusu yerine geliyor.”
“Bu kadar gelişmeden sonra bizim hakkımda ne düşünüyorsunuz fitnenin bize de bulaşacağını zannediyor musunuz?” dedim.
Cevaben; “Vallahi çok uzak görmüyorum. Bu bela sizi de saracak korkarım. Amerika ve İsrail bu bölgeye her ne şekilde olursa olsun yerleşmek Müslümanlara buraları zindan etmek istiyor. Maalesef bunu da gören sizde de az, bizde de az. Hasbunallah nimel vekil demekten ve dua etmekten başka bizim elimizden bir şey gelmiyor. Bir de vatanımıza, işimize evimize gücümüze döneceğimiz günü dört gözle bekliyoruz.”
Vatansız kalan, ara sıra gözleri dolan, derinden bir ah çeken, endişe ile bekleyen;
Suriyeli sığınmacıyla yaptığımız sohbeti burada bitirelim. Yarın da ailenin geçirdiği psikolojik travmayı ve onları bekleyen kötü günlerden duyduğum endişeyi sizlerle paylaşacağım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -4- / 29.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -3- / 28.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 27.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 26.05.2025
- ‘Ev Hanımlarına Maaş’ fikri Haydar Baş’a aittir / 25.05.2025
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -3- / 28.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 27.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 26.05.2025
- ‘Ev Hanımlarına Maaş’ fikri Haydar Baş’a aittir / 25.05.2025
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025
- Gazze’de çocuklar açken tok yatan insanlık / 23.05.2025
- Şüphelilerden kaçınan dinini ve kendini korur / 22.05.2025
- Atatürk’ü anmak ve anlamak hepimizin vazifesi olmalıdır / 21.05.2025
- Yalan yere "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin / 20.05.2025