Virüsün ortaya döktükleri

Bir virüs girdi içimize, ne var ne yok dışarı döküyor.

Dünya geneli bir salgına dönüşen koronavirüs an itibariyle yüzbinlerce vaka ve onbinlerce ölüme sebep oldu. Tabii ki temennimiz ve duamız en kısa zamanda son bulması.

Virüsün yaptığı tahribatın etkisi ile vatandaş evlerine kapanıyor, zaten yolunda gitmeyen ekonomi alt üst oluyor ve ne yazık ki yakın gelecekte başka birçok sorunla karşı karşıyayız.

Tablonun çok iç açıcı görünmediği bir ortamda insanımızın da ruh halini, iç dünyasını yansıtan, birkaç hadiseye dikkat çekmek istiyorum.

Bunlardan birisi sosyal medyada gördüğümüzde hepimizin! (belki ben öyle düşünüyorum) içini acıtan bir görüntü…

Hatırlarsınız yaşlı bir amcanın önünü kesip onu kayda alan ve dalga geçen bir edepsizin paylaştığı bir video var. Amcayı korkutan, hüzünlendiren ve ağlatan bir video. İnsanın içi parçalanıyor, belki birçok kişi de benim gibi o amcayı babasına benzetmiştir ve bu görüntüyü çekip paylaşana çok da hayır duada bulunmamıştır.

Aslında bu hadise tek değil, başka versiyonları da var. Sokakta yaşlı bir insan görenlerin onlara karşı tavırları, üzerlerine su şişeleri fırlatmaları ve daha birçok şey 'virüs'ün millettin içindekileri ortaya çıkarmasıdır. 

Bugünlerde yaşlılarımızın neredeyse hastalık bulaştıran birer virüs gibi görünerek dışlanması ve üzerlerine çevrilen, onlara küçümseyerek ve aşağılayarak bakan gözler pek iyi günlerin habercisi değil! 

Sakın yaşlılar diyerek konuyu geçiştirmeyin. Onlar hepimizin anası, babası, dedesi, nenesi… Hani onlara "off" bile denmeyecekti. Nerede kaldı Allah'ın emri, ne çabuk unuttunuz? 

Bir başka konu da marketlerde gördüğümüz malum manzaralar. Aç kalma korkusu ile kendinden geçmişçesine raflarda gördüğüne saldıran insanların hali oldukça endişe verici.

Tabii ki ihtiyacı olan gıdaları belki bir miktar tedarik için satın almak bunun için alışveriş yapmak oldukça doğal ve hiç kimsenin buna bir şey demesi mümkün değil.

Burada normal olmayan, insanların yağmalarcasına hareket etmesidir. İş zaman zaman o raddeye geliyor ki, market çalışanlarıyla kavga edenler, birbirlerinden önce hareket ederek, ite kaka raflarda bulunan ürünleri herkesten önce almaya çalışanlar vb. birçok görüntü insanı ürkütmüyor değil.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey, ekonominin tarifini yeniden yaparken ne demişti; "Ekonomi sınırsız kaynaklarla, sınırlı olan insan ihtiyaçlarının karşılanmışıdır" ve bir şey eklemişti; "İnsanın ihtiyacı sınırsız değildir, insanın 'hırsı, ihtirası, aç gözlülüğü' sınırsızdır. 

Bu manzaralar tam da bunun göstergesi…

Aslında hepinizin de bildiği gibi, Prof. Dr. Haydar Baş Bey çok uzun yıllardır insanımızın içinde bulunduğu sıkıntıları ve çözüm yollarını her yolla anlatıyor. Son dönemde de "Kaybolan Değerlerimiz" konulu paneller düzenlendi. Toplumun nasıl yozlaştığının, maddi ve manevi dinamiklerin nasıl yok olduğunun anlatıldığı bu panellerde tam da verdiğimiz örneklerden bahsediliyordu. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın rehberliğinde ve İcmal Gençlik Derneğinin organizasyonunda onlarca il ve ilçede düzenlenen paneller, koronavirüs ülkemize gelene kadar aylarca devam etti ve bu gerçeklere dikkat çekilip, çözümleri anlatıldı. 

Bir virüs bahane edilerek dedelerimizi, nenelerimizi rencide eden,  hor gören insanların boy boy ortaya çıkması, yağmalama mantığıyla marketlere saldıranların ruh hali tam da dikkat çektiğimiz tehlikenin hayata geçmiş halidir.

Şu kadarcık bir sıkıntılı ortamda bu hale gelen insanımızın biraz daha zor günlerde neler yapabileceğini hayal bile edemiyorum. 

O zaman bir kez daha ve ısrarla söylüyorum;

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızla birlikte olmak zorunluluktur. 

O'nun milletimiz için ortaya koyduğu Ehli Beyt'ten Atatürk'e, Milli Ekonomi Modelinden tam bağımsızlık vurgusuna her projesinin, her tezinin çok büyük önemi ve gerekliliği vardır. 

Son dönemdeki 'Kaybolan Değerlerimiz' panellerinin yapılmasına öncülük ettiği gibi Sayın Baş, herkesin oyunda oynaşta olduğu zamanda hep çözüm üretti. Bugün bir kez daha O'na ve çözümlerine ne kadar ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır.