logo
24 NİSAN 2024

Yaşar Nuri'nin Deizmi bize lazım değil

25.07.2012 00:00:00
Yaşar Nuri Öztürk, 19.07.2012 tarihli Yurt gazetesindeki köşesinde "İnsanlık Deizme Sığınmak Zorunda Kalacaktır" başlıklı bir yazı yayınladı. Bu yazıda şöyle diyor:
"Evet, insanlık buna mecbur kalacaktır, öncelikle Müslüman kitleler buna mecbur kalacaktır. Batı, laiklik sayesinde dinciliğin ağır yıkımından büyük ölçüde kurtulmuş durumdadır. Ama İslam dünyasının böyle bir şansı yoktur. İslam dünyası dincilik belasının kahrından kurtulmak için mutlaka bir çare arayacaktır. Çünkü İslam coğrafyalarında din adına hayatı cehenneme çeviren dinci tasallut her gün biraz daha güçlenerek kitleleri hegemonyası altına almaktadır. Hem Allah'a imanını korumak hem de dinci zulüm ekiplerinin günlük hayata tasallutundan uzak kalmak isteyenlerin bir sığınağa ihtiyaçları vardır. O sığınak, deizm olacaktır.
Bu yeni dönemde, Allah'a imanında kararlı olan kitlelerin dincilik belasına karşı donanım ve şuur kazanmalarında deizm tek ve kaçınılmaz yol olarak görünüyor. Bu yol, hiç değilse Allah'a imanınızı korur."
Deizm, böyle bir durumda en ideal kurtuluş yoludur. Gerçek dini yaşama şansı kalmayanlar Kur'an'ın ruhuna ve beklentilerine uygun olan bu deizm yolunu elbette ki devreye sokacaklardır.
Deizm, dindarlığa karşı geliştirilmedi, dinciliğe karşı geliştirildi."
Görüldüğü gibi Yaşar Nuri yazısında "dincilik", "dinci tasallut" diye dini asıl kaynaklarından saptıran ve hurafelere bulayan, kendi nefislerini din diye pazarlayan, dinde olmayan şeyleri din gibi gösteren, dini menfaat ve siyaset aracı yapan bir takım cemaatçi, tarikatçı, İslamcı siyasetçi gibi oluşumlara saldırırken bundan kurtuluş sığınağı olarak da deizmi öneriyor.
Yaşar Nuri'nin önerdiği bu çözüm, son derece sakat ve tehlikeli bir yoldur. Zira deizm, onun tarif ettiği gibi değildir. Deizm başka bir şeydir, bütün dinlerin dışında ve bütün dinlere karşı, yeni, farklı, sapık, beşerî bir din yorumudur. Hatta bambaşka bir din tasavvurudur.
Deizm, 16. yüzyılda Avrupa'da kiliseye karşı gelişen bir din anlayışıdır. Semavî dinlerin tanımladığı ve adlandırdığı somut bir tanrı kavramı yerine ne olduğu belirsiz, adı sanı olmayan, son derece soyut bir tanrı kavramını kabul eder. Deistlere göre bu tanrı, en başta kâinatı bir kere yarattı, sonra hiçbir şeye karışmadı. Sonraki süreçte kâinatın işleyişini kendi kendine ve insana bıraktı. İnanç ve bilgi kaynağı olarak sadece insan aklını esas aldı, vahyi devre dışı bıraktı.
Vahyi yani kutsal kitapların tanımladığı bir tanrı, yaratılış, peygamberlik, ibadet şekilleri gibi kurumlaşmış değer ve ilkeleri somut ve belli olan bir dini reddeder. Bunun yerine sadece ve sadece akıl yoluyla kavranan soyut bir tanrı tasavvurunu esas alır. Bu durumda semavî dinlerin vahiy ürünü olan Tevrat, İncil, Kur'an gibi kutsal kitaplarını, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed gibi peygamberlerini, bu dinlerin somut ibadet şekillerini mesela namaz oruç, hac, zekât gibi kuralları ve ilkeleri olan ibadet şekillerini reddeder. Kurumlaşmış din şekillerini yani kitabı, peygamberi, mabedi, ibadet şekilleri olan semavî ya da beşerî din kurumlarına doğmatiktir diye reddeder.
Deizm, aslında iman yerine akıl ürünü bilgiyi esas alır. "Vahiy dini" yerine "akıl dini" ya da "tabii din" anlayışını ikame etmeye çalıştı. Tek kaynak olarak insan aklını aldı. Deizme göre akıl ve bilim her şeyi halleder, insanın ayrıca tanrıya sığınmaya, ondan yardım istemeye ihtiyacı yoktur.
Rasyonalistlerin, pozitivistlerin, Aydınlanmacıların da desteklediği deizm, dine doğrudan doğruya saldırmak yerine onu yumuşak bir geçişle inkâr anlayışıdır. Yani vahiy dinini ortadan kaldırma düşüncesidir. Deizmin aslından saptırılmış, papazların elinde beşerîleştirilmiş olan Hristiyanlığa tepkisi belki biraz anlaşılabilir ama, aynı deizmin İslam'a karşıtlığı kabul edilemez. Zira İslâm, bugün tek Hak dindir.
Deizm düşüncesi bize çok belirgin biçimde Tanzimat'la birlikte geldi. İki önemli temsilcisi olmuştur: Şinasi ve Abdülhak Hamid Tarhan. Elbette başkaları da var, ama ben bu ikisi üzerinde durmak istiyorum.
Şinasi, bir kasidesinde deist düşünceyi şöyle ortaya koyuyor:
"Ziyâ-yı akl ile tefrîk-i hüsn ü kubh olunur
Ki nûr-ı mihrdir  elvânı eyleyen teşhîr
……
Kitâpsız görülür sun-ı sâni-i ezelî
Tutar hayâtını şâhid vücûd-ı Hakka darîr"
Bu beytlerin serbest yorumla günümüz Türkçesiyle karşılığı şudur:
"Renkleri birbirinden ayırıp sergileyen güneş ışığı olduğu gibi; güzellik ve çirkinlik, iyi ve kötü, faydalı ve zararlı da sadece akıl ışığıyla ayrılır. Yani vahye, kitaba, peygambere vs. ihtiyaç yoktur.
Başlangıcı, doğumu olmayan büyük sanatkârın sanat eserleri, yaptıkları Tevrat, İncil, Kur'an gibi herhangi bir kitaba ihtiyaç duymadan, onların kılavuzluğuna gerek olmadan görülür. Nitekim anadan doğma bir kör, tanrının varlığına kendi hayatını şahid tutabilir."
Görüldüğü gibi Şinasi, yukarıda açıklandığı ve pek çok felsefe sözlüğünde tanımlandığı şekilde bir deizm anlayışını ortaya koyuyor.
Diğer yandan Abdülhak Hamid de Sahra adlı şiir kitabında şehirde yaşayanlarla çölde yaşayanların yani şehirlilerle bedevilerin hayatını, inanç ve yaşama biçimini, dünya görüşlerini karşılaştırır. Bu eserinde şehirlilerin İslam gibi kurallara ve kurumlara bağlı semavi dinlere inandıklarını, buna göre yaşadıklarını ama mutsuz olduklarını; bedevilerin ise kuralsız, mabedsiz, kurumsal ibadetsiz, soyut bir tanrı anlayışına yani deizme bağlı ve bundan mutlu olduklarını söyler. Bu karşılaştırmada şair, pastoral bir duyarlılıkla bedevilerin inanç ve yaşama biçimlerini benimser ve üstün bulur. Onun bu kitapta tasvir ettiği ve benimsediği bedevi anlayışı, tamamen deizme uygun bir inanç ve din anlayışıdır. Bu kısmı olduğu gibi alalım:
"Seyredip vâlihâne âfâkı
Bî-delâlet bulur o Hallâk'ı
Ederek kubbe-i semâya nazar
Tapınır kendi kendine dâim
Ahter-i sâbit-i ziyâ-güster
Şem'a-i mabede olur kâim
Şeceristân cemâat-ı mescid
Ki gelip nefh-i bâd ile vecde
Hazret-i fıtrate eder secde
Hayy-i mevcûd u vâcid u mûcid
Görünür kim o âbid-i sâcid
Olduğu âlem-i müheyyicde
Bakıp etrâfına taabbüd eder
Tâati muttasıl teceddüd eder
Bedevînin ibâdeti haktır;
O da bilfarz olunsa bir tahkîk
Heyet-i kâinâta bakmaktır
Zen-i hem-râzını edip terfîk
Olduğuyçün tabîate makrûn
Bu ibâdet gelir ukûle sahîh
Olunur hem de hepsine tercîh
Mütedeyyin neden ola medyûn
Vaz' ile itiyâd-ı gûnâgûn
Ki eder ehli birbirin takbîh?
Tâat-ı Hak derûna âiddir.
Mabed ü iktidâ zevâiddir."
Bu parçanın yine serbest yorumlu günümüz Türkçesiyle karşılığı şöyledir:
"Bedevi, şaşkınca her tarafı seyredip o yaratıcıyı herhangi bir delile mesela, Kur'an gibi bir kılavuza ihtiyaç duymadan bulur. O, gök yüzüne bakarak kendi kendine daima tapınır. Bu tapınma, namaz gibi kural ve şekillere bağlı değildir. Soyut manada düşünsel ve duygusal bir tapınmadır. Işıklı sabit yıldız yani güneş, kâinat mabedinin mumu olur. Yani cami gibi kurumsal bir mabede ihtiyaç yoktur. Kâinat bir mabeddir, o yeter. Ağaçlar da bu mescidin cemaatidir. Rüzgârın esmesiyle bu ağaçlar vecde gelir, saygın yaratılışa secde ederler. Yani soyut, belirsiz bir tanrıya secde ederler. Etraflarına bakarak ibadet ederler. Böylece ibadeti, itaati sürekli yenilenir. İyice araştırılıp düşünülürse, bedevînin bu tarzdaki ibadeti, en doğru olanıdır. Bu ibadet şekli de sırdaşı olan eşini, hanımını yanına alıp kâinatın her tarafına bakmak şeklindedir. Mesela Müslümanların namaz, oruç gibi ibadet şekillerine gerek yoktur. Tabiata yakın olduğu için bu ibadet şekli, akıllara daha doğru gelir. Hem de bedevinin bu tarzdaki ibadet şekli, dinlerin ibadet şekillerine tercih olunur. Dindar adamın çeşit çeşit ibadet şekilleri ortaya koymasına, icat etmesine ne gerek var. Yaratıcıya ibadet, kalbe aittir. Bu söz, "sen benim ibadetime değil, kalbime bak, benim kalbim temiz" sözünün bir türevidir. Namaz, oruç gibi ibadet şekilleri de fazladan, fuzuli, gereksiz şeylerdir."
Şiir bu anlayışa uygun olarak devam edip gidiyor.
Şimdi Yaşar Nuri Hocaya soralım: Biz Müslümanlara Kur'an ve Peygamber kaynaklı kurumlara, kurallara ve değerlere bağlı İslam'ı bırakıp, bunun yerine Şinasi ve Abdülhak Hamid anlayışına bağlı bir deizme bağlanmamızı mı tavsiye ediyorsunuz? Sizin kişisel olarak neye inanacağınız konusunda irade özgürlüğünüz vardır, karışamayız; ama biz dinimizden memnunuz. Cemaatçi, tarikatçı, siyasal İslamcı sapmalara, hurafelere ya da dini menfaat aracı yapanlara karşıyım diyorsanız, bunlara biz de karşıyız. Ama bunlardan kurtulmanın yolu deizme sığınmak değil, asıl Kur'an'a, Hz. Muhammed'e ve sahih İslâm geleneğine sığınmaktır. Son sözümüz şudur: "O sığınak, deizm olmayacaktır." "Deizm, tek ve kaçınılmaz yol değildir." "Küresel kapitalizm ve emperyalizmin hizmetine uyarlanmış ılımlı İslâm adlı sömürge dini"ne de deizme de hayır.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Elon Musk'ın işi zor
Batmamak için fiyat kırdı
Özel'den 'erken seçim' sorusuna yanıt
'Seçmene saygısızlık olur'
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Elon Musk'ın işi zor
Batmamak için fiyat kırdı
Özel'den 'erken seçim' sorusuna yanıt
'Seçmene saygısızlık olur'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.