IMF politikalarıyla şekillenen Türk ekonomi sisteminde şu sıralar yeni vergi kanunu tartışılıyor. Taahhüt edilen vergi stratejilerine bağlı kalınarak hazırlanacak yeni düzenlemelerin, prosedürde Ekim ayı içinde neticelenip, Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe sokulması gerekiyordu.
Erken seçim sebebiyle, tarihinde bir sarkma olsa da IMF'nin istediği yeni vergi düzenlemeleri yolda...
Türkiye'de vergi gelirlerinin tamamı, alınan borç kredilerin faizlerine gitmektedir. Gayri sarfi milli hasılası 90 milyar $ olan ülkemiz, her yıl 55 katrilyon borç faizi ödemektedir.
Borçların ana kısmını dahi ödemeye geçemediğimiz bir süreçte, tamamı IMF'ye akacak yeni vergilerin getirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletine veya halkına değil, sadece IMF'ye yarayacaktır.
Paket programlarla ülkemizin getirildiği noktada üretimsiz, tamamen dışa bağımlı, insanı işsiz ve verimsiz bir haldeyiz.
Emeğin devreye konulmadığı, tam aksine, her gün yüzlerce insanın işten çıkartıldığı üretici kesime bir de IMF'nin yanlış teşhisi neticesi talep enflasyonunun kuralları uygulanmaktadır.
Vücuttaki kan mesabesindeki para, piyasalardan çektirilmiş, sistem kilitlenmiştir.
Enflasyon, faiz oranları artmakta, dalgalı kur politikasına teslim edilen TL, gün be gün değer kaybetmektedir.
Türkiye'de ekonominin rayına girmesinin yolu bu manzara ile de sabittir ki, IMF reçeteleri ve talimatları doğrultusunda vergi üstüne vergi salmak değildir.
Kaldı ki, bu reçeteler ve yeni vergi paketleri IMF borçlarını garanti altına almaktan başka bir zihniyetle önerilmemektedir.
Türkiye'nin ihtiyacı olan, sorunun teşhisinin doğru yapılması ve dış yardımsız çözümler üretebilmesidir.
Ülkemizdeki enflasyonun sebebini doğru tespit eden tek bir lider vardır. Ne IMF yetkilileri, ne iktisatçılarımız bu inceliği kavrayamamıştır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey bundan 3 sene evvel meselenin maliyet enflasyonundan kaynaklandığını tespit eden tek lider olmuştur.
Buna bağlı olarak çözümleri de ortaya koyan Sn. Baş, o tarihte yanlış teşhisle ülkenin Stagflasyona taşınacağı uyarısında bulunmuş; hatalı uygulamalar ve ikazlarının dikkate alınmaması ile Türkiye bugün hızla Stagflasyona itilmiştir.
Ekonomiyi üretici ve tüketici sınıf olarak 2'ye ayıracak kadar basite indirgeyen Sn. Baş, üretici kesimin hammadde giderleri, sigorta vergileri, kredi faizleri gibi maliyet giderleri düşürülmedikçe enflasyon halledilemeyeceğini 3 senedir ifade etmektedir.
Dış borçla değil, tamamen öz kaynakların devreye konulması ile yapılacak bir kalkınma hamlesiyle ülkenin düze çıkabileceğini ısrarla vurgulan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Genel Başkanı bulunduğu Bağımsız Türkiye Partisi'nin ekonomi programında "Vergisiz bir Türkiye"yi şekillendirmektedir.
Bu devrim niteliğindeki projede geliri 100 milyarın altındaki vatandaşlardan vergi alınmayacaktır.
Bu kesimden alınması gereken vergi hesaplanarak o miktarda emisyon hacmi genişletilecektir.
Bunun karşılığında üretici kesime proje karşılığı verilecek faizsiz krediler ile üretim tahrik edilecek ve emisyon hacminin karşılığı üretim olarak geri dönecektir.
Üretimin arttığı bir piyasada mamullerin daha ucuza satılacağını ve bunun tüketicinin alım gücünü arttıracağını vurgulayan Sn. Baş, satışı ve üretimi artan üreticinin neticede daha yüksek bir dilimden vergi vereceğini ve devletin esasında daha fazla gelir sağlayacağını ifade etmektedir.
Tarımda tahdit sınırlaması olmadan, devlet desteğinde tarım, hayvancılık vs. her koldan bir üretim seferberliği ile kalkınma hamlesini planlayan BTP lideri, IMF borçlarına da son diyor.
IMF'den borç alınmazsa, borç ödenen faiz borcu olmayacağı için tamamı bunlara giden bir vergi yükü de olmayacaktır.
Bugüne kadarki borçları ise, öz kaynaktan kullanarak 1 senede temizlemeyi projelendiren Prof. Dr. Haydar Baş, zamsız, vergisiz bir Türkiye modeli hazırlamış.
Şimdiye kadar işlenmemiş bir tarzda ve çözüm önerileriyle dikkat çeken bu sistemin hayata geçirilmesi, gündemi devamlı meşgul eden "vergilendirme" çilesinden ve enflasyondan Türkiye'yi kurtaracak son ve tek çare gözüküyor.
Erken seçim sebebiyle, tarihinde bir sarkma olsa da IMF'nin istediği yeni vergi düzenlemeleri yolda...
Türkiye'de vergi gelirlerinin tamamı, alınan borç kredilerin faizlerine gitmektedir. Gayri sarfi milli hasılası 90 milyar $ olan ülkemiz, her yıl 55 katrilyon borç faizi ödemektedir.
Borçların ana kısmını dahi ödemeye geçemediğimiz bir süreçte, tamamı IMF'ye akacak yeni vergilerin getirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletine veya halkına değil, sadece IMF'ye yarayacaktır.
Paket programlarla ülkemizin getirildiği noktada üretimsiz, tamamen dışa bağımlı, insanı işsiz ve verimsiz bir haldeyiz.
Emeğin devreye konulmadığı, tam aksine, her gün yüzlerce insanın işten çıkartıldığı üretici kesime bir de IMF'nin yanlış teşhisi neticesi talep enflasyonunun kuralları uygulanmaktadır.
Vücuttaki kan mesabesindeki para, piyasalardan çektirilmiş, sistem kilitlenmiştir.
Enflasyon, faiz oranları artmakta, dalgalı kur politikasına teslim edilen TL, gün be gün değer kaybetmektedir.
Türkiye'de ekonominin rayına girmesinin yolu bu manzara ile de sabittir ki, IMF reçeteleri ve talimatları doğrultusunda vergi üstüne vergi salmak değildir.
Kaldı ki, bu reçeteler ve yeni vergi paketleri IMF borçlarını garanti altına almaktan başka bir zihniyetle önerilmemektedir.
Türkiye'nin ihtiyacı olan, sorunun teşhisinin doğru yapılması ve dış yardımsız çözümler üretebilmesidir.
Ülkemizdeki enflasyonun sebebini doğru tespit eden tek bir lider vardır. Ne IMF yetkilileri, ne iktisatçılarımız bu inceliği kavrayamamıştır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey bundan 3 sene evvel meselenin maliyet enflasyonundan kaynaklandığını tespit eden tek lider olmuştur.
Buna bağlı olarak çözümleri de ortaya koyan Sn. Baş, o tarihte yanlış teşhisle ülkenin Stagflasyona taşınacağı uyarısında bulunmuş; hatalı uygulamalar ve ikazlarının dikkate alınmaması ile Türkiye bugün hızla Stagflasyona itilmiştir.
Ekonomiyi üretici ve tüketici sınıf olarak 2'ye ayıracak kadar basite indirgeyen Sn. Baş, üretici kesimin hammadde giderleri, sigorta vergileri, kredi faizleri gibi maliyet giderleri düşürülmedikçe enflasyon halledilemeyeceğini 3 senedir ifade etmektedir.
Dış borçla değil, tamamen öz kaynakların devreye konulması ile yapılacak bir kalkınma hamlesiyle ülkenin düze çıkabileceğini ısrarla vurgulan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Genel Başkanı bulunduğu Bağımsız Türkiye Partisi'nin ekonomi programında "Vergisiz bir Türkiye"yi şekillendirmektedir.
Bu devrim niteliğindeki projede geliri 100 milyarın altındaki vatandaşlardan vergi alınmayacaktır.
Bu kesimden alınması gereken vergi hesaplanarak o miktarda emisyon hacmi genişletilecektir.
Bunun karşılığında üretici kesime proje karşılığı verilecek faizsiz krediler ile üretim tahrik edilecek ve emisyon hacminin karşılığı üretim olarak geri dönecektir.
Üretimin arttığı bir piyasada mamullerin daha ucuza satılacağını ve bunun tüketicinin alım gücünü arttıracağını vurgulayan Sn. Baş, satışı ve üretimi artan üreticinin neticede daha yüksek bir dilimden vergi vereceğini ve devletin esasında daha fazla gelir sağlayacağını ifade etmektedir.
Tarımda tahdit sınırlaması olmadan, devlet desteğinde tarım, hayvancılık vs. her koldan bir üretim seferberliği ile kalkınma hamlesini planlayan BTP lideri, IMF borçlarına da son diyor.
IMF'den borç alınmazsa, borç ödenen faiz borcu olmayacağı için tamamı bunlara giden bir vergi yükü de olmayacaktır.
Bugüne kadarki borçları ise, öz kaynaktan kullanarak 1 senede temizlemeyi projelendiren Prof. Dr. Haydar Baş, zamsız, vergisiz bir Türkiye modeli hazırlamış.
Şimdiye kadar işlenmemiş bir tarzda ve çözüm önerileriyle dikkat çeken bu sistemin hayata geçirilmesi, gündemi devamlı meşgul eden "vergilendirme" çilesinden ve enflasyondan Türkiye'yi kurtaracak son ve tek çare gözüküyor.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002