Yer mi?

Allah'tan korkan kuldan utanan kul hakkı yer mi?

Allah'tan korkan kuldan utanan yetim hakkı yer mi?

Bu yer, üzerinde öyle serbestçe cürüm işlenecek bir yer mi?

Bu yer, tüyü bitmemiş yetim haklarının öyle fütursuzca yenileceği bir yer mi?

Bu yer, parası olan herkese, parayı veren herkese satılacak bir yer mi?

Bu yer, Hud kavmi gibi, yüksek bulduğu her tepeye, yüksek yüksek binaların başıboş bir şekilde kondurulacağı bir yer mi?

Bu yer, parası olan herkesin, emeksiz-yemeksiz parayı bulan herkesin, ormanlarını tıraşlayacağı, madenlerini bedavaya çıkaracağı bir yer mi?

Bu yer, asırlardan beridir, kuşaktan kuşağa üzerinde yaşayan sakinlerinin, hakları-hukukları, mülkiyet hakları ve hassasiyetleri gözetilmeden, altı ile üstü ile talan edilecek, talan ettirilecek bir yer mi?

Dikkatini topla, basiretini kuşan da bir bak ki, üzerine bastığın toprak, gezip-dolaştığın yer, sıradan, öyle basit bir yer mi?

Dedenin, merhum Âkif dedenin:

"Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı" dediği bu vatan toprağı, bu yer öyle paha biçilecek ve parayla satılacak bir yer mi?

Hesaba-kitaba inanan, mizana teraziye inanan, Kerim Kâtiplerin yazmakta olduklarına inanan, o kutlu yazıcıların tutmakta oldukları sicil defterlerinin, bir gün mutlaka önüne konulacağına, karşısına dikileceğine inanan; 'Helal-haram ver Allah'ım/ Aciz kulun yer Allah'ım' sarhoşluğunda bir hayat sürer mi?

"Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır." (Nisa:10)

"Ey iman edenler! Doğrusu hahamların ve rahiplerin çoğu halkın mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah'ın yolundan uzaklaştırırlar. Altını, gümüşü yığıp Allah yolunda harcamayanlar var ya, işte onları acı bir azabın beklediğini müjdele!"

"Yığılan bu altın ve gümüş cehennem ateşinde kızdırılarak, bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün onlara: "İşte! denilecek, sizin nefisleriniz için yığıp hazineye tıktıklarınız! Haydi, tadın bakalım o tıktığınız şeyleri!" (Tevbe: 34-35)