Yoksa sıra BOP'un son halkasında mı?

90'lı yıllarda üniversite okurken Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersine gelen Hocamıza, Türkiye'nin dış politikası nedir, sorduğumuzda "politikasızlık" cevabını almam beni şaşırtmıştı. Türkiye'nin, Özal'a kadar dış politikada politikasızlık anlayışını benimsediğini, Özal ile birlikte Amerika'ya daha fazla yakınlaştığı ve politikalarını Amerika ile şekillendirdiğini, söylüyordu.Amerika 1991'de Çöl Fırtınası harekâtı ile Irak'ı işgalinde Türkiye, Amerika'nın yanında yer almış, hava sahasını Amerika'ya açmıştı. Savaş sırasında Irak'tan yüz binlerce Peşmerge, mülteci olarak Türkiye'ye sığındı. O dönemde Kuzey Irak'a, Amerika'nın yerleştirdiği 5 bin Peşmerge ailesi uçaklarla Amerika'ya giderken, yüz binlerce Peşmerge Anadolu'da kaldı. Doğu ve Güneydoğu'da PKK terör örgütü güçlendi. On binlerce vatandaşımız katledildi. Türkiye savaştan kârlı çıkmayı beklerken terör bataklığına bulaştı.Türkiye bu savaşta Amerika'nın yanında yer alarak kazanacağını düşünürken, Prof. Dr. Haydar Baş dönemin yetkililerini uyararak, Amerika'nın hedefinin Irak'ı üçe bölmek, Sünni-Şii bölgeleri kurarak mezhep çatışmasıyla İslam coğrafyasını bölmek, Irak'ın Kuzeyinde bir Kürt devleti kurmak ve Türkiye'nin, güneydoğusunu koparmak olduğunu, ifade ediyor ve bu operasyonun asıl hedefinin Türkiye olduğunu daha o günlerde söylüyordu. 23 yıl geçti. Sayın Baş haklı çıktı. Dün gizli hedef olan Türkiye artık açık hedef?Amerika 2003 yılında Irak'ı vurmadan önce dönemin hükümeti ile giz anlaşma yaptı. Türk hava ve kara sahası Amerikan askerlerine açıldı. Amerika, Irak'ta 2 milyona yakın Müslüman'ı katlederken, o dönemde hükümet yetkilileri (AKP) Amerikan askerlerinin, ülkelerine sağ salim dönmeleri için dua ediyorlardı.Savaştan sonra Kuzey Irak'ta, Barzani ilk özerkliğini ilan etti. Ardından bağımsız bir devlet gibi hareket etmeye başladı. Türk hükümeti ise Irak'taki merkez hükümeti pas ederek, Kuzey Irak'la siyasi ve ticari ilişkiler kurdu ve bir anlamda Kuzey Irak'taki Kürt devletini tanımış oldu.Özal'la birlikte Amerikan yanlısı dış politika izleyen Türkiye, 2003 yılından itibaren dost, müttefik, stratejik ortak gibi kavramlar Türk Amerikan ilişkilerini özetliyordu. Hükümet yetkilileri ise Amerika ile ilişkilerini el ile eldiven mesafesinde olduğunu söyleyerek, Amerika'nın başlattığı BOP'un taşeronluğunu da kabul etmişti. Bu bağlamda Arap Baharını destekleyen AKP iktidarı, Türkiye'yi yeni bir bataklığa sürükledi. Stratejik derinlerde yaşayanların uyguladığı dış politikada, sıfır sorun anlayışı Türkiye'yi başka bir bataklığa itti. Suriye'de, Amerika ve Batı ile beraber hareket eden AKP hükümeti illegal örgütlere destek verdiği haberleri dünya basınında geniş yer buldu. O terör örgütleri, Suriye'yi kana buladı, Müslümanları katletti. 4. yılına giren savaşta Suriye halkının lideri Esad kazandı. Ülkesini Amerika ve Batıya karşı korudu.Türkiye ise Suriye'de, kendi isteğiyle batağa saplandı, Müslümanların canına, malına el uzattı? Komşuda yakılan ateş bize de sıçradı. Sınır illerimizde yaşanan terör eylemlerini, öldürülen vatandaşlarımızı hele hele Reyhanlı'da katledilen 57 vatandaşımızın acısını unutmadık (Bu olay hala esrarını koruyor). Bu göç, terör olayları, bombalamalar Türkiye'nin yeni bir bataklığa girdiğini gösteriyor.Yıllardır PKK terör örgütü ile mücadele eden Türkiye, aynı oyuna yine geldi. Kimlerin kurduğu ve kimlerin amacına hizmet ettiği malum IŞİD'a karşı AB ve ABD, Barzani yönetimini ve PKK'yı resmi olarak silahlandırmaya başladı. Özetle diyebiliriz ki! BOP'un hedefindeki son ülke Türkiye. Gelişmeler gösteriyor ki, sıra Türkiye'de ve Türkiye buna kendi isteğiyle gidiyor?