"Yüzleri dost özleri düşmandan usandım"

Erbabınca bilindiği üzere bu mısra, Alvarlı Efe diye bilinen Erzurumlu Muhammed Lütfi Efendi'nin meşhur "Seyreyle güzel?" adlı şiirinin bir mısrasıdır.Bu mısra ile tarif edilen tipin Kur'an terminolojisindeki adı "münafık"tır.Gerçekten de münafık tipler, yani özleri ayrı yüzleri ayrı ve sözleri ayrı tipler tarih boyunca hep  "Sırat-ı Müstakim" yolcularının, davetçilerinin ayak bağı olmuşlar, tuzaklar kurmuşlar ve onları bin bir çeşit sıkıntılara sokmuşlar."yüzleri dost özleri düşman" tipleri anlatan, bize tanıtan Kur'an ayetlerine baktığımız zaman onların, Mü'minlerin tam tersi bir çizgide olduklarına şahit oluyoruz.Mü'minler; bütün bir yeryüzünde sulhun, salahın, iyiliğin yayılmasını arzu ettikleri ve o doğrultuda çalıştıkları halde, münafıklar tam aksine, bütün bir yeryüzünde fitnenin, fesadın, kin ve nefretin, bozgunculuğun yayılmasını isterler ve o doğrultuda gayret ederler.Mü'minler; münker kavramı ile ifade edilen, her türlü kötülüğün, çirkinliğin, bozgunculuğun son bulması, ortadan kalkması için çalışmayı bir görev, bir ibadet bildikleri halde, münafıklar tam tersine her çeşit münkeratın yayılması için gayret sarfederler."İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, «Allah'a ve ahiret gününe inandık» derler.Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır.Hem onlara: «Yeryüzünde fesat çıkarmayın» denildiğinde: «Biz ancak ıslah edicileriz» derler.İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar.Onlara: «İnsanların (müslümanların) inandığı gibi inanın» denilince, «Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler.Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: «İnandık» derler. Fakat şeytanları ile yalnız kaldıkları zaman: «Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz» derler.Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde serserice dolaşmalarına mühlet verir." (Bakara:8-16)"Münafıklar sana geldikleri vakit: «Şahitlik ederiz ki Sen muhakkak Allah'ın elçisisin» derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi olduğunu Allah bilir ve Allah münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.Yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah'ın yolundan çevirdiler. Onların yaptıkları ne kötüdür!Bunun sebebi şudur: Onlar inandılar, sonra inkar ettiler, bu yüzden kalblerinin üzeri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?Onlara: «Gelin, Allah'ın Resulü sizin için mağfiret dilesin.» denildiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.Onlar öyle kimselerdir ki: «Allah'ın elçisinin yanında bulunanları beslemeyin ki dağılıp gitsinler.» diyorlar. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, fakat münafıklar anlamazlar" (Münafikun: 1-7)Bir kısmını aktardığımız ayetler ve benzerlerini okuyoruz, ezberliyoruz, namazlarda okuyoruz, dinliyoruz, elbette güzel de mesajlarını alabiliyor muyuz?Günümüze, yaşadıklarımıza, bize yaşatılan her çeşit acılara biraz da bu ayetler ışığında bakalım diye hatırlattık efendim.