Zerre ürpermeyen bize eyvah ey

Bir önceki yazımızda tam otuz iki yıldır yayın hayatına devam eden İcmal dergisinin son sayısını siz değerli okuyucularımıza tanıtmaya çalışmıştık, bu günde istedik ki son sayıda yayınlanan yazımızı çok kıymetli Yeni Mesaj okurları ile paylaşalım."Yüz yıllar boyunca ısrarla üzeri küllenmiş, planlı ve programlı olarak dikkatlerden kaçırılmış bir gerçekten, Kur'ani bir hakikatten bahsediyoruz. Asırlar boyunca Ehli Beyt konusu öyle bir hale büründürülmüş, öyle bir şekle sokulmuş ki, etrafında el uzatanın eli yanar, dillendirmeye kalkanın dili yanar havaları oluşturulmuş. Şairin; "Din de kürkün aynı olmuş ters çevirip giymişiz" dediği gibi adeta tarihe takla attırılmış, adeta bu konudaki ayet ve hadisler sanki tersten okunmuş, tersinden anlaşılmış.Ehl-i Beyt hakkındaki ayet ve hadisleri masanıza harmanlayın, onlara mütemadiyen göz gezdirin ve sonra da zihninizde tarihe bir yolculuk yapın? Alemlere rahmet olarak gönderilen, şahit, mübeşşir ve uyarıcı olarak gönderilen, eşsiz bir davetçi ve insanlığa bir kandil, bir nur kaynağı olarak takdim edilen son elçi son Peygamber ebedi aleme rıhlet eder etmez Ehl-i Beyt fertleri itilip kakılmaya başlanmış."Duysam ki Ehl-i Beyt yada salınmışDağlar kar olsa da aşar gelirimOnlar ki ümmete rehber kılınmışYürümek ne demek koşar gelirim.""De ki: Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehl-i Beyt'imi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum" (Şura: 23) ayet-i kerimesini kulağımıza küpe yaparak İslam tarihine şöyle bir göz atalım, gördüklerimiz, göreceklerimiz neredeyse bu ayetin tersine gelişmeler değil midir?Sanki Cenab-ı Hak, peygamberinin diliyle, son elçisinin yakınlarına sevgi değil de haşa düşmanlık istemiş."Ümmü Ebiha", babasının anası unvanlı Hz. Fatıma validemizin baba acısı daha dinmemişken, göz yaşları daha kurumamışken başlayan Fedek arazisi tartışmaları?Hz. Ali kerremellahu vechenin  kucağında mübarek ruhunu teslim eden Resulüllahın daha defin işlemleri bitmemişken başlatılan halife seçimleri, biat tartışmaları?"Benim Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir, binen kurtulur, binmeyen helak olur" şeklindeki Peygamber buyruğu, hayati uyarısı ortada iken, sinsi bir el ya da birçok el ne yazık ki insanlık ile böylesine bir kurtuluş gemisinin arasına girmiş, duvarlar örmüş ve tarih boyunca yaşadığı nice Nuh tufanı ayarındaki fitne-fesat dalgaları karşısında insanlığı savunmasız, gemisiz bırakmışlardır.Sekaleyn Hadisi diye meşhur olan ve; "Size iki emanet bırakıyorum sımsıkı sarılırsanız sapıtmazsınız, Allah'ın kitabı Kur'an ve benim Ehl-i Beyt'im" şeklindeki Nebevi tenbih de ne yazık ki tutulmamış, kulak ardı edilmiş ve Peygamberin vefatının hemen ardından bu iki emaneti bir birinden ayırmışlar ve Ümmet-i Muhammed'i bin bir çeşit Kur'an ve İslam yorumu ile baş başa bırakmışlar.Kerim Kitabımız ferman ediyor: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir." (Al-i İmran: 31).Peygamber aleyhisselam ferman ediyor; "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır ve şehre kapıdan girilir."Peygamberin uyarısı kulak ardı edilerek Peygambere tâbi olmak nasıl gerçekleşecek de Muhabbetullah celbedilecektir?Ehli Beyti oluşturan her dört şahsiyet ile ilgili ayrı ayrı Peygamber buyrukları var, tenbihleri ve ikazları var. Çeşitli zamanlarda ve mekanlarda, her vesile ile; "Ali'yi, Fatıma'yı Hasan ve Hüseyin'i seven beni sevmiştir, beni seven Allah'ı sevmiştir, onlara düşman olan bana düşman olmuştur, bana düşman olan Allah'a düşman olmuştur" buyuran alemlerin Efendisi'nin bu ikazları kulaklara küpe yapılmış mıdır?Hz. Ali'ye yapılanlar, eşi Hz. Fatıma'ya yapılanlar ortada, onların çocukları olan Hasan, Hüseyin, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'e yapılanları söylemeye bile gerek yok.Nuh'un gemisine benzettiği, kıyamete kadar Kur'an ile bir birinden ayrılmayacak buyurduğu, benim soyum bunların sulbünden devam edecek dediği o güzide Ehl-i Beyt fertlerine yapılan bu çirkin muameleler karşısında Allah Resûlü üzülmedi mi zannediyorsunuz?Peki; "Allah'ı ve Elçisini incitenler var ya, işte Allah onlara dünyada ve ahirette la'net etmiş ve onlar için alçaltıcı bir azab hazırlamıştır" (Ahzab: 57) ayet-i kerimesi karşısında ümmetin hali nice olacaktır?"Hz. Ali kesinlikle haklıydı Muaviye ise haksız değildi" gibi kaçamak bir yorumun kime ne faydası olmuştur ya da olacaktır?"Hilafet mevzuunda Sünni dünyada iki ayrı eleştiri söz konusudur. Birincisi, Hz. Ali ile Muaviye arasındaki hilafet konusudur. Burada Hz. Ali ile Muaviye arasındaki meselenin içtihad ayrılığından kaynaklandığı ve Muaviye'nin içtihad ehli olduğu için haklılığı savunulmaktadır.Buraya gelmişken, Ehl-i Sünnete göre dini kaynakları ifade etmek lazım; Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas.İmam Ali'nin (a.s) Hz. Osman'dan sonra halife seçilmesi sahabenin tamamı ile yani İcma ile olmuştur.Muaviye'nin burada tek başına içtihad hakkı yoktur." (Prof. Dr. Haydar Baş, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s;47)."Bir meclis kurulsa konu Ehl-i BeytSohbetlerin başı-sonu Ehl-i BeytAydınlatır seni beni Ehl-i Beyt Dicle Fırat gibi coşar gelirim."Fırat?Dağı taşı, kurdu kuşu sulayan Fırat "Hamse-i Al-i Aba"dan biri olan Hz. Hüseyin ve evlad u iyaline su vermemiş, verememiş, ciğer taşıyan taşımayan her mahluka hayat kaynağı olan Fırat, Ehli Beyt fertlerine haramzadeler tarafından haram kılınmış?Mübarek dedesi tarafından; "Hidayet kandili ve kurtuluş gemisi" olarak takdim edilen mazlum Hüseyin'in yolu, yolunu şaşırmışlar tarafından kesilmiş, önce yolu kesilmiş, sonra hayat kaynağı olan Fırat ile irtibatı kesilmiş, susuz bırakılarak çocukların ve kadınların takati kesilmiş, emzikli kadınların sütleri kesilmiş sonra da mübarek başı kesilmiş?"Şehitler serdarı bir kere gülseCandan yandığımı keşke bir bilseKerbela Necef'ten bir davet gelseYalınayak yola düşer gelirim."Türedi bir zihniyet, her çeşit melanete bulaşmış bir gelenek Kerbela çölünde zulmen, mazlumen, nahak yere katledilen Ehli Beyt fertlerine ağlamayı, onlar için yas tutmayı dahi yasaklamış ve binlerce kez yazıklar olsun ki katilleri aklamak için bin dereden su taşımış, dini naslara takla üstüne takla attırmıştır.Geçti yıllarımız gaflet içindeHüseyin'e yanmayan öze eyvah eyYananları varken Çin'de maçinde Külde kaybolan köze eyvah ey"Allah sâde şunu istiyor: Sizden kiri uzaklaştırsın da ey ehli beyt sizi tertemiz, pampâk etsin!" (Ahzab:33) şeklindeki ferman-ı İlahisine rağmen kendi akıllarınca, indi yorumlarınca peygamberin çocuklarına leke sürmeye, kir bulaştırmaya kalkışmışlar ve elbette hem dünyada hem de ukbada rüsva olmuşlardır.Tarih içerisinde yezidi mantık, yezitgiller bütün dini ilimlere de nüfuz ederek, "hadis uydurma" diye bir sektör oluşturmuşlar, katilleri temize çıkaracak tarzda yorumlarla tefsir usulleri geliştirmişler ve akıllarınca bu işi de kendi çıkarları istikametinde bitirmişler."Hasret katmer katmer nasıl bir halsaYürek yangınları keşke son bulsaVuslatın şartı da dağ yarmak olsaDağları tırnakla eşer gelirim."Başında Peygamber aleyhisselamın sarığı olduğu halde, sırtında hırkası olduğu halde, elinde o peygamberin kılıcı olduğu halde öpüp kokladığı torunu Hz. Hüseyin'i katledenler? Delikanlı çağında oğullarını, yeğenlerini katledenler? Susuzluktan annesinin sütü kurumuş ve kendisinin dudakları kurumuş olan altı aylık Ali Asğar'ı katledenler? Mübarek bedenlerini atlara çiğnetenler? Müslümanlık bir tarafa insan sayılabilirler mi acaba? Ya onları din adına aklamaya çalışanlar, ayet ve hadislere takla attırarak fetva uydurmaya çalışanlar hangi dinin alimleridirler?"Anne susuzluktan süt veremediBaba kucakladı "damla su" dediAlçağın okunu boynundan yediYanıp yakılmayan öze eyvah ey.""Kim bir mü'mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır" (Nisa: 93) ferman-ı İlahisi Kerim Kitabımızda okunup dururken ve Peygamberin torunlarına karşı işlenen cinayet dahi bütün çıplaklığı ile ortada iken, bu cinayeti işleyenlere lanet etme hususunda "orada bir durmak lazım" deyip utanmadan, sıkılmadan "içtihattan" söz edenlerin gerçek kimlikleri açık edilmeli ve iplikleri pazara çıkarılmalıdır."Kerbela facia bu bir hakikatKatillere lanet kin nefret kat katYasına durmuşken cümle mahlukatZerre ürpermeyen bize eyvah ey."İnsanlık tarihinde eşi görülmemiş böylesine vahşi bir cinayete imza atan yezidi zihniyet, bundan sonra Medine'nin işgali gibi, Kabe'nin ateşe verilmesi gibi daha nice cinayetler işlemesinin yanı sıra Kerbela cinayetinden aklanmak için, işlediği bu cürmü Ümmet-i Muhammed'in gündeminden çıkarmak için akla gelmeyecek alçaklıklar sergilemekten de geri durmamıştır.Zaman içinde öyle bir hale getirmişler ki, kerbela cinayetinin her yıl dönümünde, katledilen Peygamber evladına ağlamayı, sızlamayı, o hatırayı diri tutup yeni nesillere aktarmayı Müslümanların bir kesimine havale etmişler ve onları da İslam dışı olmakla yaftalamışlar, yani Müslümansan Hz. Hüseyin'e ağlayamazsın vaziyetine sokmuşlar.Halbuki alemlerin efendisi sevgili torunu doğduğunda, onu kucağına ilk kez aldığında, istikbale dair bilgileri gereği nasıl da ağlamıştı."Peygamber torunu Fatma'nın gülüAktı kanı çöller oldu kan gölüKıyamete deyin hakkın sembolüGerçeği görmeyen göze eyvah eyAziz Karaca da o güne yanarYadına düştükçe yüreği kanarDünya utancından sanki oldu narNar gibi olmayan yüze eyvah ey."