Zikir şifadır

Zikir; anmak, hatırlamak, sık sık söylemek, tekrar etmek demektir. Kuran'da 250'den fazla yerde zikir kelimesi geçmekte ve yapılması tavsiye edilmektedir. Her ibadette olduğu gibi zikir ibadetinin de birçok faydası tespit edilmiştir. Zikir yapılırken beynin belli bir bölgesindeki hücre grupları arasında üretilen biyoelektrik enerji, zikrin devamı hâlinde bu bölgeden taşarak, görevsiz bekleyen yan hücrelere yayılır ve onları da mevcut kapasiteye ilave ederek devreye sokar. Zikir konusu ne ise, o anlamda bir frekans yayarak bu hücreleri devreye alan beyinde, elbette ki o istikamette de faaliyet gelişir. Mesela Allah'ın isimlerinden birisi zikredildiğinde, kişinin beyninde boş duran hücreler, bu ismin frekansında titreşimle programlanarak devreye girdiği için, bir süre sonra bu ismin manasına uygun şekilde frekanslar yaymaya ve kişide bu manaya uygun haller tezahür etmeye başlayacaktır. Zikir yapıldığı zaman beyinde ilgili hücre grubunda bir biyoelektrik akım meydana gelmekte ve bu bir tür enerji şeklinde manyetik bedene yüklenmektedir. Zikirle tekrarlanan kelimenin tekrarından oluşan biyoelektrik enerji daha da güçlenerek yeni hücre birimlerini devreye sokmakta ve bir kapasite genişlemesi söz konusu olmaktadır. Böylece normalde çok küçük bir yüzde ile çalışıp geri kalan miktarı kullanılmaz bir hâlde bekleyen beynin, bu boş duran kapasitesinin devreye sokulması yolu zikirle mümkün olmaktadır. 

Zikir yapıldığında yani aynı kelimeler söylendiğinde beyinde konsantrasyon artar ve bununla birlikte beyin faaliyetleri hızlanır. Çokça tekrar edilmesi halinde ise beyinde farklı farklı bölgeler çalışmaya başlar. Bunu yüksek konsantrasyon ve düşünme ile birleştirebilirsek duyu ötesi algılamalar çalışmaya başlamaktadır.  Yüksek mertebelere ulaşmış kutsal kişilerin duyu ötesi algıları bu faaliyetleri neticesinde gerçekleşmektedir. Zikir sadece beyin dalgalarını hareketlendirmez, aynı zamanda duyu ötesi algıları sağlayan hormonların merkezi olan epifiz bezini de uyarır. Epifiz bezi, beyinde mercimek tanesi büyüklüğünde olan bir salgı bezidir ve hipofiz bezi ile birlikte vücudun hormon dengesini sağlamaktadır.

 Zikir yapılırken epifiz bezinin uyarılabildiği tespit edilmiştir. 

Epifiz bezinin en yoğun çalıştığı zaman gece 3-4 saatleridir, karanlıkta ve yüksek yerlerde ise daha da fazla hormon salgılamaktadır. Bu saatlerde ve bu ortamlarda yapılan zikir ise bezin uyarılması açısından çok daha etkili olmaktadır. 

Üçüncü göz de denilen, ruh ve beden arasındaki gizli geçit olan epifiz bezi  melatonin, serotonin, ayrıca ruh molekülü diye bilinen dimethyltryptamine DMT hormonu salgılamaktadır. Dilin damağa değmesi beyne titreşim göndererek epifiz bezini aktifleştirmekte ve ölü olan algı noktalarını açmaktadır. İslam dışı öğretiler, Uzakdoğu kaynaklı taiçi, yoga vb felsefelerde dili damağa dayamak, yaşam enerjisi döngüsünü tamamlar denmektedir. Hint öğretilerinde dili zikreder gibi damağa dayamanın savunma sistemimizde rol oynayan timüs bezini uyardığı bildirilmektedir. 

Yogada da dili damağa dayayarak Dan Tien denilen diyafram solunumu yapmanın pek çok hastalığa iyi geldiği, stresi azalttığı, menfi duyguları giderdiği anlatılır. Dikkat edilirse en çok yapılan zikirler olan Allah, Lailaheillalah, elhamdülillah ve Allahümmesalli gibi tespihlerde dil sürekli damağa temas etmekte, damağa hassas vuruşlar yapmaktadır. Allah'ın 99 isminin her biri içinde enerjiler vardır, söylendikçe tekrarlandıkça pilin şarz olması gibi insanı enerjiyle doldurur. Aynı zamanda manasını da bilerek, hissederek yapılır kalp kanalı da devreye konursa o kanal genişler, çok daha fazla verim alınır, hatta öyle olur ki aşırı enerji yüklenmesiyle bazen cezbe denen enerji boşalması hali oluşabilir. Bedenimizin içerisinde çakralar olarak bilinen yedi temel enerji merkezi vardır ve bunlar hormonal salgı bezlerinin büyük sinir ağlarının üzerinde ya da çok yakınında bulunurlar. Kadim metinlerde "Yedi Mühür" ya da "Yedi Kutsal Salgı Bezi", tasavvuf kültürümüzde de letaifler olarak bilinirler. Ayrıca bu çakralar, vücudu sarmalayan ve hastalıklara karşı koruyan aura denilen tabakayla birlikte çalışmaktadır. Pozitif cümlelerle dua etmek, zikir yapmak, tefekkür ya da meditasyon yapmak,  muhteşem aura güçlendirici ve letaif dediğimiz çakra temizleyicilerdir. Rad süresinde "kalpler ancak Allahı anmakla huzur bulur" ayetiyle huzurun anahtarı bize bildirilmiştir. Zikir olayı özellikle de tasavvufi ritüellerle gerçekleştirildiğinde insanlarda manevi haz ve mutluluğa bağlı bir gevşeme rahatlama ve paylaşıldıkça artan bir enerji fazlalığına sebep olabilmektedir. Epifizi uyararak serotonin melatonin gibi insanı hastalıklardan koruyan ve mutluluk huzur veren hormonların salgılanmasını uyarmaktadır, letaiflerimizi temizleyip auramızı güçlendirmektedir.  Allaha ve dostlarına yakın olmayı ve böylece kendimizi güçlü ve güvende hissetmemizi sağlayarak özgüveni güçlü bir insan olmamızı sağlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki; zikir yaparken dilden daha önemlisi zihinde anlam oluşmasıdır. Kelimelerin işaret ettiği manalar üzerinde derin derin düşünmeden  tefekkürle birlikte konsantre  olmadan yapılan zikir, kelimelerin telâffuz olarak hava moleküllerini titreştirmekten ibaret olacağı için yapılan çaba yatay düzeyde kalacak, ne kalbe ne ruha işlemeyip dilden öteye geçmeyecek ve bahsettiğimiz faydalar maalesef görülemeyecek hissedilemeyecektir. Zikir yaparken en önemli şey, en önemli şeyi hatırlamaktır. Her zikirde neyin önemli olduğunu düşünerek anmak, kalbimizin istek ve özlem duyduğu şeyle içtenlikle bağ kurmaya çalışmak gerekmektedir. Beynimizde ve kalbimizde Allah'ın sayısız isimlerinin manalarını anlayıp aşikâre çıkartabilecek bir kapasite, bunları yaşayabilecek bir özellik mevcut. Kelimelerin amaç değil de araç olarak kullanıldığı zikirlerde istenen özlenen arzulanan seviyeler elde edilecek  maksada kavuşulacaktır.