Bugün için çağdaş yezitlerin kılıçlarının her iki tarafı da kesiyor, İslam coğrafyasının dört bir yanında Hüseyinleri katlediyorlar.
bir açık açık yezitlik yapmaktan utanmayan, sıkılmayan ve Yezidin sıfatları ile anılmaktan gurur duyan mert yezitler var bir de çağdaş yezitlere uşaklık yapan, çaktırmadan yezitlik yapan yezit taslakları var.
Dünyanın neresinde olursa olsunlar, sayıları kaç olursa olsun tıpkı şehid-i Kerbela Hz. Hüseyin gibi zulme baş kaldıran, zalimlerin korkulu rüyası olan, birkaç on kişi ile on binlerin karşısına bir hakikat anıtı gibi dikilen Hüseyni meşrep delikanlılar var…Bir de bu delikanlıların kalp atışlarından telaşa kapılan, panikleyen ve haçlı seferleri organize eden yezitler var.
Bunlardan başka bir üçüncü tip daha var ortalarda dolaşan, görünüşte Hüseyinlerden yana ama el altından yezitlerle beraber iş tutan, çağdaş yezitlerle beraber sevinen ve onlarla üzülen, onların zulüm yollarına paspas olan münafık güruh var.
Şehid-i Kerbela Hz. Hüseyinin Hz. Zeyneb’in izinde ısrar edenleri toptan imha noktasında, vaftiz suyuna bandırılmış olan çağdaş yezitlerin akıl edemedikleri, akıl erdiremedikleri konularda bu münafık güruh onlara akıl veriyor ve yol gösteriyor.
Hatırlayın, Irak’ta vatanlarını, ırz ve namuslarını savunan Müslümanların adını “direnişçi” koymuşlardı ve bu direnişçilerle baş etmekte zorlanan haçlı, katil conilere Amerika’da meskun bir adam taktik vermişti; “Amerika’nın yapacağı bir iş var, direnişçilerin burunlarını kırıp hizaya getirmek…”
Şimdi bu “akil adamlar” yani yiyici adamlar, yetimlerin hakların, yoksulların haklarını, mazlumların haklarını, kendi hayatlarını yiyici adamlar “Arap baharı” dedikleri fitne-fesat sürecinde haçlı-siyonist işgalcilere hemen her tarafta kale kapılarını içerden açmakla övünüyorlar.
Bugün artık kim kimin yanında, kimin eli kimin cebinde, kim kimler adına taşeronluk yapıyor, üç aşağı beş yukarı belli, fazla kapalı bir durum yok, basiretini peynir ekmekle yememiş olanlar için tabii.
Din gününün sahibine sonsuz hamdolsun ki önümüze bir hesap günü var, semaların derinliklerinde, sahraların gizliliklerinde de olsa zere kadar iyiliğin de kötülüğünde getirilip teraziye konulacağı bir gün var.
Bugün göremesek te, görüp anlatamasak ta, o gün göreceğiz, kurtlarla bir olup parçalayanları ve kuzularla bir olup meleşen yüzsüzleri, yezitlerle bir olup kafa koparanları ve Hüseyin-Kerbela edebiyatını dilinden bırakmayanları.
O gün mutlaka gelecek ve her gelecek yakındır.
bir açık açık yezitlik yapmaktan utanmayan, sıkılmayan ve Yezidin sıfatları ile anılmaktan gurur duyan mert yezitler var bir de çağdaş yezitlere uşaklık yapan, çaktırmadan yezitlik yapan yezit taslakları var.
Dünyanın neresinde olursa olsunlar, sayıları kaç olursa olsun tıpkı şehid-i Kerbela Hz. Hüseyin gibi zulme baş kaldıran, zalimlerin korkulu rüyası olan, birkaç on kişi ile on binlerin karşısına bir hakikat anıtı gibi dikilen Hüseyni meşrep delikanlılar var…Bir de bu delikanlıların kalp atışlarından telaşa kapılan, panikleyen ve haçlı seferleri organize eden yezitler var.
Bunlardan başka bir üçüncü tip daha var ortalarda dolaşan, görünüşte Hüseyinlerden yana ama el altından yezitlerle beraber iş tutan, çağdaş yezitlerle beraber sevinen ve onlarla üzülen, onların zulüm yollarına paspas olan münafık güruh var.
Şehid-i Kerbela Hz. Hüseyinin Hz. Zeyneb’in izinde ısrar edenleri toptan imha noktasında, vaftiz suyuna bandırılmış olan çağdaş yezitlerin akıl edemedikleri, akıl erdiremedikleri konularda bu münafık güruh onlara akıl veriyor ve yol gösteriyor.
Hatırlayın, Irak’ta vatanlarını, ırz ve namuslarını savunan Müslümanların adını “direnişçi” koymuşlardı ve bu direnişçilerle baş etmekte zorlanan haçlı, katil conilere Amerika’da meskun bir adam taktik vermişti; “Amerika’nın yapacağı bir iş var, direnişçilerin burunlarını kırıp hizaya getirmek…”
Şimdi bu “akil adamlar” yani yiyici adamlar, yetimlerin hakların, yoksulların haklarını, mazlumların haklarını, kendi hayatlarını yiyici adamlar “Arap baharı” dedikleri fitne-fesat sürecinde haçlı-siyonist işgalcilere hemen her tarafta kale kapılarını içerden açmakla övünüyorlar.
Bugün artık kim kimin yanında, kimin eli kimin cebinde, kim kimler adına taşeronluk yapıyor, üç aşağı beş yukarı belli, fazla kapalı bir durum yok, basiretini peynir ekmekle yememiş olanlar için tabii.
Din gününün sahibine sonsuz hamdolsun ki önümüze bir hesap günü var, semaların derinliklerinde, sahraların gizliliklerinde de olsa zere kadar iyiliğin de kötülüğünde getirilip teraziye konulacağı bir gün var.
Bugün göremesek te, görüp anlatamasak ta, o gün göreceğiz, kurtlarla bir olup parçalayanları ve kuzularla bir olup meleşen yüzsüzleri, yezitlerle bir olup kafa koparanları ve Hüseyin-Kerbela edebiyatını dilinden bırakmayanları.
O gün mutlaka gelecek ve her gelecek yakındır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025