'Zulümlerin nedeni Resûlullah'a yakınlığımızdı'
İmam Rıza (a.s.) buyurdu ki: "Allah'a yemin olsun ki, bize yaptıkları zulümlerin nedeni bizim kendimiz için değildi; Allah'ın Resûlüne olan düşmanlıkları ve bizim O'na olan yakınlığımızdan dolayı idi ki, bunca zulme maruz kalmamıza neden oldu"
31.07.2017 00:00:00
Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza adlı eserinde şöyle anlatıyor:
Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Sulî'den, o Muhammed bin Ebul Mevc'den ve o da babası Hüseyin Razi'den şöyle dediğini naklediyor:
Bir kişi İmam Rıza (a.s)'ın şöyle buyurduğunu nakletti: "Hamd, O Allah'a ki, bu halkın zayi ettiği şeyi bizim için muhafaza etti ve halkın bizi düşürdüğü miktarca bizi yüceltti. Bize yapılan haksızlıklar öyle bir hadde ulaştı ki, seksen yıl boyunca küfür minberlerinde bize lanet okundu, bize ait bütün faziletler saklandı ve bize iftira atabilmek için birçok mal harcandı. Ama Allah-u Teala bizim şânımızın yücelmesini, faziletlerimizin ise âşikâr olmasını diledi. Allah'a yemin olsun ki, bize yaptıkları zulümlerin nedeni bizim kendimiz için değildi; Allah'ın Resûlüne olan düşmanlıkları ve bizim ona olan yakınlığımızdan dolayı idi ki, bunca zulme maruz kalmamıza neden oldu. Bize yapılanlar öyle bir hadde ulaştı ki, bizim Resûlullah (s.a.a) hakkında naklettiğimiz rivayetler, bizden sonra O'nun nübüvvetinin en büyük delil ve nişanelerinden olacaktır."
Beyhakî, Sulî'den, o Galabî'den, o da Ahmed bin İsa bin Zeyd'den şöyle dediğini naklediyor:
Memun bir kişinin öldürülmesini emretti. O şahıs; "Beni öldürtme, çünkü ben sana hizmet etmiş biriyim" dedi. Memun, Sen nesin ki, senin yaptığın hizmet de ne olsun?" diye cevap verdi. Bu esnada İmam Rıza (a.s) Memun'a şöyle buyurdular: "Allah aşkına! Bil ki, herkesin yaptığı hizmet az dahi olsa, takdir edilmeli. Çünkü Allah-u Teala kullarını şükretmeye emretti ve onlar şükredince Allah-u Teala onları bağışladı."
Mümmer bin Cellad'dan İmam Rıza (a.s)'ın kendisine şöyle buyurduğunu naklediyor:
Bir gün Memun bana dedi ki: "Ey Ebu'l-Hasan! Bana karşı ayaklanma çıkaran şehirlere, yönetici olarak birini göndermem için bana güvendiğin bir şahsı tanıtır mısın?"
Dedim ki: "Ey Emir! Sen benimle olan ahdine vefa edersen, ben de seninle olan ahdime vefa ederim. Ben iş başına geldiğimde emir ve nehiyde bulunmayacağımı, hiç kimseyi bir işten azletmeyip hiç kimseyi bir işe atamayacağımı ve hiç kimseyi de ölüm, senden önce bana gelip çatıncaya dek bir iş peşine göndermeyeceğimi şart etmiştim. Allah'a and olsun ki, ben hiçbir zaman halifelik hayallerine kapılmadım. Ben Medine'de yaşıyor, merkebimle evime gidip geliyordum. Medine'den olmayan insanlar benden yardım talebinde bulunuyor, ben de gücüm yettiği kadar onlara yardımda bulunuyordum. Bundan dolayı da onlar benim amcalarım gibiydiler. Her nereye ve her kime mektup yazsam, benim yazdıklarımı kabul ediyorlardı. Sen, Allah'ın bana verdiklerine bir yenisini eklemedin."
Memun, İmam (a.s)'ın dediklerini kabul ederek şöyle dedi: "Ben de sana vermiş olduğum ahde vefa edeceğim." OKAN EGESEL
Hüseyin bin Ahmed el-Beyhakî, Sulî'den, o Muhammed bin Ebul Mevc'den ve o da babası Hüseyin Razi'den şöyle dediğini naklediyor:
Bir kişi İmam Rıza (a.s)'ın şöyle buyurduğunu nakletti: "Hamd, O Allah'a ki, bu halkın zayi ettiği şeyi bizim için muhafaza etti ve halkın bizi düşürdüğü miktarca bizi yüceltti. Bize yapılan haksızlıklar öyle bir hadde ulaştı ki, seksen yıl boyunca küfür minberlerinde bize lanet okundu, bize ait bütün faziletler saklandı ve bize iftira atabilmek için birçok mal harcandı. Ama Allah-u Teala bizim şânımızın yücelmesini, faziletlerimizin ise âşikâr olmasını diledi. Allah'a yemin olsun ki, bize yaptıkları zulümlerin nedeni bizim kendimiz için değildi; Allah'ın Resûlüne olan düşmanlıkları ve bizim ona olan yakınlığımızdan dolayı idi ki, bunca zulme maruz kalmamıza neden oldu. Bize yapılanlar öyle bir hadde ulaştı ki, bizim Resûlullah (s.a.a) hakkında naklettiğimiz rivayetler, bizden sonra O'nun nübüvvetinin en büyük delil ve nişanelerinden olacaktır."
Beyhakî, Sulî'den, o Galabî'den, o da Ahmed bin İsa bin Zeyd'den şöyle dediğini naklediyor:
Memun bir kişinin öldürülmesini emretti. O şahıs; "Beni öldürtme, çünkü ben sana hizmet etmiş biriyim" dedi. Memun, Sen nesin ki, senin yaptığın hizmet de ne olsun?" diye cevap verdi. Bu esnada İmam Rıza (a.s) Memun'a şöyle buyurdular: "Allah aşkına! Bil ki, herkesin yaptığı hizmet az dahi olsa, takdir edilmeli. Çünkü Allah-u Teala kullarını şükretmeye emretti ve onlar şükredince Allah-u Teala onları bağışladı."
Mümmer bin Cellad'dan İmam Rıza (a.s)'ın kendisine şöyle buyurduğunu naklediyor:
Bir gün Memun bana dedi ki: "Ey Ebu'l-Hasan! Bana karşı ayaklanma çıkaran şehirlere, yönetici olarak birini göndermem için bana güvendiğin bir şahsı tanıtır mısın?"
Dedim ki: "Ey Emir! Sen benimle olan ahdine vefa edersen, ben de seninle olan ahdime vefa ederim. Ben iş başına geldiğimde emir ve nehiyde bulunmayacağımı, hiç kimseyi bir işten azletmeyip hiç kimseyi bir işe atamayacağımı ve hiç kimseyi de ölüm, senden önce bana gelip çatıncaya dek bir iş peşine göndermeyeceğimi şart etmiştim. Allah'a and olsun ki, ben hiçbir zaman halifelik hayallerine kapılmadım. Ben Medine'de yaşıyor, merkebimle evime gidip geliyordum. Medine'den olmayan insanlar benden yardım talebinde bulunuyor, ben de gücüm yettiği kadar onlara yardımda bulunuyordum. Bundan dolayı da onlar benim amcalarım gibiydiler. Her nereye ve her kime mektup yazsam, benim yazdıklarımı kabul ediyorlardı. Sen, Allah'ın bana verdiklerine bir yenisini eklemedin."
Memun, İmam (a.s)'ın dediklerini kabul ederek şöyle dedi: "Ben de sana vermiş olduğum ahde vefa edeceğim." OKAN EGESEL