1 Mayıs ancak Haydar Baş ile bayram olur

1 Mayıs hakkında herkes az veya çok bir şeyler söyler. 1 Mayıs nedir, sorusuna verilen ortak cevapta, işçi bayramıdır. Başka! Başkası yok. Hepsi bu kadar. 
Biraz kitap okumuşlara veya 1 Mayıs kutlamalarına katılanlara sorarsan, 'hak, emek, özgürlük' gibi artık yalama olmuş kavramları, uzun cümleler içine yerleştirerek bir şeyler anlatırlar. 
1 Mayıs nedir, nereden çıktı, ne isteniyor vs. gibi soruların cevaplarını bende herkesin bildiği kadar bilirdim. Biraz bakayım, dedim. Alınmayın ama 1 Mayıs, senede bir gün işçi temsilcilerinin sloganları arasında tribünlerin (işçilerin) deşarj edilmesinden başka bir şey değilmiş. 
1850'lerde işçiler gün doğumundan, gün batımına kadar çalıştırılıyormuş. Ücrette az. İşçilere liderlik eden birkaç kişiyle, çalışma saatlerinin 12 saate düşürülmesi, ücretlerin arttırılması için eylemler başlamış. Çooook daha sonraları bu isteklerini 8 saatten fazla çalışmayız, şeklinde değiştirmişler ve bu istekler dünyanın birçok yerinde kabul görmüş ve resmileşmiştir. 
Ücret konusunda ise işçiler hiçbir zaman hak ettikleri ücreti alamamışlardır. Hatta hak ettikleri ücreti isteme cesaretini dahi gösterememişlerdir.    
Ülkemizde yasal olarak işçi bayramı ilk kez 1 Mayıs 1975'te kutlanıyor. 1976'da da yine ilk kez toplu kutlamalar yapılıyor. 1977 ise ülkemizin üzerinden hiç kalkmayan o kanlı el, Taksim'de tetiğe basıyor. 36 insanımız katlediliyor. 
Sonrasında patlak veren planlanmış sağ-sol çatışmaları, darbe yılları, Özal'ın liberal ekonomiye geçişi derken ilk yasal 1 Mayıs kutlaması 1988'de yapılıyor. Sonraki yıllarda yapılan kutlamalarda her daim provokatörler meydanlardaydı. 
Öyle ki, Türkiye'de 1 Mayıs demek, devletle milletin veya işçilerle, polisin karşı karşıya gelmesi daha doğrusu getirilmesi demektir. 
Her 1 Mayıs geldiğinde ülkenin değişik yerlerinde birçok sendika temsilcileri, işçilerle bir araya gelir, davul, zurna, halaylarla başlayan gösteriler, işçi temsilcilerinin, hak, emek, adalet sözlerinin ardından hükümetleri eleştiren cümlelerinin ardından sloganlar başlar, akabinde cop, biber gazı, tazyikli su, bazen de kurşun ve çığlık sesleri arasında bayram olur kan ve gözyaşı. 
Ya sonra? İşçiler aynı şart ve ücretlerle çalışmaya devam eder. Önlerine sandık geldiği zaman da, dün 'hakkımı yiyorsun' dediği, hükümetlere veya hakkını savunamayan muhalefet partilerine oyunu verir. 
Sendikalar, işçilerden topladıkları paralarla lüks ofisler tutar. Başkan ve yönetim kurulları çok iyi şartlarda yaşar. Arada hükümet temsilcileriyle laf dalaşına girerler. Ezilen, ezilmeye devam eder. Kazanan da, kazanmaya devam eder. 
Şimdi! İşçilerin haklarını savunduklarını iddia eden (ayrım yapmıyorum) tüm sendikalara ve başkanlarına, hak nedir, emek nedir, insanca yaşamak için nasıl bir gelire sahip olmak lazımdır, diye sorsanız size saatlerce ansiklopedik bilgi verirler. Ama asla gerçeği söylemezler. Neden? Ya bilmediklerinden, ya da kapitalizmin bir çarkı olduklarından. (Solcu sendika ve dernekler dahil bu kapsama)
Mesela bir işçi temsilcisine sorun; Bu ülkede asgari ücret kaç TL olmalıdır? En fazla diyeceği rakam 2 bin TL'dir. 
Hemen ikinci soruyu sorun; Ama bizzat devlet hesap ediyor ve diyor ki; 4 kişilik bir ailenin yeme, içme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için en az 4,500 TL gelire (fakirlik sınırı) sahip olması lazım. Hani işçinin alın terini, emeğini savunuyordunuz? 
Cevap veremezler. Zaten bugün işçinin, memurun, çiftçinin, tarım kesiminin haklarını savunduğunu iddia eden sendika, örgüt vs. yapılanmalar sayesinde kapitalizm dimdik ayakta ve insanımızı sömürüyor. Çünkü sendikalar ve partiler insan için değil ideolojileri ve ihtirasları için insanımızı kullanıyor. 
Eğer hak için insanımızı temsil ediyor olsalardı hepsi, hep bir ağızdan, "iş, aş Haydar Baş," derlerdi.
Çünkü Haydar Baş'ın 'Milli Ekonomi Modeli' insan merkezlidir. 'İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın' odaklıdır.
İşçinin veya memurun ücreti her daim fakirlik sınırının üstündedir. (5 bin TL) 50 yaşında emeklisin. Her vatandaşa, vatandaşlık ücreti vardır. Çocuğa maaş vardır. Ev hanımına maaş vardır. Eğitim, sağlık bedavadır. Evlilik teşviki, doğum ikramiyesi, ev kredisi (maliyetine 20 yıl) vardır. 
Bütün bu projelerin kaynakları hazırdır ve matematiksel ispatlıdır. 
İnsanca yaşamak istiyor musunuz? Eeee! Daha ne arıyorsunuz? Daha ne bekliyorsunuz o zaman? 
Patronlar istese de, istemese de çok yakında 1 Mayıs, Haydar Baş Bayramı olacak.