15 Temmuz ve alınmayan dersler

"Ne istediniz de alamadınız? 17 üniversite kurmak için geldiler hepsini onadım. Uluslararası camiada devlet başkanlarına bunları biz refere ettik. Olimpiyat dediler her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya?"

Bu sözler Sayın Cumhurbaşkanımıza ait. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen menfur darbe girişiminin ardından söylendi.

Kendisini hiç kimse FETÖ tehlikesi ile ilgili ikaz etmemiş olsa bu sözleri masum bir pişmanlık göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in FETÖ'nün fikirlerine ve tehlikelerine karşı 1997 yılından itibaren başlattığı büyük mücadele ve milleti ayıktırma faaliyetini bilmemesi mümkün değil.

Onu geçtik AK Partisi'nin kurulma aşamasında Haydar Baş Bey'in Recep Tayyip Bey'le önce İstanbul'da yaptığı 4,5 saat ardından Trabzon'da yaptığı 2,5 saatlik görüşmelerin temeli tamamen, Recep Bey'i Fetullah Gülen'in ortaya koyduğu ve inancımızı temelden ortadan kaldırmaya ve ülkemizi işgale hazır hale getirmeye dayalı faaliyetleri konusunda ikaza dayalıydı.

Ancak Recep Bey önce bu ikazları dikkate alacağını söylediği halde kısa süre sonra bu ekiple beraber çıktığı yoldan hiç dönmedi.

Kendisinin de itiraf ettiği gibi ne istedilerse verdi onlara. Adeta kargayı bile bile besledi ve Türk milleti ile askeri ve devletinin gözünü oyacak noktaya getirdi. Bu büyük felaket 15 Temmuz 2016 günü yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk milletinin gayretleri ile bertaraf edildi. Ancak yüzlerce şehit ve binlerce gazi pahasına.

Peki, bu FETÖ'nün tek derdi, davası darbe yapıp devleti ele geçirmek miydi?

Tabii ki hayır!

1997 yılından itibaren başlatılan Dinlerarası Diyalog fitnesi ile birlikte Müslüman Türk milletini Hıristiyanlaştırma projesini hayata geçirmekti.

Öyleyse bu belayı 15.07.2016'da savuşturduktan sonra bu büyük fitneye de DUR dememiz gerekmiyor muydu?

Hem de behemehal gerekli tedbirleri almamız gerekiyordu.

Sayın hükûmet ne yaptı peki?

Dinlerarası Diyaloğu başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere her kurumda hayata geçirmeye devam etti.

Fetullah Gülen'den önce bu fikirlerin temelini atan ve onun ilham kaynağı olan Saidi Nursi'nin kitaplarını devlet desteğiyle basıp dağıtmaya başladı.

"Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" diye sormak durumunda kalıyoruz biz de mecburen.

Lütfen yapmayın böyle!

Büyük bir beladan yeni kurtulmuşken yeni ve sinsi belalara kapıları açmayın!

Ayrıca bir hükûmet hangi gerekçelerle bir gruba istediği her şeyi verir ki?

Hükûmet olmanın maksadı topyekûn milleti kalkındırmak değil midir?

Neden 85 milyon bir tarafa bırakılıp küçük bir azınlığın her dediği yerine getirilir?

Hadi bunu yaptınız, yetmedi olay patladıktan sonra itiraf da ettiniz yaptıklarınızı, öyleyse neden bu büyük yanlışın, kandırılışın raydan çıkışın gereğini yapıp istifa etmiyorsunuz?

Hadi kandırılmaya ve bunları itiraf etmeye alıştığınız halde yüzsüzlüğü ele alıp istifa da etmediniz, peki ey yüce Türk milleti senin aklın dimağın mı tutuldu, kalbine mühür, eline ayağına zincirler mi vuruldu da halen (Yapılan ikazlara rağmen) bu kadar kandırılan, aldatılan bir partinin peşinden koşmaya devam ediyorsun?

Sen ki bağrından Oğuz Kağan'ı, Hoca Ahmet Yesevi'yi, Hacı Bektaş Veli'yi, Mevlâna'yı, Alparslan'ı, Atatürk'ü, Haydar Baş'ı ve daha nice liderleri çıkartmış ve tarihe yön vermiş kutlu bir milletsin.

Şimdi önünde yine büyük bir fırsat var ve bu belki de dörtnala koşturulduğun yıkılmış köprüden önceki son çıkışın olacak!

Bu büyük fırsat Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme alıp dünyanın seyrini değiştirdiği Milli Ekonomi Modeli ile bu modeli hayata geçirmek için yetiştirdiği Hüseyin Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye gençliğidir.

Unutmayın Haydar Baş hiç yanılmadı!

Haydar Baş hiç kandırılmadı!

Haydar Baş 40 yıldır ne dediyse harfiyen yaşandı!

Haydar Baş hangi konuda ikaz ettiyse haklı olduğu ortaya çıktı!

Ve bu fâni âlemden ebedi âleme rıhlet eylemeden önce yetiştirdiği gençleri işaret ederek şu büyük ikazı yaptı "Beni kaçırdınız bari bu gençliği kaçırmayın!"

Bu gençlik, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nde seslendiği gücünü damarlarındaki asil kandan alan Türk İstikbalinin Evladıdır.

Hüseyin Baş da tıpkı babası Haydar Hoca gibi son nefesi için bu ateşten gömleği giymiştir.

Hüseyin Baş, bu gençliğin önünde yürüyen değil, onlarla beraber yanyana gönül gönüle bu büyük ve kutsal yürüyüşü yapan yine sizin bağrınızdan çıkmış bir yiğit delikanlıdır!

Çare tektir bunu unutmayın. Aynı yanlış tercihleri yaparak farklı netice alacağınızı düşünüyorsanız 20 yıldır olduğu gibi yine hüsrana uğrarsınız. 

Önünüze çare, çözüm ve çıkış yolu koyan tek lider Hüseyin Baş'tır. 

Ne mutlu Hüseyin Baş ile birlikte korkmadan bu kutsal yürüyüşe çıkanlara…