17 Ağustos’u hepsi unuttu

17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 26 yıl geçti. Medya, 'unutmadık' başlığını attı. Siyasetçiler ise 'ders aldık, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz' mesajlarını paylaştılar.

Gerçekte ise depremdeler dışında herkes unuttu. Siyasetçiler ve iktidarın da ders filan aldığı yok. Hepsi günü kurtarma derdinde. Baksanıza! Andık ve unuttuk…

Yalan mı?

25 yıl geçti. Bugün deprem özelinde konuştuğumuz başlıklar neler?

1- Kentsel dönüşümün yavaş ilerlemesi

2- Yapılanların kentsel dönüşüm değil binasal dönüşüm ve rant odaklı olduğu

3- Denetim mekanizmalarındaki eksiklikler

4- Afet bütçesinin yetersiz kullanımı

5- Afet yönetimi ve koordinasyon sorunları

6- Toplanma alanlarının azalması

7- (En önemlisi) Ekonomik yokluk nedeniyle insanımızın çaresizliği ve teslimiyeti

Kimsenin hazırlandığı filan yok

23 yıllık tek parti iktidarı her başlıkta olduğu gibi deprem başlığında da kendine toz kondurmuyor, yaptıklarını anlatıyor, eleştirileri ise öfke ile karşılıyor.

Ama tablo çok başka şeyler söylüyor!

Yıl 2025. Türkiye'deki yaklaşık 36 milyon bina var. Uzmanlar ve Bakanlık bu binaların 6 milyonu riskli olduğunu ve acil dönüşüme girmesi gereken konut sayısını ise 2 milyon civarında olduğunu ifade ediyorlar.

İstanbul'da ise 2025 yılı itibariyle 1 buçuk milyondan fazla bina ve 8 milyon civarı bağımsız bölüm var.

Uzmanlar İstanbul'daki yapı stoğunun yüzde 70'inin riskli olduğunu belirtiyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın açıklamalarına göre, İstanbul'da 600 bine yakın konutun acilen yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor.

Hani 99 depreminde ders çıkarmıştınız?

Bu tablo nasıl oluştu?

Seçtiğimiz iktidarlar yüzünden.

1978'den 1999'a kadar geçen 21 yıllık süreçte 5 kez imar affı çıkarıldı.

AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ise imar affı kapsamında 11 kanun çıkarıldı. Son imar affı ise 2018 yılında "İmar Barışı" adı altında yürürlüğe girdi.

Ünlü isimlere bol bütçeli reklamlar çektirildi. İnsanımıza 'güvende yaşayın' mesajı verildi.

Kanun ile konutlardan ticari yapılara, hatta bazı kaçak otellere kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyordu. Yapı Kayıt Belgesi alan bu yapılar, yıkım kararından muaf tutuluyordu.

Bu af kanunu ve reklamlar ile 31 Aralık 2017 tarihinden önceki kaçak yapıların kayıt altına alınması ve imar mevzuatına aykırı durumların bedel karşılığında yasallaştırılması sağlandı.

Vatandaş yasal olmayan çürük konutlarda para vererek yasal olarak oturmaya devam dedi, iktidar ise bol para kazandı.

Tablo farklı olabilir miydi?

Basit bir soru: Hem faiz karşıtlığı ile oy devşiren hem de yılda 35-40 milyar dolar faiz ödeyen tek parti iktidarı bu para ile Türkiye'yi yeniden inşa edebilir miydi?

Hem de fazlasıyla. Peki, neden yapmadı? Oy vermeye devam ettiğiniz için.

Evet, cevap bu. AKP'nin oy dağılımına bakın. En çok oyu dar gelirli ve varoşlarda oturan insanlardan alıyor.