17 Mayıs 1996, Cuma; Boğaziçi Üniversitesi

"Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ın Boğaziçi Üniversitesi'nde 17 Mayıs 1996 Cuma günü vereceği 'Değişen Dünya ve Birliğin Temel Unsurları' konulu konferansı onurlandırmanız dileği ile…"


 

Dönemin EREC (Education and Research Club) Başkanı ve Uluslararası İlişkiler Kulübü üyesi olarak Boğaziçi Üniversitesi'ndeki tarihi konferansın tertiplenmesinde rahmetli Engin Çamurdan ile birlikte katkım olduğu için kişisel olarak da ayrı bir gurur duyarım. 
 

Murat Dikmen Salonu'nda düzenlenmiş olan konferansa dönemin rektörü Üstün Ergüder de dahil olmak üzere üniversite bünyesindeki tüm öğretim üyelerini ayrı ayrı davet etmiş ve katılımları sebebi ile de kendilerine sonrasında da teşekkür etmiştik. Ayrıca İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri de misafir dinleyicilerimiz arasında bulunmaktaydı.
 

Katılımcılar hatırlayacaktır, konferans sırasında bin kişilik salonunun tamamı doluydu ve ayakta izleyenler de bulunmaktaydı.
 

Sayın Baş, seçkin bir dinleyici kitlesinin önünde kuşatıcı, bütünleştirici ve ortak değerlerimize atıfta bulunan üslubu ile bir olmanın, beraber olmanın, millet olmanın şartlarını ve gerekliliklerini, vatan sahibi olmanın gerçek mânâsını, Atatürk'ün bu tablodaki eşsiz yerini anlatmış; küresel güçlerin ülkemiz üzerindeki süregelen ve özellikle milli ve manevi değerlerimizi, Mustafa Kemal Atatürk'ü hedef alan yeni oyunlarına dikkat çekmiş ve ayrıca en son kaleme almış olduğu 'Hoş Geldin Atatürk' kitabının temeli konumundaki 'Atatürk Vatandır' cümlesinin arka planında yatan temel dinamikleri de o gün, 17 Mayıs 1996 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi'nde ayrıntılı bir biçimde vurgulamıştı.

 

Ve bugün…
 

1996 yılındaki konferansın içeriği olan cümleler bugün Sayın Baş'ın kaleminden tezlere, kitaplara ve bir modele dönüştü.
 

1996 yılında ekonomik bağımsızlığın öneminden bahsedildiği cümleler bugün 'Milli Ekonomi Modeli'ne dönüştü.
 

1996 yılında Atatürk'ün Türk tarihindeki eşsiz yerinden bahsedildiği cümleler bugün 'Hoş Geldin Atatürk' kitabının temeli oldu.
 

1996 yılında Hacı Bektaş Veli'nin tüm Anadolu'yu kardeş etmesindeki asıl sırrın Peygamber Ailesi'ne sahip çıkmak olduğunu belirten cümleler bugün 'İmam Ali', 'Hz. Fâtıma' başta olmak üzere Ehl-i Beyt'i anlatan kitaplarda yer buldu.

 

Velhasıl, Sayın Baş bundan 23 yıl önceki konferansında ne söyledi ise bugün de o.
 

Öyle ki; 'İmam Ali' ve 'Hz. Fâtıma' eserleri ile birlikte Ehl-i Beyt sevgisini gönüllerimize adeta nakşetmiş, 'kurtuluşa götüren gökteki yıldızları' bizlere yeniden ve apaçık göstermiştir.
 

Öyle ki; 'Hoş Geldin Atatürk' eseri ile 'Atatürk Vatandır' diyerek Büyük Önder'in hak ettiği sevgi, saygı ve hürmeti milletimiz nezdinde yeniden kazandırmış, Mustafa Kemal dendiğinde yüzü özlemle gülümseyen dimdik bir nesile vesile olmuştur.

Öyle ki; 'Milli Ekonomi Modeli' ile birlikte başta kapitalizm olmak üzere ve -izm ile biten ve bireyleri adeta öğüten çarklardan tüm insanlığı kurtarmanın yolunu açmış ve insanlığa 'insan gibi yaşayabilecekleri' bir dünyanın kapısını ardına kadar aralamıştır.
 

O kadar uzun bir 'öyle ki' listem var ki…
 

Tam da bu yüzden ben kendisi için 'lider bir ilim adamıdır' diyorum.
 

Tarih çok insanı 'lider' sıfatıyla kaydetmiştir, tarih çok insanı da 'ilim adamı' sıfatıyla kaydetmiştir ama 'lider ilim adamı' ise tarihte pek nadirdir.