19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramının 'ruh'una her zamankinden daha çok muhtacız. O günkü koşulları tekrar hatırlayalım. Ülke işgal altındadır, Yunanlılar İzmir'dedir. Anadolu'yu kara bulutlar kaplamıştır. İşte tam da bu vakit Atatürk ve ekibi İstanbul'dan yola çıkmış ve Samsun'a ayak basmıştır. Akabinde halkın önde gelenleri ile buluşma, kongreler derken bağımsızlık meşalesi tutuşturulur. Bu süreçte Erzurum Kongresinde alınan bir kararın altını çizmek gerekir. Özellikle Türk gençliğine emanet edilen 'Vatan bir bütündür, asla parçalanamaz' kararı, o günden bu güne nöbet devreder gibi nesilden nesile aktarılıyor. 19 Mayıs bir çatıdır. Bağımsızlık sembolünü temsil eder. İşte kutlanan 19 Mayıs Bayramı bir tatil olmanın ötesinde, bir ruhun ve mücadelenin toplum çapında hatırlanmasıdır.* * *Bağımsızlığın ne olduğunu öğrenmek için zıddı olan 'esaret'i tanımak gerekir. Esaret denince akla düşman çizmesi altında inleyen insanlar ve toprak gelir. Aslında bu bir algı yönetimidir. Çünkü teknolojinin ve iletişimin geldiği nokta itibariyle artık çizme ve askerin gelmesi çok da önemli değildir. Sömüren güçler, altın yumurtlayan tavuğu kesmek istemezler. Esas olan sömürünün sürekli olmasıdır. Ne ölecek, ne de elden kaçacak. Sömürü, kültürel olarak, sosyal olarak, siyasi olarak, ekonomi olarak hâsılı her kademede mümkündür. Bir direnç varsa sömürüyü teminat altına almak için askeri yollara da başvururlar ama kendi ellerini bulaştırmak istemezler bu defa da taşeronlarını devreye koyarlar. Bunun adı bazen bağımsızlık, bazen de insan hakları adına bile olur. İşte bugün yaşadıklarımız an itibariyle bir işgal tablosudur.* * *Gelelim bağımsızlığın ne olduğuna. Bağımsızlık insanın doğuştan getirdiği haklarını doya doya yaşamasıdır.İstiklal ve bağımsızlık, devletin baba olmasıdır; sosyal devlet olmanın gereğini yaşatmasıdır. O halde bağımsızlık sözde değil ancak özde yaşanır. Bağımsızlık çatısının ayakta durması için sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, güvenlik gibi unsurlar ile desteklenmesi gerekir.Bunların her biri olmazsa olmazdır. İşte gençliğe teslim edilen bu emanetlerdir.* * *Peki, bu mücadele nasıl verilecektir. Bu kadar karmaşık toplumsal yapı içinde bunu başarmak mümkündür. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey bakın bu konuda ne diyor; Başarmaya mecbur ve muktediriz diyor. Vatanperver olan, solun da sağın da ruhu Bağımsız Türkiye Partisi ruhudur diyor.Türkiye'nin esas ruhunun, tezinin, siyasetinin, tarımının ezcümle sosyal devlet milli devlet projelerinin hepsinin ruhunun, BTP ruhu olduğunu her fırsatta ortaya koyuyor.Hâsılı, işte aranan ruh bu ruhtur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Ahrazlık töreye sığar mı? / 19.07.2025
- Milletin adı belli: Türk milleti / 17.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: Milletin adamı, insanlığın kazanımı / 16.07.2025
- Barış mı, pazarlık mı? / 14.07.2025
- Cumhurbaşkanına hakaret, anayasanın temel niteliklerine saldırı ve terörsüz Türkiye / 13.07.2025
- Abdullah Öcalan’ın videolu açıklaması: Barış mı, pazarlık mı? / 12.07.2025
- Emekliler baş tacıdır, hakkı teslim edilmeli! / 06.07.2025
- Kerbelâ ruhu bizi diriltecek olandır / 05.07.2025
- Kemer sıkılıyor, emekli boğuluyor / 28.06.2025
- Karşılıklı kapasite testi / 25.06.2025
- Milletin adı belli: Türk milleti / 17.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: Milletin adamı, insanlığın kazanımı / 16.07.2025
- Barış mı, pazarlık mı? / 14.07.2025
- Cumhurbaşkanına hakaret, anayasanın temel niteliklerine saldırı ve terörsüz Türkiye / 13.07.2025
- Abdullah Öcalan’ın videolu açıklaması: Barış mı, pazarlık mı? / 12.07.2025
- Emekliler baş tacıdır, hakkı teslim edilmeli! / 06.07.2025
- Kerbelâ ruhu bizi diriltecek olandır / 05.07.2025
- Kemer sıkılıyor, emekli boğuluyor / 28.06.2025
- Karşılıklı kapasite testi / 25.06.2025