2004 yılı neler getirecek,
neler götürecek?
2004 yılını değerlendirmek için önce 2003 yılındaki Türkiye'nin açmazlarını ele alarak onları açıklamaya çalışmamız gerekmektedir.
2003 yılında bütün Batı - Hıristiyan dünyası tarafından Türkiye, adeta bir baskı çemberine -kuşatmaya- alınarak, adeta şantaj edercesine bizlere yönelik isteklerde ve dayatmalarda bulunmuşlardır. Bu dayatmalar arasında:
1 - Kıbrıs meseleleri ve çözümü,
2 - Kuzey Irak sorunları,
3 - Irak sorunları ve ABD'nin tutumu
4 - AB'ye girme müzakere tarihinin alınması ve ev ödevleri,
5 - İç meseleler-Organizasyon ve partiler ile seçimler. (Özellikle Kıbrıs seçimleri)
2004 yılında kıbrıs meselesi
Dünya Kıbrıs'ı neredeyse Rumlara teslim etmek istemektedir. Annan Planı diye bir "yazılım" ortaya konulmakta ve onun içindeki maddelerin tatbiki istenmektedir. Bu plana göre halen % 59.6 civarında olan Rum Kesimi topraklarının, % 72.3'e çıkarılmasını istemektedirler. Bununla beraber Rumların hiçbir taviz vermeden, en verimli topraklara ve bütün isteklerine kavuşma imkanının sağlanması öngörülmektedir.
Annan planının
uygulanamaz yanları
1 - KKTC'nin tanınmaması (Planda adının hiç geçmemesi -parça devlet olarak bahsedilmesi),
2 - Ambargonun kaldırılmaması,
3 - Türk askerinin işgalci olarak sayılması,
4 - Türkiye'nin garantör devlet olarak tanınmaması,
5 - Rumlara en mümbit toprakların KKTC'den alınarak devredilmesi,
6 - 80 bin kadar Rumun Kuzey'e gelmesi ve yerleşmesi,
Onlara KKTC'de vatandaşlık oy haklarının verilmesi ve dengenin bozulmak istenmesi, Güney Kıbrıs'ın sadece Rumlara, Kuzey Kısmı'nın ise Güney'den gelecek geçlerle bir nevi ortak hale getirilmesi,
7 - 1960 anlaşmalarına aykırı olarak Güney Kıbrıs'ın tek taraflı AB'ye girmesi,
8 - Yapılan çeşitli baskılarla azalan Türk nüfusunun adaya dönmesinin kabul edilmemesi,
9 - Türk askerinin birleşmiş milletlerin emrine verilmesi, hareketlerinin kısıtlanması,
10- Türk askerinin 3-6 bine getirilerek azaltılması.
Kısacası, bu planda KKTC ve Kıbrıs Türk halkına hemen hemen hiçbir eşit hak tanınmamaktadır. Onlar neredeyse yok sayılmaktadır. Biz ise hala bu plandan ayrılamamaktayız. Ona hayır diyemiyoruz. İşte bütün bunların sonucu olarak Kıbrıs'ın kaderi ancak 2004'te belli olacaktır!
Eğer bu plan kabul edilip gerçekleşirse, Kıbrıs Türklerinin elindeki bütün mallar Rumların eline geçebilir ve o zaman , Türkler onlara sadece "Hizmet eden" durumuna gelebilirler!
neler götürecek?
2004 yılını değerlendirmek için önce 2003 yılındaki Türkiye'nin açmazlarını ele alarak onları açıklamaya çalışmamız gerekmektedir.
2003 yılında bütün Batı - Hıristiyan dünyası tarafından Türkiye, adeta bir baskı çemberine -kuşatmaya- alınarak, adeta şantaj edercesine bizlere yönelik isteklerde ve dayatmalarda bulunmuşlardır. Bu dayatmalar arasında:
1 - Kıbrıs meseleleri ve çözümü,
2 - Kuzey Irak sorunları,
3 - Irak sorunları ve ABD'nin tutumu
4 - AB'ye girme müzakere tarihinin alınması ve ev ödevleri,
5 - İç meseleler-Organizasyon ve partiler ile seçimler. (Özellikle Kıbrıs seçimleri)
2004 yılında kıbrıs meselesi
Dünya Kıbrıs'ı neredeyse Rumlara teslim etmek istemektedir. Annan Planı diye bir "yazılım" ortaya konulmakta ve onun içindeki maddelerin tatbiki istenmektedir. Bu plana göre halen % 59.6 civarında olan Rum Kesimi topraklarının, % 72.3'e çıkarılmasını istemektedirler. Bununla beraber Rumların hiçbir taviz vermeden, en verimli topraklara ve bütün isteklerine kavuşma imkanının sağlanması öngörülmektedir.
Annan planının
uygulanamaz yanları
1 - KKTC'nin tanınmaması (Planda adının hiç geçmemesi -parça devlet olarak bahsedilmesi),
2 - Ambargonun kaldırılmaması,
3 - Türk askerinin işgalci olarak sayılması,
4 - Türkiye'nin garantör devlet olarak tanınmaması,
5 - Rumlara en mümbit toprakların KKTC'den alınarak devredilmesi,
6 - 80 bin kadar Rumun Kuzey'e gelmesi ve yerleşmesi,
Onlara KKTC'de vatandaşlık oy haklarının verilmesi ve dengenin bozulmak istenmesi, Güney Kıbrıs'ın sadece Rumlara, Kuzey Kısmı'nın ise Güney'den gelecek geçlerle bir nevi ortak hale getirilmesi,
7 - 1960 anlaşmalarına aykırı olarak Güney Kıbrıs'ın tek taraflı AB'ye girmesi,
8 - Yapılan çeşitli baskılarla azalan Türk nüfusunun adaya dönmesinin kabul edilmemesi,
9 - Türk askerinin birleşmiş milletlerin emrine verilmesi, hareketlerinin kısıtlanması,
10- Türk askerinin 3-6 bine getirilerek azaltılması.
Kısacası, bu planda KKTC ve Kıbrıs Türk halkına hemen hemen hiçbir eşit hak tanınmamaktadır. Onlar neredeyse yok sayılmaktadır. Biz ise hala bu plandan ayrılamamaktayız. Ona hayır diyemiyoruz. İşte bütün bunların sonucu olarak Kıbrıs'ın kaderi ancak 2004'te belli olacaktır!
Eğer bu plan kabul edilip gerçekleşirse, Kıbrıs Türklerinin elindeki bütün mallar Rumların eline geçebilir ve o zaman , Türkler onlara sadece "Hizmet eden" durumuna gelebilirler!
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006