İmam Ali’den sözler -20-
Ey heva ve heves esirleri! Arzularınızı azaltın. Zira dünyaya meyleden kimseyi sadece olayların diş gıcırtısı korkutur
12.08.2025 00:21:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Ey insanlar, Allah nimet anında sizleri, belada olduğu gibi korkulu görmelidir. Kendine geniş bir nimet verilen kimse, bunu tedrici bir cezanın başlangıcı olarak görmezse, korkunç hallerden güvene ermiş demektir. Darlığa düşen de bunun bir imtihan olduğunu bilmezse ümit edilen ecrini zayi etmiştir."
"Ey heva ve heves esirleri! Arzularınızı azaltın. Zira dünyaya meyleden kimseyi sadece olayların diş gıcırtısı korkutur. Ey insanlar, nefislerinizi edeplendirmeyi kendiniz üstlenin ve onları huy edindiği kötü alışkanlıklardan alıkoyun."
"Birinden duyduğun kötü bir sözü, hayra yorumlayabildiğin müddetçe kötüye yorumlama."
"Allah'tan bir hacetin olduğunda duana Peygamber'e salâvat göndererek başla ve ardından hacetini dile. Allah kendinden iki şey istenildiğinde (hacet ve salâvat) birini kabul edip diğerini reddetmekten daha kerim ve yücedir."
"Yüzsuyundan korkan kimse cedelleşmeyi terk etmelidir."
"İmkândan önce koşuşturmak ve fırsattan sonra ağır davranmak ahmaklıktandır."
"Olmayacak şeyi sorma; zira olan şeyde senin için (yeteri kadar) uğraş vardır."
"Düşünce saf bir aynadır. İbret almak, uyaran bir öğütçüdür. Başkaları için hoşlanmadığın şeyden kaçınman, edep olarak sana yeter."
"İlim amelle birliktedir; o halde ilmi olan amel eder. Çünkü ilim ameli çağırır, icabet ederse kalır, etmezse göçer gider."
"Ey insanlar, dünya malı vebalı çerçöptür. O halde odağından sakının. Ondan gönül koparmak, ona güvenmekten daha faydalıdır. Yaşatacak kadarı, servetinden (biriktirmesinden) daha temizdir. Ondan fazlasıyla mal toplayanların (ahirette) mahrumiyetine hükmedilmiş, müstağni olana ise rahatlıkla yardım edilmiştir.
Dünya süsü gözlerini kamaştıranın, (kalp) gözleri kör olur. Dünyaya âşık olmayı gömlek gibi giyinen, içini hüzünle doldurur, bu hüzünler onun kalbinin içinde oynar.
Öyle bir hüzün ki, onu meşgul eder; öyle bir gam ki, onu kederlendirir. Durumu böylece devam eder, nihayet boğazı düğümlenir (ölür), sonra bir köşeye atılır, hayat damarları kesilir. Allah'ın onu yok etmesi, kardeşlerinin de onu mezara gömmesi oldukça kolaydır.
Mümin dünyaya ibret gözüyle bakar, karnın ihtiyacı miktarınca ondan azık alır; dünya sözünü düşman ve gazap kulağıyla işitir. "Malı çok oldu" derlerse kısa bir müddet sonra, "fakir oldu" derler; varlığına sevinirlerse, yokluğuna üzülürler. Dünyanın hali budur ve dünya ehline, ümitlerini kesecekleri gün (kıyamet günü) daha gelmedi."
"Allah, kullarını azabından alıkoymak ve onları cennete sevk etmek için sevabı itaate, cezayı ise günaha karar kılmıştır."
"İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, Kur'ân'dan ancak resim (bir nişane, bir yazı), İslam'dan ise ancak ismi baki kalır. Mescitleri o zamanda bina bakımından mamur, hidayet bakımından haraptır.
Halkı, yeryüzünün en şerli kişileridir, fitne onlardan çıkar, hata ve günah onlara sığınır, fitnelerden ayrılmak isteyeni geri çevirirler, arkada kalanı sürükleyip ona doğru götürürler. Allah-u şöyle buyuruyor: "Zatıma andolsun ki, onlara sabırlı insanı şaşkınlığa düşürecek bir fitne göndereceğim." Böyle de yapmıştır. Allah'tan gaflet sürçmelerinden geçmesini dileriz."
İmam (a.s) minbere oturduğunda genellikle her hutbeden önce şöyle buyuruyordu: "Ey insanlar, Allah'tan korkun; hiç kimse oynasın diye boşuna yaratılmamış, boş işler yapsın diye kendi haline terk edilmemiştir.
Kendini insan için güzel gösteren dünya, kötü bakışın çirkin gördüğü ahiretin yerini alamaz. Bütün gayretiyle dünyada yüce makamlara erişen mağrur kimse, ahiretten en küçük bir nasip elde eden kimse gibi değildir."
"Ey heva ve heves esirleri! Arzularınızı azaltın. Zira dünyaya meyleden kimseyi sadece olayların diş gıcırtısı korkutur. Ey insanlar, nefislerinizi edeplendirmeyi kendiniz üstlenin ve onları huy edindiği kötü alışkanlıklardan alıkoyun."
"Birinden duyduğun kötü bir sözü, hayra yorumlayabildiğin müddetçe kötüye yorumlama."
"Allah'tan bir hacetin olduğunda duana Peygamber'e salâvat göndererek başla ve ardından hacetini dile. Allah kendinden iki şey istenildiğinde (hacet ve salâvat) birini kabul edip diğerini reddetmekten daha kerim ve yücedir."
"Yüzsuyundan korkan kimse cedelleşmeyi terk etmelidir."
"İmkândan önce koşuşturmak ve fırsattan sonra ağır davranmak ahmaklıktandır."
"Olmayacak şeyi sorma; zira olan şeyde senin için (yeteri kadar) uğraş vardır."
"Düşünce saf bir aynadır. İbret almak, uyaran bir öğütçüdür. Başkaları için hoşlanmadığın şeyden kaçınman, edep olarak sana yeter."
"İlim amelle birliktedir; o halde ilmi olan amel eder. Çünkü ilim ameli çağırır, icabet ederse kalır, etmezse göçer gider."
"Ey insanlar, dünya malı vebalı çerçöptür. O halde odağından sakının. Ondan gönül koparmak, ona güvenmekten daha faydalıdır. Yaşatacak kadarı, servetinden (biriktirmesinden) daha temizdir. Ondan fazlasıyla mal toplayanların (ahirette) mahrumiyetine hükmedilmiş, müstağni olana ise rahatlıkla yardım edilmiştir.
Dünya süsü gözlerini kamaştıranın, (kalp) gözleri kör olur. Dünyaya âşık olmayı gömlek gibi giyinen, içini hüzünle doldurur, bu hüzünler onun kalbinin içinde oynar.
Öyle bir hüzün ki, onu meşgul eder; öyle bir gam ki, onu kederlendirir. Durumu böylece devam eder, nihayet boğazı düğümlenir (ölür), sonra bir köşeye atılır, hayat damarları kesilir. Allah'ın onu yok etmesi, kardeşlerinin de onu mezara gömmesi oldukça kolaydır.
Mümin dünyaya ibret gözüyle bakar, karnın ihtiyacı miktarınca ondan azık alır; dünya sözünü düşman ve gazap kulağıyla işitir. "Malı çok oldu" derlerse kısa bir müddet sonra, "fakir oldu" derler; varlığına sevinirlerse, yokluğuna üzülürler. Dünyanın hali budur ve dünya ehline, ümitlerini kesecekleri gün (kıyamet günü) daha gelmedi."
"Allah, kullarını azabından alıkoymak ve onları cennete sevk etmek için sevabı itaate, cezayı ise günaha karar kılmıştır."
"İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, Kur'ân'dan ancak resim (bir nişane, bir yazı), İslam'dan ise ancak ismi baki kalır. Mescitleri o zamanda bina bakımından mamur, hidayet bakımından haraptır.
Halkı, yeryüzünün en şerli kişileridir, fitne onlardan çıkar, hata ve günah onlara sığınır, fitnelerden ayrılmak isteyeni geri çevirirler, arkada kalanı sürükleyip ona doğru götürürler. Allah-u şöyle buyuruyor: "Zatıma andolsun ki, onlara sabırlı insanı şaşkınlığa düşürecek bir fitne göndereceğim." Böyle de yapmıştır. Allah'tan gaflet sürçmelerinden geçmesini dileriz."
İmam (a.s) minbere oturduğunda genellikle her hutbeden önce şöyle buyuruyordu: "Ey insanlar, Allah'tan korkun; hiç kimse oynasın diye boşuna yaratılmamış, boş işler yapsın diye kendi haline terk edilmemiştir.
Kendini insan için güzel gösteren dünya, kötü bakışın çirkin gördüğü ahiretin yerini alamaz. Bütün gayretiyle dünyada yüce makamlara erişen mağrur kimse, ahiretten en küçük bir nasip elde eden kimse gibi değildir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.