Dün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 100'üncü yıl dönümünü kutladık.
23 Nisan, 19 Mayıs ve 30 Ağustos gibi milli bayramlarımızın yanı sıra Ramazan ve Kurban gibi dini bayramlarımız da var.
Biz hepsini coşkuyla ve heyecanla kutlamayı ve layıkıyla idrak etmeyi, "Milli bayramlarını kutlamayan milletler dini bayramlarınızı kutlayacak vatan bulmazlar" diyen çok muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş'tan öğrendik.
Bu yüzden milli bayramlarımızın yeri bizim için çok ayrıdır.
Gelecek nesillerimiz bir daha kurtuluş savaşı vermek zorunda kalmasınlar diye milli bayramlarımız unutturulmamalı ve coşkuyla kutlanmalıdır.
Şehirlerimiz işgal görmesin, vatan topraklarına düşman postalı basmasın, namusa el uzanmasın diye milli bayramlarımız kutlanmalıdır.
Çünkü biz çok değil, tam 100 yıl önce işgalden topraklarını kurtarabilmiş bir milletiz.
Takvimler 15 Mayıs 1919'u gösterdiğinde, onlara bugün de kayıtsız şartsız destek veren emperyalist devletlerin garantisini alan Yunanlılar İzmir'e çıktılar ve Anadolu'yu işgale başladılar.
TBMM Eski Başkanı İsmail Kahraman'ın "İstanbul'un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir'in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle çekildiler. Kurşun sıkmadık ki. Çarpışmadık, dövüşmedik, vuruşmadık" diyerek saçmaladığı gibi asla olmadı.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin verdiği notaya cevabında ordusunun yaptığı katliamları Yunanistan'ın bile kabul ettiği tarihi belgelerle ortadadır.
Yunanlılar 'katliam yaptık derken yukarıdaki sözleri sarf eden TBMM başkanlık koltuğunu bir dönem işgal etmiş bir kişinin hakkındaki değerlendirmeyi okurların takdirine bırakıyorum.
Yunan askerinin Anadolu topraklarına ayak basmasıyla başlayan işgaldeki nihai amaç, Şark Meselesi diye de ifade edilen şey, yani Türkleri Anadolu'dan Orta Asya'ya sürmekti.
İstanbul'da işgal güçlerinin kontrolü altında iktidarsız kalmış olan Meclis-i Mebusan ve sultan hükümeti sesini çıkaramaz haldeydi.
İş başa düşmüş, kaybedilecek vakit kalmamıştı.
İzmir'e Yunan ayağı değdikten yalnızca 4 gün sonra Mustafa Kemal Paşa, Anadolu ayaklanmasını başlatmak üzere 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.
İşgal durmuyordu.
16 Mart 1920'ye gelindiğinde bu kez devletin kalbi, yani Osmanlı'nın payitahtı İstanbul işgal ediliyordu.
22 Haziran 1919'da önce Amasya Genelgesi yayımlandı, ardından
23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum Kongresi ve 4-11 Eylül 1919'da ise Sivas Kongresi yapıldı.
Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu.
İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı.
Bunu Batı cephesinde 6 Ocak 1921'de I. İnönü ve 31 Mart 1921'de II. İnönü zaferleri izledi.
Bu başarılar Yunan işgaline indirilmiş büyük darbelerdi.
Yunan ordusu var olan tüm gücüyle yeniden saldırıya geçse de 12 Eylül 1921'de zaferle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesinde hezimete uğramaktan kurtulamadı.
TBMM tarafından 'gazi' unvanı ve 'mareşal' rütbesi verilen Mustafa Kemal Paşa tarafından 26 Ağustos 1922 yılında Büyük Taarruz emri verildi.
Tam 100 yıl önce 30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin kazanılmasının ardından 1 Eylül 1922 yılında Mustafa Kemal Paşa 'Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" talimatıyla Yunan askerlerinin Anadolu'dan kovulması emrini verdi.
Bugün birileri anlamak istemese de 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim hepimiz için önemlidir şüphesiz.
Ancak bu milli bayramlarımıza en fazla önem vermesi ve dört elle sarılması gerekenler kendisini dindar olarak niteleyen insanlarımızdır. Çünkü eğer bu zaferler olmasaydı, bugün Batı Trakya'daki Türk azınlık gibi kendi müftümüzü dahi seçemiyor, Haydar Baş Hocamın ifade ettiği gibi dini bayramlarımızı da kutlayamıyor olacaktık.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024