AKP iktidarı, AB ham hayaline öylesine kapılmış, öylesine tek taraflı aşklanmış ki; gözünü daldan budaktan sakınmıyor, gözü hiçbir şey görmüyor.
AB hayli uğruna ellerinde gelse, ne varsa verecekler.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bir hafta önceki konuşmasına bakılırsa, öyle tarih-marih beklentimiz de yok. Erdoğan'a göre, yeter ki sizinle şöyle bir müzakere edelim, desinler, tarih 10 yıl sonra da olabilir, 20 yıl sonra da...
İşte bu "ham beklenti" pahasına bakın Fransa'ya ne havuçlar uzatıldı, ne rüşvetler teklif edildi.
Fakat adamlarda yine "tık" yok... Fransa, AKP'nin ahvaline tam Fransız. Sosyalistler ise Ermeni soykırımı iddialarını seslendiriyorlar.
Bu soğuk Fransız tablosu karşısında, bizimkiler diyorlar ki, sizden 30-35 tane Airbus uçak alacağız.
Ülke ekonomisi can çekişiyor, ekonomi yönetimi işçinin-memurun maaşları nasıl ödenecek diye düşünmeye başlamış, IMF'ye takılıp giden Türkiye'nin ayranı yok içmeye... Bakınız, şu bir ham hayal uğruna Fransa'ya teklif ettiği şeye.
Sizden 30-35 tane Airbus alacağız.
Yolunacak kaz görmeye başladılar bizi, işbaşındaki AB hayalcileri sebebiyle.
35 Airbus yetmiyorsa, 2-3 tane nükleer santral siparişi verelim şimdiden... Tanesi 5-6 milyar dolar civarında bir santralin.
Yeter ki, AB hayalimize destek çıkın, diyor Başbakan Erdoğan Fransa'ya.
Yok, efendim silahlarımızı sizden alalım.
Daha sırada diğer devletler var...
Almanya var, Yunanistan var, hatta Kıbrıs Rum Yönetimi var.
Onları ne ile razı edecek AKP? Onlara hangi türden AB rüşveti teklif edilecek? Kaldı mı bir şey?
Verecek, AB ağalarına teklif edecek başka ne kaldı Allah aşkına?
Vermedik ne bıraktı bugüne kadar işbaşına gelen AB'ciler ve AKP?
Bu ham hayalin başında da "hayır" yok, sonunda da... Başı da "şer", sonu da.
Onlar evet deseler de bu işte "hayır" olmaz, hayır deseler de.
Türkiye, 1995'ten bu yana Gümrük üşveti vermiyor m u AB ülkelerine... Tam 80-90 milyar dolar zararımız yok mu, onların lehine tek taraflı bu Gümrük Anlaşmasından?
Gümrük yoluyla 90 milyar dolar verdik, veriyoruz AB devletlerine...
Hala veriyoruz, ne isterseniz verelim diyoruz; bu işi, bu gidişin adını bir akl-ı selim koymalı.
Türkiye'yi kaz gibi yoluyorlar, kendi üye ülkelerine, Kıbrıs Rum'una AB yardımı diye paslıyorlar.
Bulgaristan'ından Polonya'sına hepsi yardım alıyor.
Ülkeyi etnik parselasyona sürükleme misyonu üstlenmiş bazı NGO'lara yapılan katkılar hariç, AB fonlarında bize, Türkiye'ye bir euro geldi mi Allah aşkına! Gelmez. Fonlardaki üç-beş euroluk alacaklarımızı dahi ödemiyorlar.
Bizi yolup, kendi yandaşlarına, yeni üyelerine dağıtıyorlar.
Ankara'dakilerin aklına bakılırsa, uyanık AB'ciler 15-20 sene daha böyle devam edecekler... Müzakereler yapacağız ya; bu müzakereler tamamlanıncaya kadar, soyup soğana çevirecekler bizi.
Bu arada, AB yardımları ve fonlar konusunda artık "stop" kararı aldık diyecekler, yolunmuş kazın kerizliği kendisine kâr kalacak.
Hem, AB'nin bize şu "somut faydası" olacak diyen bir akıllı adama rastlamadım ben. Hayallerini sayıklayan uzman, medyacı ve politikacı çok; ama AB'nin şu "somut fayda"sı olacak diyebilen bir adam yok. Milletimize yazık değil mi ya hu?
Bu kadar körlük, bu kadar aymazlık olur mu?
AKP, artık AB ham hayali uğruna ekonomik, politik, askeri ve stratejik rüşvetler teklif etmekten bir an önce vazgeçmeli. Bu hayalden kurtulmalı.
Milletimizin elde kalan son kaynaklarını, kıt kanaat ve anası-dini ağlayarak oluşturmaya çalıştığı emeklerini ve katma değerini, bir ham hayal uğruna Avrupa ülkeleri ve Amerika'ya peşkeş çekmekten, politik rüşvet olarak masaya getirmekten derhal vazgeçmeli... Bunun hesabı ödenmez.
AB hayli uğruna ellerinde gelse, ne varsa verecekler.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bir hafta önceki konuşmasına bakılırsa, öyle tarih-marih beklentimiz de yok. Erdoğan'a göre, yeter ki sizinle şöyle bir müzakere edelim, desinler, tarih 10 yıl sonra da olabilir, 20 yıl sonra da...
İşte bu "ham beklenti" pahasına bakın Fransa'ya ne havuçlar uzatıldı, ne rüşvetler teklif edildi.
Fakat adamlarda yine "tık" yok... Fransa, AKP'nin ahvaline tam Fransız. Sosyalistler ise Ermeni soykırımı iddialarını seslendiriyorlar.
Bu soğuk Fransız tablosu karşısında, bizimkiler diyorlar ki, sizden 30-35 tane Airbus uçak alacağız.
Ülke ekonomisi can çekişiyor, ekonomi yönetimi işçinin-memurun maaşları nasıl ödenecek diye düşünmeye başlamış, IMF'ye takılıp giden Türkiye'nin ayranı yok içmeye... Bakınız, şu bir ham hayal uğruna Fransa'ya teklif ettiği şeye.
Sizden 30-35 tane Airbus alacağız.
Yolunacak kaz görmeye başladılar bizi, işbaşındaki AB hayalcileri sebebiyle.
35 Airbus yetmiyorsa, 2-3 tane nükleer santral siparişi verelim şimdiden... Tanesi 5-6 milyar dolar civarında bir santralin.
Yeter ki, AB hayalimize destek çıkın, diyor Başbakan Erdoğan Fransa'ya.
Yok, efendim silahlarımızı sizden alalım.
Daha sırada diğer devletler var...
Almanya var, Yunanistan var, hatta Kıbrıs Rum Yönetimi var.
Onları ne ile razı edecek AKP? Onlara hangi türden AB rüşveti teklif edilecek? Kaldı mı bir şey?
Verecek, AB ağalarına teklif edecek başka ne kaldı Allah aşkına?
Vermedik ne bıraktı bugüne kadar işbaşına gelen AB'ciler ve AKP?
Bu ham hayalin başında da "hayır" yok, sonunda da... Başı da "şer", sonu da.
Onlar evet deseler de bu işte "hayır" olmaz, hayır deseler de.
Türkiye, 1995'ten bu yana Gümrük üşveti vermiyor m u AB ülkelerine... Tam 80-90 milyar dolar zararımız yok mu, onların lehine tek taraflı bu Gümrük Anlaşmasından?
Gümrük yoluyla 90 milyar dolar verdik, veriyoruz AB devletlerine...
Hala veriyoruz, ne isterseniz verelim diyoruz; bu işi, bu gidişin adını bir akl-ı selim koymalı.
Türkiye'yi kaz gibi yoluyorlar, kendi üye ülkelerine, Kıbrıs Rum'una AB yardımı diye paslıyorlar.
Bulgaristan'ından Polonya'sına hepsi yardım alıyor.
Ülkeyi etnik parselasyona sürükleme misyonu üstlenmiş bazı NGO'lara yapılan katkılar hariç, AB fonlarında bize, Türkiye'ye bir euro geldi mi Allah aşkına! Gelmez. Fonlardaki üç-beş euroluk alacaklarımızı dahi ödemiyorlar.
Bizi yolup, kendi yandaşlarına, yeni üyelerine dağıtıyorlar.
Ankara'dakilerin aklına bakılırsa, uyanık AB'ciler 15-20 sene daha böyle devam edecekler... Müzakereler yapacağız ya; bu müzakereler tamamlanıncaya kadar, soyup soğana çevirecekler bizi.
Bu arada, AB yardımları ve fonlar konusunda artık "stop" kararı aldık diyecekler, yolunmuş kazın kerizliği kendisine kâr kalacak.
Hem, AB'nin bize şu "somut faydası" olacak diyen bir akıllı adama rastlamadım ben. Hayallerini sayıklayan uzman, medyacı ve politikacı çok; ama AB'nin şu "somut fayda"sı olacak diyebilen bir adam yok. Milletimize yazık değil mi ya hu?
Bu kadar körlük, bu kadar aymazlık olur mu?
AKP, artık AB ham hayali uğruna ekonomik, politik, askeri ve stratejik rüşvetler teklif etmekten bir an önce vazgeçmeli. Bu hayalden kurtulmalı.
Milletimizin elde kalan son kaynaklarını, kıt kanaat ve anası-dini ağlayarak oluşturmaya çalıştığı emeklerini ve katma değerini, bir ham hayal uğruna Avrupa ülkeleri ve Amerika'ya peşkeş çekmekten, politik rüşvet olarak masaya getirmekten derhal vazgeçmeli... Bunun hesabı ödenmez.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019