Başlıktaki ifadeye dikkat ettiniz mi, bu haliyle çok sık tekrarlandığı için içerdiği anlam ekserî gözden kaçıyor.
Askeri isteyen kim? Amerika..
Peki ama hani NATO ittifak senedinin beşinci maddesi yürürlüğe sokulmuştu?
Başından beri bu çarpıklığa dikkati çekip duruyoruz. Afganistan harekâtı bir NATO operasyonu ise bütün alınan ve uygulanacak kararlar neden NATO'nun ilgili kurullarından geçmiyor? Neden zaten böyle durumlar için tam elli senedir Brüksel'deki NATO karargâhında bulunan askerî komite toplanıp karar almıyor da bir takım "irtibat heyetleri" ayrıca ABD'nin Florida'daki Tampa üssüne gidiyor?
Demek ki Afganistan, NATO'nun değil, Amerika'nın savaşı. Amerika NATO prosedürü içinde değil, ama NATO müttefikleri ile fakat ikili ilişkilerle işi yürütmeye çalışıyor. Son söz sahibi o. Bu halde bile İngiltere hariç şimdiye kadar NATO müttefiklerinin verdiği destek sözden ileri gitmemiş vaziyette, kimse bulaşmak, taşın altına elini sokmak istemiyor.
Durumu böylece tespit ettikten, yâni savaşın, özellikle Amerika'nın savaşı olduğunu belirttikten sonra bir adım daha atabiliriz.
Dünya jandarması olan, dünyanın en büyük askerî gücü olan Amerika'nın, Türkiye'nin elli-altmış kişilik bordo berelisine ihtiyacı var mıdır?
Elbette yoktur. O halde bu isteğin arkasında yatan nedeni çözmemiz gerekiyor.
Neden, içinde yaşadığımız zaman dilimiyle ilgili... Üç aylardayız, kandiller birbiri arkasına geliyor, sırada Ramazan ve bayramlar var.
"Crusade" diye yola çıkan Amerika "Müslümanları" bombalıyor. Müslüman dünyasında büyük rahatsızlık var. Başlangıçta Amerika'ya verilen destek büyük ölçüde geri çekiliyor.
O halde bunun bir Müslüman-Hıristiyan çatışması olmadığına inandırmak için "koalisyon"a Müslüman bir ülkenin de katılması-bulaştırılması gerekli.
İşte bizim bordo berelilerin Afganistan yollarına düşüyor olmasının arkasında yatan gerçek neden.
Tam bu noktada Taliban'ın Pakistan temsilcisinin bizdeki bazı duygu simsarlarını da okşayan şu sözlerinin altında yatan gerçek mânayı iyi okumak gerekir: "Türkiye'nin Afganistan'a asker gönderip Müslümanlara silâh çekeceğine inanmıyoruz."
Peki be muhterem senin yıllardır savaştığın, köylerini basıp sivil halkını katlettiğin "Kuzey İttifakı" Müslüman değil de Hıristiyan mı?
Taliban'ın, "kendileri gibi Müslüman olmadığını iddia ettiği" Özbek, Türkmen, Kırgız ve Şii Hazaralara uyguladığı soykırımın ayrıntıları için halen Türkiye'deki üniversitelerde okumakta olan Afgan öğrencilere müracaat edilebilir.
Yâni neticede herkesin hesabı kendine göredir. Amerika'nın da, Taliban'ın da kendi çıkarları vardır, iki tarafa da âlet olmamak gerekir.
Şimdi Amerika'nın "amaç"ını irdelemeye geçebiliriz.
Amerika'nın asıl amacı, başlangıçtan bu yana söyleyegeldiği gibi Bin Lâdin'i yakalamak mıdır yoksa Taliban'ı yıkmak ve yerine Kuzey İttifak'ını ikame etmek midir nedir?
Yoksa bütün bunların arkasına gizlediği asıl amaç, şimdiye kadar hiç giremediği Orta Asya'ya burnunu sokmak, yerleşmek midir?
Bu tespit edildikten sonra Türkiye'deki yetkililerin iki konuda net bir karara varmaları gerekiyor; 1. Türk askeri neyin karşılığı oraya gidecek, 2. Orada ne yapacak?
1. 50-60 "rütbeli" Mehmetçik a) Savaş sonrası Afganistan yönetiminde Türklerin ağırlıklı rolü garantiye alınmadıkça b) Irak cephesinde yeni oldu-bittilerle karşılaşmama sözü kesin olarak verilmedikçe c) Ege-Kıbrıs-Güneydoğu sarmalındaki AB sürecinde boğazımızı sıkan ilmiğin gevşetilme sözü alınmadıkça, d) AGSK'de itirazımızı geri çekmemiz baskısı kalkmadıkça Afganistan'a gönderilmemelidir.
Bordo bereli Özel Kuvvetler gözbebeğimizdir. 5-6 yıllık yoğun ve insan üstü eğitimlerden geçirilmiş son derece kıymetli, dünyada eşi olmayan birliklerdir. Değerlerine paha biçilmez. Dolayısı ile ağırlıklarınca altınla tartılmalıdırlar.
İlgililer mutlaka önlemini alacaklardır ama ben Amerikalıların, fırsattan istifade çok merak ettikleri kapalı kutu Özel Kuvvetlerimizi biraz da çözebilmek, imkân ve kabiliyetlerini gözleriyle görebilmek-sınamak için davet ettiğini tahmin ediyorum. Ben bu konuda da birliklerin Amerikalılar'la arasına gereken mesafeyi koyacağına inanıyorum.
2. Türk askerine Afganistan'da a) Barışın tesisi mi, b) Barışın korunması mı, c) Kuzey İttifakı'nı eğitmek mi yoksa, d) Savaş sonrası Afganistan'ın rehabilitasyonunda etkin rol alma görevleri mi verilecektir?
Bunların hepsi birbirinden son derece farklıdır, ve aralarında ne yazık ki kesin çizgiler bulunmamaktadır
Gitmeden birliğe verilecek "görev talimatının" net, açık, kesin ve hiçbir yoruma yer vermeyecek bir biçimde tespiti gerekmektedir.
Fırsattan istifade; 1976'nın Başbakanı Ecevit'in tamamen iç politik hesaplarla "Kontrgerilla" diye tahkir etmeye çalıştığı birliğin aslında "Kontrterör" unsuru olduğunun da, 2001'in Başbakanı Ecevit tarafından nihayet anlaşıldığının altının dikkatle çizilmesi gerekir.
Aslında Özel Kuvvetlerin Afganistan'a gitmesi; aynı düşüncedeki işbirlikçilerin kontrgerilla-kontrterör konusunda imâna gelmesini sağlarsa, inanın sadece bu bile az şey değildir.
Askeri isteyen kim? Amerika..
Peki ama hani NATO ittifak senedinin beşinci maddesi yürürlüğe sokulmuştu?
Başından beri bu çarpıklığa dikkati çekip duruyoruz. Afganistan harekâtı bir NATO operasyonu ise bütün alınan ve uygulanacak kararlar neden NATO'nun ilgili kurullarından geçmiyor? Neden zaten böyle durumlar için tam elli senedir Brüksel'deki NATO karargâhında bulunan askerî komite toplanıp karar almıyor da bir takım "irtibat heyetleri" ayrıca ABD'nin Florida'daki Tampa üssüne gidiyor?
Demek ki Afganistan, NATO'nun değil, Amerika'nın savaşı. Amerika NATO prosedürü içinde değil, ama NATO müttefikleri ile fakat ikili ilişkilerle işi yürütmeye çalışıyor. Son söz sahibi o. Bu halde bile İngiltere hariç şimdiye kadar NATO müttefiklerinin verdiği destek sözden ileri gitmemiş vaziyette, kimse bulaşmak, taşın altına elini sokmak istemiyor.
Durumu böylece tespit ettikten, yâni savaşın, özellikle Amerika'nın savaşı olduğunu belirttikten sonra bir adım daha atabiliriz.
Dünya jandarması olan, dünyanın en büyük askerî gücü olan Amerika'nın, Türkiye'nin elli-altmış kişilik bordo berelisine ihtiyacı var mıdır?
Elbette yoktur. O halde bu isteğin arkasında yatan nedeni çözmemiz gerekiyor.
Neden, içinde yaşadığımız zaman dilimiyle ilgili... Üç aylardayız, kandiller birbiri arkasına geliyor, sırada Ramazan ve bayramlar var.
"Crusade" diye yola çıkan Amerika "Müslümanları" bombalıyor. Müslüman dünyasında büyük rahatsızlık var. Başlangıçta Amerika'ya verilen destek büyük ölçüde geri çekiliyor.
O halde bunun bir Müslüman-Hıristiyan çatışması olmadığına inandırmak için "koalisyon"a Müslüman bir ülkenin de katılması-bulaştırılması gerekli.
İşte bizim bordo berelilerin Afganistan yollarına düşüyor olmasının arkasında yatan gerçek neden.
Tam bu noktada Taliban'ın Pakistan temsilcisinin bizdeki bazı duygu simsarlarını da okşayan şu sözlerinin altında yatan gerçek mânayı iyi okumak gerekir: "Türkiye'nin Afganistan'a asker gönderip Müslümanlara silâh çekeceğine inanmıyoruz."
Peki be muhterem senin yıllardır savaştığın, köylerini basıp sivil halkını katlettiğin "Kuzey İttifakı" Müslüman değil de Hıristiyan mı?
Taliban'ın, "kendileri gibi Müslüman olmadığını iddia ettiği" Özbek, Türkmen, Kırgız ve Şii Hazaralara uyguladığı soykırımın ayrıntıları için halen Türkiye'deki üniversitelerde okumakta olan Afgan öğrencilere müracaat edilebilir.
Yâni neticede herkesin hesabı kendine göredir. Amerika'nın da, Taliban'ın da kendi çıkarları vardır, iki tarafa da âlet olmamak gerekir.
Şimdi Amerika'nın "amaç"ını irdelemeye geçebiliriz.
Amerika'nın asıl amacı, başlangıçtan bu yana söyleyegeldiği gibi Bin Lâdin'i yakalamak mıdır yoksa Taliban'ı yıkmak ve yerine Kuzey İttifak'ını ikame etmek midir nedir?
Yoksa bütün bunların arkasına gizlediği asıl amaç, şimdiye kadar hiç giremediği Orta Asya'ya burnunu sokmak, yerleşmek midir?
Bu tespit edildikten sonra Türkiye'deki yetkililerin iki konuda net bir karara varmaları gerekiyor; 1. Türk askeri neyin karşılığı oraya gidecek, 2. Orada ne yapacak?
1. 50-60 "rütbeli" Mehmetçik a) Savaş sonrası Afganistan yönetiminde Türklerin ağırlıklı rolü garantiye alınmadıkça b) Irak cephesinde yeni oldu-bittilerle karşılaşmama sözü kesin olarak verilmedikçe c) Ege-Kıbrıs-Güneydoğu sarmalındaki AB sürecinde boğazımızı sıkan ilmiğin gevşetilme sözü alınmadıkça, d) AGSK'de itirazımızı geri çekmemiz baskısı kalkmadıkça Afganistan'a gönderilmemelidir.
Bordo bereli Özel Kuvvetler gözbebeğimizdir. 5-6 yıllık yoğun ve insan üstü eğitimlerden geçirilmiş son derece kıymetli, dünyada eşi olmayan birliklerdir. Değerlerine paha biçilmez. Dolayısı ile ağırlıklarınca altınla tartılmalıdırlar.
İlgililer mutlaka önlemini alacaklardır ama ben Amerikalıların, fırsattan istifade çok merak ettikleri kapalı kutu Özel Kuvvetlerimizi biraz da çözebilmek, imkân ve kabiliyetlerini gözleriyle görebilmek-sınamak için davet ettiğini tahmin ediyorum. Ben bu konuda da birliklerin Amerikalılar'la arasına gereken mesafeyi koyacağına inanıyorum.
2. Türk askerine Afganistan'da a) Barışın tesisi mi, b) Barışın korunması mı, c) Kuzey İttifakı'nı eğitmek mi yoksa, d) Savaş sonrası Afganistan'ın rehabilitasyonunda etkin rol alma görevleri mi verilecektir?
Bunların hepsi birbirinden son derece farklıdır, ve aralarında ne yazık ki kesin çizgiler bulunmamaktadır
Gitmeden birliğe verilecek "görev talimatının" net, açık, kesin ve hiçbir yoruma yer vermeyecek bir biçimde tespiti gerekmektedir.
Fırsattan istifade; 1976'nın Başbakanı Ecevit'in tamamen iç politik hesaplarla "Kontrgerilla" diye tahkir etmeye çalıştığı birliğin aslında "Kontrterör" unsuru olduğunun da, 2001'in Başbakanı Ecevit tarafından nihayet anlaşıldığının altının dikkatle çizilmesi gerekir.
Aslında Özel Kuvvetlerin Afganistan'a gitmesi; aynı düşüncedeki işbirlikçilerin kontrgerilla-kontrterör konusunda imâna gelmesini sağlarsa, inanın sadece bu bile az şey değildir.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002