'Namkör' kedi

Sevgili bir arkadaşımın, kedilerin insanlar kadar nankör olmadığı uyarısı üzerine kelimeyi Seda Sayan'ın ünlü şarkısını söylerken telaffuz ettiği şekliyle yazmayı tercih ettim.

Üstelik bu şekil, Cem'in dikkatle dinlenilince fark edilen dil özelliğine de uyuyor. Yeni aklıma geldi, Cem acaba İngilizce konuşurken de pelteliyor mu? Öyle mi etki altında bırakıyor yabancı meslektaşlarını, meselâ İsveç Dışişleri bakanı bayan Lindth'i?

Cem'in istifa gerekçelerini açıklayan basın toplantısını izlerken 73'de daha henüz 30'lu yaşların başında iken TRT'ye Genel Müdür yapıldığı günleri hatırladım.Ecevit o yılların Cem'i o göreve getiren Karaoğlan'ı, Baykal aynı hükümetin ve partinin genç maliye bakanı idi.. Nereden nereye... Temelde hepsi aynı tavanın balığı olmakla birlikte gelinen bu zaman diliminde farklı çatılar altındalar. Hepsi en fazla % 30'luk sol oyun peşinde..

En "namkör"ü hangisi acaba?

Ve bu sefer de % 70'lik sağın, geçen seferler sergilediği inanılmaz beceriksizliklerden faydalanarak yine % 30 ile iktidar olabilecekler mi dersiniz?

Akıllı ol ey millet?Sandık görüldü.. Ve Türkiye'nin çıkarı dakika geciktirilmeden erken bir seçime gitmekten geçiyor. Çünkü senaryolar muhtelif.

1. Bu yaralı 57'inci hükümetle seçime gitmek; 2. Bunu düşürüp kurulacak gecekondu hükümetle gitmek. Fakat gene de sorular ve senaryolar bitmiyor. Her iki halde de seçimi ilkbahara kadar sarkıtmanın çareleri araştırılıyor. Perde gerisindeki "hakim otorite" Derviş'in de tercihi o yönde; çünkü Amerika'dan öyle haber geldi, Amerika Irak harekâtına başlarken Türkiye'de halk desteği olan yıpranmamış bir hükümet istiyor.

Geçen hafta dediğimiz gibi o zaman da Anayasa'nın "savaş halinde seçimler bir yıl ertelenebilir" hükmü işletilecek.

Akıllı oy ey milletim, oyuna gelme.. Hem oyuna gelme, hem oyunu akıllı kullan.

Önce Türkiye'yi âcilen bu hükümetten kurtarmak gerek. Yukarıda dakika demiştik ama şimdi saniye tehirinin yangın sebebi olduğunu düşünüyoruz.

Peki seçimde kime oy vereceksin? Elini vicdanına koy?

Bir tarafta dünyayı, edindiğimiz bilgilere göre bir İsrail firması imalatı gözlüklerle seyredenler ekibi? Kimler mi onlar, önce "karşı taraf"; Cem, Derviş, Şemsiye Partisinden M. Ali Bayar ve destekçileri iş çevreleri.

Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz',in konuşma yaptığı TESEV'in yönetimindeki Can Paker, Mustafa Koç'un Kanlıca'daki yalısında yemek yediği Boyner, Aldo Kaslowski ve yemekten sonra Derviş'in görüş alış verişinde bulunduğu Eczacıbaşı.

Wolfowitz; neden TESEV'de konuştu ve neden mevcut hükümetten önce, Le Figaro'nun 11 Temmuz günkü nüshasında "Amerika'nın Truva Atı" dediği Derviş'le yemek yedi?

İsrail imalatı gözlükçülerden diğeri "Acelem var, Irak harbinde ben başkomutan olmalıyım" diye feryadı basan Çiller.

Şimdi "bu taraf"; Kıbrıs Bakanı Tayyibe? Bak şu işe? Kıbrıs'ta haklarımı; "toprağı bol olsun", sağlığında teyzesi Amerikan Ordusunda subay olan 34 yaşındaki en genç bakan Tayyibe Gülek koruyacak. Kıbrıs'ı fotoğraflardan başka yerde gördü mü acaba?

Helsinki'yi, KOB'ı, UP'yi imzalayan hükümetin, şimdi şahinleşen bakanı Gürel? Helsinki'de kendi imzasıyla da Kıbrıs'ın verildiğini unuttu, Kıbrıs'ı bıraktı, "Bor"la şahinleşti.. Yeni eşleri hanımefendi, evlenmeden önceki uzun süren beraberlikleri sırasında Ankara'daki Fransız Büyük Elçiliğinin maaşlı elemanı idi.

Akıllı ol.. Sandıkta oy vereceğin hükümet sırtında Irak, Kıbrıs, AB kamburlarını taşıyacak. Ya Irak'ta Amerika'nın itfaiye neferliğini yapacak ve Kıbrıs'ı verip AB'ye teslim olacaksın yahut bütün bu senaryoları elinin tersiyle "cart" diye itip tam bağımsızlığa oy vereceksin.

Elini vicdanına koy.. O tarafta ve bu taraftaki mevcut partiler içinde Ege, Kıbrıs, Güneydoğu konularında "millî sabıkası olmayan" var mı?

Olmadığını biliyorsun.. O halde adresin, bağımsız Türkiye'nin, "Bağımsız Türkiye Partisi" değil mi?

"Biz ve bir avuç vatan evlâdı" tanımındaki "bir avuç"un ifade ettiği azlığı değil, "biz"in ifade ettiği, "şimdilik" 30 milyonun salonlara, meydanlara sığmayan görüntüsündeki çokluğu düşün, öyle görmeye alış.