ABD ve AB'den şikâyet hakkın yoktur

Dost edindiler, sorgulamaları gerekmez miydi? 'biz, bunları dost ediniyoruz, hem de 'kadim dost' ama bu konuda Yüce Allah (c.c) ne diyor? Hz. Peygamber (sav) ne emrediyor, bunlara karşı nasıl bir tutum sergilememizi istiyor, diye. Evet, her Müslüman'ın yapması gerekeni yapmaları gerekmez miydi?
Yüce Allah'ın ölçüsü çok net ve açıktı;  
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim, onları dost edinirse şüphesiz o, onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez." (Maide 51)
"Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah ile ilişiği kesilmiş olur." (Ali İmran 28)
"Sen, onların dinlerine tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar, senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar." (Bakara 120)
"Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah'a aittir." (Nisa 139)
"Rasulullah (sav) Bedir'e doğru yola çıktı. Yolda cesareti ve kahramanlığı ile ünlü bir adam arkadan gelip, Rasulullah'a yetişti.
Adam, Rasulullah'a; "Emrine girmek ve seninle birlikte savaşıp ganimet elde etmek için geldim," dedi.
Rasulullah (sav) ona; "Allah'a ve elçisine iman ediyor musun? diye sordu.
Adam: "Hayır!"
Resulüllah; "Öyleyse geri dön! Çünkü Ben, bir müşrikten asla yardım istemem!" 
Hz. Aişe (r.a) diyor ki; "Adam gitti. Sonra tekrar gelip yetişti. İlk teklifini tekrarladı."
Allah Resulü de önceki söylediklerini tekrar etti ve "Öyleyse dön! Ben bir müşrikten asla yardım istemem!" buyurdu.
Adam ayrıldı, sonra Beydâ denilen yerde bize tekrar yetişti. Üçüncü kez teklifini yeniledi.
Rasulullah, ona tekrar; "Allah'a ve elçisine iman ediyor musun? diye sordu. Adam; Evet, dedi.
Bunun üzerine şöyle buyurdu; "O halde (haydi bizimle) yürü" dedi. (Müslim, hadis no: 3388)
Allah ve Resulünün ölçüsü çok açık dimi. Anlamayan var mı? Yok. Uygulayan var mı? Maalesef, o da yok. 
Sonuç ne oldu? Sırtından bıçaklanmak. Nihayet bu bıçak yarasının acısını hissetmeye başlamış olacaklar ki, değişik ortamlarda tepki veriyorlar. Ama bu tepkiler muhtarlar karşısında veya fetih kutlamalarında veya parti mitinglerinde dile getirilmesi bende başka senaryolar mı devreye girdi, sorusunu sorduruyor.  
Nasıl mı? Ülkemiz terör, mülteciler, ekonomi, ticaret, turizm, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere hemen her alanda sıkışmış, yalnız kalmış, çözümsüz bir durumda. Ortada da 14 yıllık bir iktidar var. 
Böyle bir iktidara (Erdoğan'a) ABD'nin, AB'nin, İsrail'in ihtiyacı var. İktidarında, onlara ihtiyacı var. Haliyle Erdoğan'ın ayakta durabilmesi için senaryo da 'kötü adam' şart. CHP, Gülen, PKK vs. bu kötü adam karakteri için ufak kaldılar. Daha büyük bir kötü adam lazım. 
Son üç, beş aydır Erdoğan ve AKP'nin söylemlerine dikkat edin kadim dostlarına, nikah kıydıklarına karşı hep bir yakınma, Davos tehditleri ve hedef göstermeler var; 'Bizi çekemiyorlar, bizi istemiyorlar, önümüzü kesemeyecekler' vs. 
Kim? Cevap yok. Ama sokakta cevaplar hazır; İslam düşmanları, ABD, AB, İsrail. Haliyle Erdoğan'a sarılmak şart (!). Bunun adına da cihat, diyorlar. Kağıttan cihat. Nasıl mı? (yarın)