İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab (Rıza Sarraf) ABD'de tutuklu. Dört farklı suçtan 75 yıl hapsi isteniyor. Savcı Preet Bharara tarafından hazırlanan iddianamede Reza'ya atılı suçlar: ABD'nin İran'a uyguladığı ambargo kararını ihlal etmek, kara para aklamak, ABD'yi dolandırmak için komplo kurmak.
Tayyip'in deyimiyle hayırsever işadamı Rıza Bey bir hayır da Amerikalı savcıya yapar mı, dersiniz! Yapacağa benzer, zira Amerikan yargı sisteminde "Kayseri pazarlığı"na benzer bir anlaşma vardır; sanıkla yargı arasındaki pazarlığa göre, sanık konuşur ve suça karışanların adını verirse cezası indirilir. Kayseri pazarlığı Davutoğlu'na yaramadıysa da, Zarrab'a yarar sağlayabilir. Adam, çıkarı olmayan hiçbir işe girmiyor. Henüz 20 yaşında niye Türkiye'ye geldi, tam da AKP iktidarı başlamışken! Hayırsever arkadaşımız kaz gelecek yerden tavuk esirger mi, esirgemez tabii. Türkiye'ye girmekle kâra geçti, yetmedi şarkı sözü yazarak müzik dünyasına girmez mi, oradan da eli boş dönmedi bizim Ebru Gündeş'le dünya evine girdi. Girişler bir yerde şaştı ve Amerikan hapishanesine de girmiş bulundu. Ceza indiriminden istifade edebilmek için kimlerle hangi yollarda beraber yürüdüklerini şarkıya değil de mahkeme tutanaklarına dökerse buradaki arkadaşların hali nice olur, bakalım;
Bu işten en büyük zararı Türkiye görecek. Zarrab aleyhine hazırlanan iddianamede suçlandığı tüm olayların ortak noktası Türkiye. Bu mahkeme süreciyle birlikte Zarrab'ın Türkiye'de işlemiş olduğu birçok suç ve bu suçu birlikte işlediği kişiler ortaya çıkabilir. Suça iştirâk edenlerin yargı önünde bu durumları tespit edildiğinde ABD Türkiye'den suçluların iadesini isteyebilir mi?
Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi konusunda ikili bir antlaşma vardır: "Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Antlaşması".
Sözleşmenin 2. maddesine göre, iştirak halinde işlenen suçların faillerinin iadesi istenebilir. Yani Zarrab'ın suç ortaklarının iadesini ABD, Türkiye'den isteyebilir.
Ancak; istenilen taraf aynı suçtan ötürü kovuşturmama veya kovuşturmayı durdurma kararı almışsa iade olmaz (madde: 3, fkra: 2). Türkiye, Zarrab'la birlikte ilgili olanları 17/25 Aralık operasyonları ile gözaltına almıştı. Sonrası malum, siyasal iktidar kovuşturmayı kapattı. Zarrab'ın iddianamesindeki ambargoyu delme ve kara para aklama suçları ile 17/25 Aralık konusu suçlamalar örtüştüğü için Zarrab'ın iştirakçilerini Türkiye iade etmeyebilir.
Sözleşmenin 4. maddesi de iadeyi engelliyor; sözleşen taraflardan hiçbiri, kendi vatandaşını iade etmek zorunda değildir.
Ne var ki, kovuşturmayı engelleyen, şaibeli 4 Bakan'ı Meclis kararı ile Yüce Divan'dan kurtaran yani ipten alan AKP tayfası bunların topunun uluslararası divanda yargılanmalarına mani olamayacaktır.
Nedenini açıklayalım: Zarrab olayı ABD ile Türkiye arasında olsaydı, suça iştirak edenleri Türkiye iade etmeyebilirdi, ancak olay uluslararası boyuttadır. ABD'nin İran'a uyguladığı ambargo BM Güvenlik Konseyine götürülmüş, BM üyesi devletlerin kararı ile ABD'nin İran'a uyguladığı ambargo onaylanmıştır. İşte BM destekli ambargoyu delmiştir Zarrab ve iştirakçileri.
Bu noktadan sonra Türkiye, suç ortaklarını iade etme konusunda ABD ile olan ikili sözleşmeye göre değil, BM Güvenlik Konseyi talimatıyla Uluslararası Ceza Divanı'na tabi olacaktır. Divan'a yani kurucu sözleşme Roma Statüsü'ne taraf olmasa da. Üstelik Anayasanın 38. maddesinin son fıkrası hükmüne göre suçluların iadesi konusunda Uluslararası Ceza Divanı'nın yükümlülüğü söz konusudur.
Bu arkadaşların adaletle tanışmaları yakındır.
Tayyip'in deyimiyle hayırsever işadamı Rıza Bey bir hayır da Amerikalı savcıya yapar mı, dersiniz! Yapacağa benzer, zira Amerikan yargı sisteminde "Kayseri pazarlığı"na benzer bir anlaşma vardır; sanıkla yargı arasındaki pazarlığa göre, sanık konuşur ve suça karışanların adını verirse cezası indirilir. Kayseri pazarlığı Davutoğlu'na yaramadıysa da, Zarrab'a yarar sağlayabilir. Adam, çıkarı olmayan hiçbir işe girmiyor. Henüz 20 yaşında niye Türkiye'ye geldi, tam da AKP iktidarı başlamışken! Hayırsever arkadaşımız kaz gelecek yerden tavuk esirger mi, esirgemez tabii. Türkiye'ye girmekle kâra geçti, yetmedi şarkı sözü yazarak müzik dünyasına girmez mi, oradan da eli boş dönmedi bizim Ebru Gündeş'le dünya evine girdi. Girişler bir yerde şaştı ve Amerikan hapishanesine de girmiş bulundu. Ceza indiriminden istifade edebilmek için kimlerle hangi yollarda beraber yürüdüklerini şarkıya değil de mahkeme tutanaklarına dökerse buradaki arkadaşların hali nice olur, bakalım;
Bu işten en büyük zararı Türkiye görecek. Zarrab aleyhine hazırlanan iddianamede suçlandığı tüm olayların ortak noktası Türkiye. Bu mahkeme süreciyle birlikte Zarrab'ın Türkiye'de işlemiş olduğu birçok suç ve bu suçu birlikte işlediği kişiler ortaya çıkabilir. Suça iştirâk edenlerin yargı önünde bu durumları tespit edildiğinde ABD Türkiye'den suçluların iadesini isteyebilir mi?
Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi konusunda ikili bir antlaşma vardır: "Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Antlaşması".
Sözleşmenin 2. maddesine göre, iştirak halinde işlenen suçların faillerinin iadesi istenebilir. Yani Zarrab'ın suç ortaklarının iadesini ABD, Türkiye'den isteyebilir.
Ancak; istenilen taraf aynı suçtan ötürü kovuşturmama veya kovuşturmayı durdurma kararı almışsa iade olmaz (madde: 3, fkra: 2). Türkiye, Zarrab'la birlikte ilgili olanları 17/25 Aralık operasyonları ile gözaltına almıştı. Sonrası malum, siyasal iktidar kovuşturmayı kapattı. Zarrab'ın iddianamesindeki ambargoyu delme ve kara para aklama suçları ile 17/25 Aralık konusu suçlamalar örtüştüğü için Zarrab'ın iştirakçilerini Türkiye iade etmeyebilir.
Sözleşmenin 4. maddesi de iadeyi engelliyor; sözleşen taraflardan hiçbiri, kendi vatandaşını iade etmek zorunda değildir.
Ne var ki, kovuşturmayı engelleyen, şaibeli 4 Bakan'ı Meclis kararı ile Yüce Divan'dan kurtaran yani ipten alan AKP tayfası bunların topunun uluslararası divanda yargılanmalarına mani olamayacaktır.
Nedenini açıklayalım: Zarrab olayı ABD ile Türkiye arasında olsaydı, suça iştirak edenleri Türkiye iade etmeyebilirdi, ancak olay uluslararası boyuttadır. ABD'nin İran'a uyguladığı ambargo BM Güvenlik Konseyine götürülmüş, BM üyesi devletlerin kararı ile ABD'nin İran'a uyguladığı ambargo onaylanmıştır. İşte BM destekli ambargoyu delmiştir Zarrab ve iştirakçileri.
Bu noktadan sonra Türkiye, suç ortaklarını iade etme konusunda ABD ile olan ikili sözleşmeye göre değil, BM Güvenlik Konseyi talimatıyla Uluslararası Ceza Divanı'na tabi olacaktır. Divan'a yani kurucu sözleşme Roma Statüsü'ne taraf olmasa da. Üstelik Anayasanın 38. maddesinin son fıkrası hükmüne göre suçluların iadesi konusunda Uluslararası Ceza Divanı'nın yükümlülüğü söz konusudur.
Bu arkadaşların adaletle tanışmaları yakındır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023