ABD'nin Kıbrıs politikası hiç değişmedi

ABD'nin Avrupa ve Avrasya'dan sorumlu Bakan Yardımcısı Daniel Fried, Washington'da 17'ncisi düzenlenen Uluslararası Kıbrıs Konferansı'nda yaptığı bir konuşmada; "Türkiye, Kıbrıs bandıralı gemi ve uçaklara limanlarını açarak, AB ile Gümrük Birliği anlaşmasını, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni de kapsayacak şekilde genişletme yükümlülüğünü yerine getirmelidir" dedi.Fried'in dediğine göre Kıbrıs Cumhuriyetini tanımak, "Türkiye'nin özgür iradesiyle, AB çerçevesinde üzerine aldığı bir yükümlülükmüş." Daniel Fried ABD'nin Kıbrıs sorununa bakış açısını, "Kıbrıs adasında, Kıbrıs Cumhuriyeti'nden başka herhangi bir hükümeti tanımıyoruz ve tanımayacağız. Bu konuda çok açığız. Politikalarımızın hiçbiri başka bir siyasi varlığı adım adım tanımayı hedeflemiyor veya ima bile etmiyor. Kıbrıs tek bir ülkedir. Bizim tek bir büyükelçiliğimiz var ve öyle de kalacak" şeklinde açıklamış. Türklerin adadaki varlığı ve hakları daha açık bir şekilde görmezlıkten gelinemezdi. Yetkili bir ağızdan duyulan ABD'nin Kıbrıs politikası uzun yıllardır zaten bu şekildeydi. Bunun göstergesi olarak Kıbrıs Rum kesiminde yayımlanan Politis gazetesi, kısa bir süre önce Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA) Kıbrıs Rum yönetimine 1968'den bu yana "gizli misyonlar ve Rum iç politikasında kullanılmak üzere" milyonlarca dolar gönderdiğini yazdı. Bu paralarla neler yapıldığı ve 'gizli misyon'dan ne kastedildiği belli değil. Bu paralarla Türk tarafında Rum tezinin yılmaz savunusu olacak pek çok basın mensubu ve politikacı satın alınmış olabilir. Bunlar gelecekte belki ortaya çıkacaktır. Ama belli olan bir şey var ki, artık KKTC'de Rumların çıkarlarını ve Rum tezlerini savunan pek çok sivil toplum örgütü, dernek ve politikacı ve basın mensubu var.Bir süre önceki bir yazımda da işlediğim gibi Rumlar EOKA terör örgütü mensuplarına barınabilecekleri saraylar inşa ederken ve Enosis ruhunu canlı tutmak için her türlü etkinlik düzenlerken Türk yetkililer KKTC için ne yapmaktadırlar?       Kıbrıs Rum yönetiminin eski liderlerinden Glafkos Klerides, hayatında tekrar yaşamak isteyebileceği tek şeyin "EOKA mücadelesi'' olduğunu söylerken, KKTC hükümeti neler yapmaktadır? Hemen cevap verelim.KKTC'de Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı bir süre önce yaptığı bir açıklamada, "1958 ve 1974'ten sonra Rumcadan Türkçeye çevrilen ilçe ve köy isimlerinin tekrar Rumca olması için bir tavsiye kararı aldıklarını" açıkladı. İşte Rumlar Enosis'e devam ederken Cumhurbaşkanı Talat ve CTP'li Soyer hükümeti KKTC'yi Rumlaştırma konusunda hayli mesafe kat etmiş görünüyorlar. Bu çerçevede Türkçe olan köy isimlerini bile Rumcaya çevirmeyi amaçlıyorlar.Hedef ne peki?Hedef, Rum Meclis Başkanı ve AKEL lideri Hristofyas'ın ifade ettiği gibi adayı işgalden kurtarmak! 9 Nisan 2006 da Hristofyas şunları söylüyor; "Kıbrıslı Türklerle Rumların yeniden yakınlaşması için CTP-AKEL olarak ortak hareket kurduk. Bu hareket her zaman 'anti-emperyalist' ve 'anti-işgal' karakter taşıdı. CTP-AKEL ortak hareketinin desteklediği çözüm, ülkeyi işgalden, yabancıların varlığından ve hegemonyasından kurtaracak" diyor.Talat'ın partisi CTP ile Rum AKEL ortak hedef belirlemişler. Türk askerini adadan çıkarmak? Türk askeri bu adaya niçin geldi? Adadaki Türkleri Rumların katliamlarından kurtarmak için. Peki, adadan Türk askeri çıktıktan sonra EOKA terörünü bile özlediğini söyleyen Rumlar yeniden katliamlara başlarsa bu kez AB'ye üye Kıbrıs Cumhuriyetindeki Türkleri katliamlardan AB'ye üye olmak için Kıbrıs'tan bile vazgeçen Türkiye mi kurtaracak?