Ülkemiz, bir taraftan yapısal değişikliklerle her sahada bir tasfiye sürecinin içerisine sokulurken; diğer taraftan daha önce ifade ettiğimiz gibi AB'nin Türkiye'yi içine alması mümkün değildir. Zaten AB Komisyonu kararları ve üye ülkelerin yetkilileri, Türkiye için "tam üyeliğin mümkün olmadığı" nı gizlememektedirler. Bunun birçok sebebi vardır.
AB, neden Türkiye'yi içine almak istemiyor?a- AB, bir kültür ve medeniyet birliğidir. Türk milletinin kültürü ve medeniyeti ile uyuşması mümkün değildir. Bunu AB üyesi ülkelerin siyasileri ve düşünürleri de ifade etmektedirler.b- AB topraklarında var olan işsizlik rakamları ve Avrupalıların buna çözüm bulamıyor olmaları, birliğin geleceğini ciddi olarak tehdit ederken; bir de Türkiye'nin istihdam yükünü taşımaları mümkün değildir.c- AB içerisinde fonların bölüşümü ciddi bir tartışma konusu iken; bir de bu pastadan nüfusunun kalabalık olması sebebi ile Türkiye'nin büyük bir pay alması, AB üyesi ülkeler için kabul edilir değildir.d- Tarım kesimi, AB bütçesinden en büyük payı alırken; bu Fransa göreceli olarak paydan aslan payı almaktadır. Oysa Türkiye'nin bir tarım ülkesi olduğu düşünüldüğünde; bunun AB içerisinde fonların oranını ve AB çiftçisini ciddi şekilde etkileyeceği aşikardır. Elbette bunun da AB üyesi ülkeler ve özellikle Fransa tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.e- Türkiye, Gümrük Birliği'ne zaten sokulmuş; AB üyesi ülkeler, dış ticarette istediklerini elde etmişlerdir. 1 Ocak 1996 yılında ülkemizde davul-zurna ile Gümrük Birliği kutlanırken; ne türlü tarihi bir yanlışa imza atıldığı kamuoyundan saklanmıştı. Dönemin Fransa Ankara Büyükelçisi Eric Routean "Türkiye büyük ödünler verdiği çok haksız bir antlaşmaya imza attı. Bu antlaşma yeniden düzenlenmezse, Türkiye ekonomisi açısından bir felaket olacaktır. Avrupa, pazar istiyordu; istediğini fazlası ile elde etti"; dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel ise "Türkiye, bizim Cezayir'imizdir" demişlerdi.
Gümrük Birliği dış açığımızı artırmıştırGerçekten de 1995 yılında AB ile aramızdaki dış ticaret açığı, Gümrük Birliğine girdiğimiz 1996 yılında % 100 artış göstermiş; arkasından da sürekli artarak günümüze kadar gelmiştir. 1 Ocak 1996 yılından Ekim 2006 yılına kadar AB ile aramızdaki dış ticaret açığının toplamı 107.712 milyar dolara çıkmıştır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Suphi Saatçi / Mimar Sinan Üniversitesi:Yol gösterici ve ufuk açıcı bir eserMillî devlette kadın, çalışma hayatı, ekonomi ve maliye politikaları ve adil gelir dağılımı konularını büyük bir vukufla ele alan Baş, mill güvenlik ve dış politika konularında da çarpıcı yaklaşımlar sergilemektedir. Sayın Baş bunun gibi millî devlette sağlık, barınma ve gıda politikaları; tarım ve hayvancılık, çevre problemleri araştırma ve geliştirme, madencilik, enerji kaynakları ve küreselleşme gibi çağımızın en hayatî ve en güncel olan meselelerine kadar yaklaşım, çözüm ve öneriler sunmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Türkiye'nin sorunlarını çözmeğe ve milletimizin daha iyi bir geleceğe kavuşmasına vakfetmiştir. "Sosyal Devlet Millî Devlet" adlı bu eseri ile de ülkemizin öğrencisinden entelektüeline, öğretmeninden politikacısına, kısacası her kesimden düşünen ve okuyan insanlara yol gösterici ve ufuk açıcı büyük bir bakış kazandırmıştır. Milli ekonomi modeli üzerine değerli esere de imza atan Prof. Dr. H. Baş, sosyal ve millî devlet konusun ele alan bu yeni kitabıyla, hayırlı ve rehber bir çalışma sunmuştur. Yarınından endişe etmeyen, gelecekten tedirginlik duymayan, mutlu, müreffeh ve güçlü toplum yapısına kavuşma uğruna mücadele vermek isteyen herkes, Sayın Baş'ın bu eserini okumalıdır.
AB, neden Türkiye'yi içine almak istemiyor?a- AB, bir kültür ve medeniyet birliğidir. Türk milletinin kültürü ve medeniyeti ile uyuşması mümkün değildir. Bunu AB üyesi ülkelerin siyasileri ve düşünürleri de ifade etmektedirler.b- AB topraklarında var olan işsizlik rakamları ve Avrupalıların buna çözüm bulamıyor olmaları, birliğin geleceğini ciddi olarak tehdit ederken; bir de Türkiye'nin istihdam yükünü taşımaları mümkün değildir.c- AB içerisinde fonların bölüşümü ciddi bir tartışma konusu iken; bir de bu pastadan nüfusunun kalabalık olması sebebi ile Türkiye'nin büyük bir pay alması, AB üyesi ülkeler için kabul edilir değildir.d- Tarım kesimi, AB bütçesinden en büyük payı alırken; bu Fransa göreceli olarak paydan aslan payı almaktadır. Oysa Türkiye'nin bir tarım ülkesi olduğu düşünüldüğünde; bunun AB içerisinde fonların oranını ve AB çiftçisini ciddi şekilde etkileyeceği aşikardır. Elbette bunun da AB üyesi ülkeler ve özellikle Fransa tarafından kabul edilmesi mümkün değildir.e- Türkiye, Gümrük Birliği'ne zaten sokulmuş; AB üyesi ülkeler, dış ticarette istediklerini elde etmişlerdir. 1 Ocak 1996 yılında ülkemizde davul-zurna ile Gümrük Birliği kutlanırken; ne türlü tarihi bir yanlışa imza atıldığı kamuoyundan saklanmıştı. Dönemin Fransa Ankara Büyükelçisi Eric Routean "Türkiye büyük ödünler verdiği çok haksız bir antlaşmaya imza attı. Bu antlaşma yeniden düzenlenmezse, Türkiye ekonomisi açısından bir felaket olacaktır. Avrupa, pazar istiyordu; istediğini fazlası ile elde etti"; dönemin Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel ise "Türkiye, bizim Cezayir'imizdir" demişlerdi.
Gümrük Birliği dış açığımızı artırmıştırGerçekten de 1995 yılında AB ile aramızdaki dış ticaret açığı, Gümrük Birliğine girdiğimiz 1996 yılında % 100 artış göstermiş; arkasından da sürekli artarak günümüze kadar gelmiştir. 1 Ocak 1996 yılından Ekim 2006 yılına kadar AB ile aramızdaki dış ticaret açığının toplamı 107.712 milyar dolara çıkmıştır.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Suphi Saatçi / Mimar Sinan Üniversitesi:Yol gösterici ve ufuk açıcı bir eserMillî devlette kadın, çalışma hayatı, ekonomi ve maliye politikaları ve adil gelir dağılımı konularını büyük bir vukufla ele alan Baş, mill güvenlik ve dış politika konularında da çarpıcı yaklaşımlar sergilemektedir. Sayın Baş bunun gibi millî devlette sağlık, barınma ve gıda politikaları; tarım ve hayvancılık, çevre problemleri araştırma ve geliştirme, madencilik, enerji kaynakları ve küreselleşme gibi çağımızın en hayatî ve en güncel olan meselelerine kadar yaklaşım, çözüm ve öneriler sunmaktadır. Prof. Dr. Haydar Baş, ömrünü Türkiye'nin sorunlarını çözmeğe ve milletimizin daha iyi bir geleceğe kavuşmasına vakfetmiştir. "Sosyal Devlet Millî Devlet" adlı bu eseri ile de ülkemizin öğrencisinden entelektüeline, öğretmeninden politikacısına, kısacası her kesimden düşünen ve okuyan insanlara yol gösterici ve ufuk açıcı büyük bir bakış kazandırmıştır. Milli ekonomi modeli üzerine değerli esere de imza atan Prof. Dr. H. Baş, sosyal ve millî devlet konusun ele alan bu yeni kitabıyla, hayırlı ve rehber bir çalışma sunmuştur. Yarınından endişe etmeyen, gelecekten tedirginlik duymayan, mutlu, müreffeh ve güçlü toplum yapısına kavuşma uğruna mücadele vermek isteyen herkes, Sayın Baş'ın bu eserini okumalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.