Acınacak haldeki Türkiye

Hukukçular adaletsizlikten yakınıyorsa,asker güvensizlikten yakınıyorsa,polis anarşiden yakınıyorsa,milletin sesi ise Acınacak çıkmıyorsa orada devletten, huzurdan ve gelecekten bahsetmek mümkün değildir.Huzurun olmadığı bir yerde de ne mal, ne can, ne de namus emniyetinden bahsedebilirsiniz.Yani hükümet, millete hizmet edecek bir devlet bırakmadığı gibi devlet için de bir gelecek geriye bırakmamıştır.Hükümetin yaptığı en tehlikeli iş özelleştirmeyle millete ait olan şirketlerin yok pahasına satılması değildir.Ya da dış politikada yaptıkları yanlışlarla dost devletleri düşman hale getiren icraatları da değildir.Türkiye'de milleti oluşturan halklar arasına ikilik sokması da yaptığı en tehlikeli iş değildir.Bugün paralel yapı diye yakındığı cemaate ne istediyse vermesi de değildir.Hükümetin millete vurduğu en büyük darbe, milletin geleceğini yok etmesidir, çalmasıdır.Yani hükümet, bir milletin millet olmasını sağlayacak, geleceğini inşa etmesini sağlayacak bütün dinamiklerini 13 yılda yok etti.Bir milleti yok etmeyi kendine misyon edinmiş bir irade nasıl iş görür, hangi adımları atarsa bugün hükümet bu adımları eksiksiz atmış ve bu kulvarda ısrarla yürümektedir.Bütün bu karamsar tabloda hiç umut yok mu?Hamdolsun var.Bu vahim durumdaki ülkemizde yaşadıkları bütün sıkıntılara rağmen asla lekelenmemiş, hiçbir hukuksuz işe bulaşmamış tertemiz bir lider ve kadro var. Bu lider Prof. Dr. Haydar Baş, kadro da Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıdır.Milletimiz umutsuzluğa kapılmasın. Çünkü önünde güneş gibi doğmuş Bağımsız Türkiye kadroları görev beklemektedir.Bu bağlamda yetkin bir kadro yetiştiren Prof. Dr. Haydar Baş üstüne düşeni fazlasıyla yerine getirmiştir.Sıra milletimizdedir.Milletimiz 7 Haziran'da önündeki güneşi görmez ve Türkiye'yi badirelere sürükleyen mevcut hükümeti yine işbaşına getirirse, yakındığımız bugünleri bile arayacağımız noktalara ülkemizi düşürmüş olacağız.