İslam anlayışında nefis ve şeytan, insanı günah işlemeye sevkeden iki emel unsurdur. Bu dünya imtihan dünyasıdır. Nefis ve şeytan, insanı günah işlemeye yönlendirir ama insan bunlarla mücadele ederek iyi müslüman olur yani iyi insan olur. Nefisle ve şeytanla mücadeleyi kazanan kişi imtihanı kazanmış demektir. Dolayısıyla nefisle ve şeytanla mücadele etmek, arınma çabasıdır. Tasavvufta nefsi terbiye etmek için pek çok yöntem kullanılır. Nefis, insanın içinde bulunan ve insana kötülük yapan bir düşmandır. Dolayısıyla Müslüman, ömrü boyunca bu nefisle mücadele etmek durumundadır. Ahmet Yesevî pek çok şiirinde nefsi kötülemiş, nefisle mücadele etmeyi temel görev bilmiştir. O, nefsin insana ne gibi kötülükler yaptığını sayıp dökmüştür. Bir hikmetinde şöyle der: "Nefs yoluna giren kişi rezil olur; Yoldan azıp gezip tozan şaşkın olur;Yatsa, kalksa, şeytan ile yoldaş olur; Nefsi tep sen, nefsi tep sen, ey bed-girdâr (kötü huylu) Nefsin seni son deminde fakir kılar; Din evini yağmalayıp harap kılar; Öldüğünde imanından ayrı kılar; Akıllı isen pis nefisten ol sen bîzâr (bıkmış, usanmış)." Nefis terbiyesi ya da nefisle mücadele, aslında insanın kendisini otokontrole tabi tutması, kendi kendisini sorgulaması, özeleştiri yaparak fazlalıklarını, budaklarını, çıkıntılarını budayarak nizama girmesidir. İnsan, yapıp ettiklerini vicdan ve iman gibi iki temel ölçüte ve mihenge vurmazsa, kontrolsüz biçimde yaptıklarının farkına vardıracak bir hesaba çekiciyle karşılaşmazsa nerede duracağı belli olmayan, freni patlamış bir araba gibi muhakkak bir yerlere toslar. Onun için Müslüman hayatını, yaptıklarını, işlerini, fiillerini sorgulayarak, düşünerek düzenlemeye, fazlalıklarını törpülemeye çalışır. Ancak böylesine bir özeleştirel hayatla mükemmel insan olma sürecine girmiş olur. Bunun yolu yöntemi de nefis terbiyesidir. Yani nefsin azgınlıklarına ket vurma, nefsin şımarıklıklarının kendisine ve topluma zarar vermesine engel olma, Allah'ın sınırlarına tecavüz etmesine izin vermeme halidir. Nefis terbiyesinin nihai hedefi, kişiye haddini hatırlatmak, bildirmek ve hudutlarını taşmasına izin vermeyerek onu kendi sınırları içinde tutmaktır. Tasavvufun esası da budur. Ahmet Yesevi hikmetleri bu meseleyi ayrıntılı olarak irdeler. Nefis terbiyesinin en iyi yöntemlerinden biri iyilik yapmaktır. Zira iyilik, duyguları terbiye eder. İnsana insan oluşunu, eksiklerini, zaaflarını, sonunu, nereden gelip nerereye gideceğini hatırlatır. İyilik yapmak, kişiye kendisi gibi olan diğer insanlarla arasındaki birlik, beraberlik, kardeşlik durumunu hatırlatır. İyilik yapmak, insana kibirlenme, büyüklenme hastalıklarına tutulmasına izin vermez. İnsanı insan konumunda tutan temel dinamiklerden biri iyiliktir. İnsan iyilikle insanlığının farkına varır. İnsan iyilikle yaşadığını hisseder ve hayatından zevk alır. İnsan iyilikle ihtiraslarından, kendisini yakıp kül eden ve huzursuz eden, hayatını mutsuzlukla cehenneme döndüren azgın tutkularından kurtulur. Hoca Ahmet Yesevî, iyi Müslüman olmanın yollarından birinin gariplere ve yetimlere ilgi göstermek olduğundan bahseder. Buradan hareketle bu davranışın insan ruhunda merhametle bir yumuşaklık doğuracağını ve böylelikle merhamet eden, kalbi yumuşak olan insanın arınma yolunda önemli bir sürece gireceğini vurgulamak ister gibidir. Bir hikmetinde şöyle der: "Akıllı isen gariplerin gönlünü avla; Mustafa gibi ülkeyi gezip yetim ara; Dünyaya tapan soysuzlardan yüz çevir; Yüz çevirip, deniz olup taştım işte." Burada dünyaya tapan soysuzlara değil de garip ve yetimlere ilgi göstermenin önemine vurgu yapıyor. Çünkü böyle yaparsa kişi, maddeye taparlıktan, dünyaya dalmaktan vazgeçecek, garip ve yetimlerin halini anlayacak, onlara merhamet edecek, kalbi yumuşayacak, kötülük işleme ihtimali azalacaktır. Deniz olup taşması, duygu ve maneviyat itibariyle zenginleşmesi demektir. Acıma, merhamet duygusu yoğun olan insan, âdeta sonsuzluğa ulaşmış gibi olur. Dolayısıyla günah ve kötülüklerden arınma yollarından biri müslümanın toplumsal sorumluluğunun bilincinde olarak yardıma muhtaç olanlara yardım etmesi, ilgiye ihtiyaç duyanlara ilgi göstermesidir.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015