logo
23 NİSAN 2024

Ajan Humpher İstanbul'da

14.09.2001 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kalemindenDini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Bir keresinde de Sömürgeler Bakanlığı'nda Britanya, Fransa ve Rusya temsilcileri ile bir konferans düzenlendi. Konferans üyeleri siyasi heyetler, din adamları ve ünlü şahsiyetlerden oluşmakta idi. Bakana yakınlığım dolayısıyla ben de bu konferansa katılmıştım. Konferansın konusu İslam ülkelerinin ne şekilde sömürülebileceği ve bu yolda karşılaşılan engellerdi.

Konferansa katılanlar Müslümanları birbirine düşürmenin, aralarında nifak ve tefrika icat etmenin yollarını araştırıyorlardı. Müslümanlar arasındaki sarsıntı söz konusu olunca üyelerden bazıları, İspanya'nın (Endülüs'ün) yüzyıllar sonra Hıristiyanlığın kucağına döndüğü gibi bazı İslam ülkelerinin de doğru yola erişeceklerine inanıyorlardı. Bu konferansta konuşulanları 'Mesih Âlemine Doğru' isimli kitabımda kaydetmiş bulunuyorum.

Doğudan batıya kadar, bütün yönlere kök salmış bir ağacı kurutmak tabiatıyla kolay değildir. Ama ne olursa olsun bütün bu zorluklara katlanmalıyız. Zira Hıristiyanlık ancak bütün dünyaya yayıldığı zaman muzaffer olacaktır. İsa, sâdık takipçilerine bu müjdeyi vermiştir. Muhammed'in (hâşâ) zaferler elde etmesi yaşadığı tarihte ve dönemin sosyal şartlarından kaynaklanmıştır. Doğu ve batıda, İran ve Roma İmparatorluğu'nun çöküşü Muhammed'in kısa bir zamanda zafer kazanmasına yol açmıştı. Müslümanlar, bu nedenle o büyük imparatorlukları yenebilmişlerdir. Şimdiki tarihî şartlar o zamanın tam tersi bir durum arz ediyor. İslam ülkeleri süratle düşüşe doğru ilerlemekte, Hıristiyan ülkeler de gelişme ve medeniyete doğru ilerlemekteler. Hıristiyanların Müslümanlardan intikam alma zamanı gelmiştir. Kaybettiklerini geri almalıdırlar. İşte zamanın güçlü Hıristiyan ülkesi de Büyük Britanya'dır. Bütün dünyaya gücünü göstermektedir ve İslam ülkeleri ile savaşta önderlik yapma azmindedir".

AJAN HUMPHER HİLAFET

MERKEZİ İSTANBUL'DA

"Sömürgeler Bakanlığı beni Mısır, Irak, İran, Hicaz ve Osmanlı halifelik merkezi İstanbul'a casusluk yapmak ve gizli bilgiler toplamak üzere görevli olarak gönderdi. Benim görevim, Müslümanları birbirine düşürmek ve sömürüyü İslam ülkelerine sokabilme yollarını aramak için yeterli bilgileri toplamak idi. Bu görevi üstlendiğim sıralarda İslam topraklarında, Sömürgeler Bakanlığı'nca bu işle görevlendirilmiş 9 kişi daha görev yapmaktaydı. Hepsi İngiltere'nin bu bölgelerdeki çıkarlarını korumak ve sömürge ülkelerde İngiltere'nin konumunu güçlendirmek için çalışıyorlardı. Ellerinde gerektiği kadar para bulunuyordu ve önemli gizli işler de bunlara havale edilmişti. Kendilerine bakanların, valilerin, yüksek rütbeli memurların, âlimlerin ve kabile reislerinin isimlerini içeren listeler verilmişti. Beni uğurlarken Sömürgeler Bakan Yardımcısı hiçbir zaman unutmayacağım bir şey söyledi: 'Sizin başarınız ülkemizin gelecekteki alın yazısını belirleyecektir. O halde elinizden geldiği, gücünüzün yettiği kadar başarılı olmaya çalışın'.

ÖNCE DİL E?İTİMİ

Ben verilen bu görevden çok memnun olarak, içim sevinç dolu, gemiyle Müslümanların hilafet merkezi İstanbul'a doğru yola çıktım. Görevim ikiye ayrılıyordu. Her şeyden önce Türkçe öğrenmeliydim. Çünkü o zamanlar görev yapacağım bölgelerin resmî dili Türkçe idi. Türkçe öğrendikten sonra Arapça, Kur'an, Tefsir ve daha sonra da Farsça öğrenmeliydim. Ancak bir dili öğrenmekle, edebî gramerini öğrenmek ve o dili çok güzel konuşmak arasında fark vardır. Ben, o yöre halkının bir ferdi imiş gibi dili çok güzel öğrenmeliydim. Bir dili öğrenmek iki veya üç yıl alır. Ama onu tam anlamıyla kavramak yıllarca sürer ve ben bu yabancı dilleri en ufak ayrıntılarına kadar öğrenmek zorundaydım. Hiç kimse Türk, Arap ve Fars olduğum konusunda kuşku duymamalıydı. Bütün bunlara rağmen başarısız olacağım diye üzülmüyor ve endişe duymuyordum. Zira Müslümanları iyi tanıyordum. Onlar Kur'an ve Peygamberden aldıkları emirle eli açık, misafire karşı saygılı, sevgili ve iyimser insanlardır. Hıristiyanlar gibi kötümser değillerdir. Diğer taraftan Osmanlı İmparatorluğu, İslam topraklarında faaliyet gösteren İngiliz casuslarını keşfedemeyecek kadar zayıftı. İmparator ve etrafındakiler çok güçsüzdü ve sürekli sarsıntı geçirmekteydiler.

SEÇTİ?İ İSİM MUHAMMED

Birkaç ay süren yorucu yolculuktan sonra nihayet Osmanlı Hilafet merkezine varmıştım. Gemiden inmeden önce isim olarak kendime 'Muhammed' ismini seçmiştim. Şehre girer girmez, şehrin merkez camiine gittim. Orada Müslümanların düzen ve temizliğinden son derece hoşnut olmuştum. Kendi kendime neden biz bu temiz insanları incitmeğe çalışıyoruz? Neden huzur ve güveni sarsmaya çalışıyoruz? Acaba bu tür pis işleri Mesih (Hz. İsa) caiz kılmış mıdır? Ama, derhal bu şeytan vesvesesinden irkildim, bâtıl düşüncelerimden dolayı istiğfar (bağışlanma dileğinde bulunma) ettim. Büyük Britanya Sömürgeler Bakanlığı'nın memuru olduğumu hatırladım. Görevimi tam anlamıyla îfâ etmeliydim. Şehre gelişimin ilk günlerinde yaşlı bir Ehl-i Sünnet âlimiyle tanıştım. İsmi Ahmet Efendi idi. Ağırbaşlı, saygıdeğer ve iyi huylu bir âlimdi. Kendi rahiplerimiz arasında böyle saygıdeğer bir adam görmemiştim. O, gece gündüz ibadet ediyor, ağırbaşlılık ve saygıdeğerlilikte Hz. Muhammed'e benziyordu. Allah'ın Resulü'nü insaniyetin noksansız bir örneği olarak gören Ahmet Efendi, O'nun sünnetini kendine yol olarak seçmişti. Muhammed'in ismi geçtiğinde gözleri yaşarırdı.

Şeyh ile görüşmemde ona duyduğum yakınlığın bir nedeni de, benim hakkımda ve ailem hakkında hiçbir şey sormamasıydı. Bana Muhammed Efendi diye seslenirdi. Ne sorsam olgunlukla cevap verir ve bana saygı duyardı. Özellikle başka bir bölgeden geldiğimi ve Peygamber sancağını taşıyan Osmanlı İmparatorluğu'na hizmet etmek istediğimi söyleyince daha iyi davranıyordu. Şeyhe İstanbul'da oturma sebebimi böyle bir yalan söyleyerek açıklamıştım.

Ayrıca şeyhe ana-babamı kaybettiğimi, başka kardeşimin de bulunmadığını söyledim. Ama, anam-babam bana miras bırakmamışlardı. Kur'an okumak, Türkçe ve Arapça öğrenmek için İslam'ın merkezi İstanbul'a gelmiş bulunuyorum, dedim. Gerekli manevî ve dinî sermayeyi biriktirdikten sonra işime döneceğimi de belirttim. Şeyh Ahmet beni kutlayarak bazı açıklamalarda bulundu ki, not aldıklarımı olduğu gibi naklediyorum: "Ey genç, sana saygı göstermek ve seni ağırlamak birkaç nedenle bana vaciptir:

1. Sen Müslümansın ve bütün Müslümanlar kardeştirler.

2. Sen şehrimizde misafirsin ve Peygamberimiz misafiri ağırlayın buyurmuştur.

3. Sen ilim okuyorsun, İslam ise öğrencilere saygı duyulmasını tavsiye etmiştir.

4. Sen çalışarak helal rızık kazanmak istiyorsun. Hadis-i Şerifte "çalışanları Allah sever" buyurulmuştur".

HAYRANLIK İTİRAFI

Ajan Humpher her şeye rağmen İslam dinine ve bu yüce dinin yetiştirdiği örnek insan modeline duyduğu hayranlığı da itiraf etmektedir:

"Şeyhin yüce şahsiyeti beni ilk andan itibaren kendine hayran kılmıştı. İçimden, bu açık gerçekler keşke Hıristiyanlık dininde de olsaydı diye söylendim. Ama diğer taraftan İslam dininin o yüceliği ve açık görüşlülüğüne rağmen inişe geçtiğini görüyordum. Hükümdarların zalimliği ve liyakatsizliği, din "alimlerinin kuru taassubu ve dünyadaki gelişmelerden habersiz olmaları Müslümanları böyle bir karanlığa itmişti. Şeyhe dedim ki, 'Eğer izin verirseniz Kur'an ve Arapça'yı sizin yanınızda öğrenmek istiyorum'.

Şeyh beni teşvik ederek önerimi kabul etti. İlk olarak 'Hamd' suresini öğretti. Ayetlerini samimi bir yaklaşımla tefsir etti. Arapça kelimeleri telaffuz ederken çok zorlanıyordum. O, bu kelimeleri öğrenmem için defalarca tekrarlamam gerektiğini söylüyordu.
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'

Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun

İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu; deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacaklarla ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu, 'Baza altlarını dolduralım, toz solumamaya dikkat edelim, gaz patlaması ihtimaline karşı aydınlatma için çakmak kullanmayalım' dedi.
23.04.2024 11:50:00
İhlas Haber Ajansı
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu, depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu; deprem öncesi alınması gereken tedbirler, deprem sırasında yapılacaklar ve sonrasında da uyulması gereken kurallar hakkında İhlas Haber Ajansına özel açıklamalarda bulundu.

Osmanoğlu; 'Öncelikle başımızı darbelere karşı korumak için sağlam yapıların yanına saklanmamız gerekiyor. Mesela işte sandalye destekli sağlam masaların altı olabilir. Veya geniş hacimli koltukların dibi olabilir. Kendimize bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. İş yerimizde başımızı ve ensemizi kapatarak, koruyarak elimizle veya işte elimizdeki kapalı veya bir yastıkta da başımızı koruyarak bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Bu yaşam üçgeni içerisinde diz çökerek, kapanarak ve çöp kapan tekniğiyle yerden de tutunarak düşmemek için bu şekilde bir kendimize yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Kapı ve pencerelerden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Deprem anında paniğe kapılıp kaçmaya çalışmak çok doğru bir davranış olmayacaktır. Merdivende özellikle asansörü kesinlikle kullanmamamız gerekiyor. Merdivenleri kullanmamamız gerekiyor. Yaşanan Maraş depreminde yani mesela dikkat çekiliyor. Evlerimizdeki bazaların, koltukların altlarının mesela dolu olması önemlidir. Bir tavan çöktüğü anda zamanla bazaların altındaki boşluk kapanana kadar çökebiliyor. Orada bir yaşam üçgeni kaybolabiliyor. O yüzden bazaların ve koltukların altlarına destekli malzemeler koymamız önem arz ediyor. Onun dışında avize varsa avizelerin altından kesinlikle kurmamamız gerekiyor. Üzerimize devrilebilecek raflar, dolaplar, bu tarz duvara sabit olmayan eşyalardan da yine uzak durmamız gerekiyor. Dediğimiz gibi deprem alanında kesinlikle eğer bina içinde yani yere yakın değilsek, kaçmaya müsait bir yer değilse bina içerisinde kalmamız ve kendimize bu yaşam üçgenini oluşturmamız önem arz etmektedir' dedi.

'Enkaz altında toz yutmamaya özen gösterin'

Enkaz altındaki yaşam üçgeninde de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Osmanoğlu, 'Olası bir enkaz altında alma durumunda çok fazla hareket etmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Çünkü hava açısından sıkıntılı bir ortam olabilir. Hareket ettiğimizde de toz kalkabilir. O tozları mümkün olduğunca az solumaya dikkat etmemiz gerekiyor. Ağzımızı mendil benzeri bir şey varsa veya elbisemizle, kıyafetimizle ağzımızı kapatarak nefes almamız gerekiyor. Yardım isterken duvarlara veya borulara vurarak yerimizi belli etmeye çalışmalıyız. Bağırmak yine çok fazla toz yutmamıza neden olacağından bağırmak yerine ıslık daha avantajlı olabilir' diye konuştu.

'Enkaz altında çakmak yakmak faciaya neden olabilir'

Dediğimiz gibi en enkaz altında kalma durumunda öyle bir durum varsa kesinlikle çakmak gibi ateşten uzak durmalıyız. Kesinlikle yakmamalıyız. Yine elektrik düğmesini açma, kapama işlemlerini kesinlikle yapmamanız. Herhangi bir patlama riskine karşı uzak durmamız gerekiyor. Yine sarsıntı geçtikten sonra fırın gibi böyle yangın tehlikesi bulunan eşyaları kapatmamız gerekiyor. Sonrasında güvenli bir şekilde dışarıya çıkmamız gerekiyor' dedi.

Bina çıkışlarında da dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Osmanoğlu, 'Binaları terk ederken de dışarıya çıktığımızda binadan malzemeler düşebilir. Taş düşme riski olan yerler olabilir. Binayı tahliye ederken yine başımızı koruyarak hızlı bir şekilde binayı terk etmemiz gerekiyor' diye konuştu.

Başkentteki dev bayraklar havadan görüntülendi

Başkentte kırmızı beyaza bürünen binaların oluşturduğu görsel şölen havadan görüntülendi.
23.04.2024 09:03:00 / Güncelleme: 23.04.2024 09:06:54
İhlas Haber Ajansı
Başkentteki dev bayraklar havadan görüntülendi
Başkentteki dev bayraklar havadan görüntülendi
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent Ankara'nın bir çok bölgesi dev Türk bayraklarıyla donatıldı.

Çankaya, Keçiören ve Altındağ'a asılan dev ay yıldızlı bayraklar dron ile havadan görüntülendi.



Öte yandan I. ve II. TBMM Binası ışıklandırılırken restorasyonu tamamlanan EGO Genel Müdürlüğünün yeni binasında ise dev Türk bayrağı sarkıtıldı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gün boyunca çeşitli etkinliklerle kutlanacak.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.
23.04.2024 08:21:00 / Güncelleme: 23.04.2024 08:32:04
Haber Merkezi
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyaretinde yanında bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Arapça sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu. Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde ise iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyareti kapsamında Bağdat'ta bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Serkan Kayalar, TİKA tarafından restore edilen Abdulkadir Geylani Külliyesi ve İmam-ı Azam Külliyesi'ni ziyaret etti.

Bağdat'ta bulunan Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Selahaddin-i Eyyubi ve Şeyh Abdulkadir Geylani gibi Kürt şahsiyetlerin İslam'a hizmetleri hakkındaki sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu.



Ali Erbaş'ın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesindeki özgeçmişinde "İyi derecede Arapça ve Fransızca bilmektedir" ifadeleri yer alıyor.

Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın

Ekonomist Özgür Demirtaş, son zamanlarda çok konuşulan Kızıl Goncalar dizisiyle ilgili yorum yaptı. Sosyal medyadan oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş, diziyle ilgili analizini takipçileriyle paylaştı. Demirtaş, 'Her biri hakkında söyleyeceklerim var' diyerek oyuncuları analiz etti.
23.04.2024 05:55:00
Haber Merkezi
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Başladığı günden bugüne çok konuşulan bir dizi olan Kızıl Goncalar, senaryosu ve oyunculuklarıyla Pazartesi akşamına damga vuruyor.

Kimileri Türkiye'deki tarikat yapısını çok iyi anlattığı gerekçesi ile diziye övgüler yağdırırken kimileri ise dizinin seküler yaşam tarzını hedef alarak tarikat yaşamını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini söyleyerek eleştiriyor.

Güçlü oyuncu kadrosuyla seyirciyi ekrana kilitleyen Kızıl Goncalar dizisine bir yorum da ekonomist Özgür Demirtaş'tan geldi.

Diziyi hiç kaçırmadığını söyleyen ve ara ara bazı sahneler ile ilgili yorum yapan Demirtaş, bu kez sosyal medyadan dizinin oyuncularıyla ilgili ayrı ayrı analiz yaptı.



Oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş şu tweete paylaştı;

Kızıl Goncalar bir Efsane... İzlemeyen Kalmasın:

Benim gibi çok sayıda Türk dizisi seyretmeyen biri söylüyor bunu. Aktörler ve Aktrisler muazzam... Her biri Hakkında söyleyeceklerim var:

1) Mert Yazıcıoğlu: O Nasıl bir oyun gücüdür? Cüneyd Rolünü oynayan her rolü oynar bu Dünyada. Sadece söyleyeceği cümleleri bile ezberlemek büyük bir iş. Öyle bir MİSTİK hava veriyor ki kapılıyorsunuz. Sevgili Mert Dünyada çok iyi yerlere gelecek. (.@merttyazicioglu)

2) Erkan Avcı: Sadi Hüdayi Efendiyi başka kim oynayabilirmiş? Resmen günlük hayatımda bazen konuşma tarzını taklit ettiğimi farkettim. Beni o kadar etkilemiş yani. Pragmatist bir tarikatçıyı muazzam canlandırıyor. Artık tam olarak takipçisiyim Erkan Avcı'nın. (.@erkoavci)

3) Özgü Namal: Son derece güçlü bir karakter. Muazzam bir oyunculuk yeteneği. Yurtdışında olsa Monica Bellucci havasında Audrey Hepburn şeklinde ağırlanacak bir oyuncu. Özgü Namal hakkında bu dizi sonrası detaylı okudum. Gizemli kalmayı sevdiğini biliyorum. Ama umarım gelecekte de bizi oyunculuğundan mahrum etmez. (.@ozgunamal)

4) Özcan Deniz: Ben hayatımda kendisini Özcan Deniz kadar geliştiren bir aktör görmedim. Rolünü öyle bir sırtlıyor ki işte Başrol diyorsunuz... Yani ben kendisini izlerken bir Psikiyatr izlediğimi zannediyorum. Bu da sanırım büyük bir başarı. Sanatın her alanında var. Bir gün kendisi ile tanışabilmeyi dilerim. (.@OzcanDeniz)

5) Mina Demirtaş: Mina ile bir Akrabalığımız yok :-) Ama küçük kardeşim olsun isterdim. Muazzam bir yetenek. Zeynep rolünü, zeki muhafazakar rolünü, çok ama çok iyi oynuyor. Hemen Takibe aldım.

6) Esma Yılmaz: Esma da duygusal modern rolünde muazzam... Böyle genç yetenekleri izlemek çok büyük zevk.

Kimseyi liste dışı bırakmak istemem: Mert Turak, Şerif Erol, Sitare Akbaş, Duygu Sarışın hepsi mükemmel oynuyor.

Tüm yayın ve yapımcı ekibine Helal olsun. Bu diziyi bizimle buluşturduğu için yapımcı Faruk Turgut'a teşekkür ederim.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.