Aklı karışıklara birkaç FETÖ notu

- 15 Temmuz hain darbe girişimi Fetullah Gülen'in boyunu çok aşan bir küresel operasyondur.
Yerel ölçekte FETÖ kullanılarak Amerika, CIA, İsrail, bazı AB üyesi ülkeler, NATO ve Vatikan'ın ciddi katkılarıyla imal ve tertip edilmiştir. İngilizlerin klasik Şark Projesi'nin yanısıra ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi ve Arap Baharı'nın Türkiye'ye dönük operasyonudur.
Bu gerçekleri çeyrek asırdan beri sivi-asker topyekun Türk milletine ikaz eden ve çözümleriyle oyunları bozan tek ilim, siyaset ve gönül adamı Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
- Tedbirleri alırken; meseleyi sadece FETÖ bağlamında değerlendirmek, havanda su dövmektir. Zira Haçlı dünyası ve Amerika'nin imal edip FEÖ gibi İslam coğrafyasına saldığı birçok cüppeli, hacı, hoca, cemaat ve tarikat söz konusudur. Nakşilik de, Amerikan-Vatikan imalatı FETÖ gibi sonradan İngilizler tarafından imal edilmiş böyle bir akımdır.
Haydar Hoca toplumu FETÖ konusunda ikaz ederken; ekranlara üşüşüp Fetullah'ı salih bir insan ve bir Ehl-i Sünnet alimi diye pazarlayan, rüyalarında FETÖ'yü gören ve FETÖ ile yatıp kalkan cüppeliler de aynı tavanın balıklarıdır.
Yıllarca "demokrasi küfürdür, maazallah" diye fetvalar uyduran bu üç-kuruşluk cüppelerin meydanlarda tutukları demokrasi nöbetinden millet, ancak FETÖ'dan gördüğü hayır kadar hayır görür.
Bugün FETÖ'yü kullananlar, yarın muhtemel bir Alevi-Sünni iç çatışması aşamasında bu cüppeleri devreye koyacaklardır.
Bu bağlamda BOP'un en önemli tuzaklarından biri olan "Alevi-Sünni çatışması ve kardeşin kardeşe kırdırılması" oyununu, Tevhid'in Merkezi Ehl-i Beyt'tir çıkışıyla bozan Prof. Dr. Haydar Baş'a karşı FETÖ'cülerle Nakşilerin ve cüppelerin aynı seviyesizlik ve aynı alçaklıktaki iftiralarla tekfire varan taarruzlarda bulunmaları manidardır.
Zaten Milli Mücadele yıllarında da İngiliz ve Yunanların safında saf tutan Said Nursî'nin yayınladığı Kuvay-ı Milliye karşıtı küfür fetvaları ile aynı süreçte milletimizin en zor zamanlarında İngiliz aklıyla isyanlara kalkışan Nakşi şeyhleri, aynı kuyuya taş atmışlardır.
Bu bağlamda en az Amerikan-Vatikan imalatı FETÖ riski kadar, İngiliz imalatı Nakşi ve cüppelilerin risk hesabını yapmak lazımdır.
- FETÖ, bir anda ortaya çıkmış, hüda-i nabit bir darbeci oluşum değildir. FETÖ'nün beslendiği ve semirdiği kaynak olarak Said Nursî de birçok darbe ve isyanlarda baş çekmiştir.
II. Abdulhamid Han'a dönük Yahudi-İngiliz imalatı darbe girişimi ve 31 Mart ayaklanmasında Said Nursî, II. Abdülhamid'e karşı "zalimler için yaşasın cehennem" diye haykıracak derecede önde gelen bir darbecidir. Abdülhamid Han, kendisini kodese atmıştır.
Tevafuktur ki, M. Kemal Atatürk, 31 Mart darbesini bastıran Harekat Ordusu'nda komutandır. Said Nursi, II. Abdülhamid Han'a karşı tertip edilen İngiliz-Yahudi darbecilerinin başında; M. Kemal Paşa ise isyanı bastıran ordunun başında? Milli Mücadele yıllarında da M. Kemal Paşa işgalcilere karşı vatan ve iman mücadelesi veren Kuvva'nın başında; devrin Nakşileriyle birlikte Said Nursi ise vatanımızı işgal edenlere destek fetvaları veren ve İngiliz-Yunan işgalcilerine teşrifatçılık yapan hainler güruhunun başında.
Aynı Said, Nurcularla Hristiyanların ittifakını temin etmek için fetvalar üretmiş, Hristiyan Şehit şeklindeki batılı hazmettirecek risaleler türetmiş; böylece FETÖ gibi darbeci-diyalogcu nurculuğun tohumlarını atmıştır. FETÖ bu ağacın sadece bir dalıdır; aynı öğretilerle yeşermiş diğer dalların, benzer zırvaları millete yutturmaya devam etmeleri bir yana, vatan ve iman sevdalısı Haydar hocaya karşı en seviyesiz iftiralarla çamur atmaya çalışmaları, FETÖ ile yollarını aynı olduğunun göstergesidir.
- Dinlerarası Diyalog, Papalık-Vatikan Din Devleti'nin resmi bir misyonu ve kurumudur. Hedefi ise 3. bin yılda Asya'nın Hristiyanlaştırılarak sömürgeleştirilmesidir. Vatikan belgelerinde bu açıklanmıştır. FETÖ, 1998'de bu misyonu üstlendiğini ilan etmiştir.
Ancak FETÖ ile birlikte Diyanet ve Milli Görüş başta olmak üzere birçok STK ve devlet kurumu, Avrupa'dan Türrk dünyasına uzanan geniş coğrafyada aynı Dinlerarası Diyalog değirmenine su taşımışlar, taşımaya devam etmektedirler. 15 Temmuz itibariyle Türk devlet ve milletine aidiyeti bulunan tüm kurum ve kişilerin, derhal bu işlerden el çekmeleri şarttır.
Türkiye, Vatikan'ın bir eyaleti ve Türk milleti de Papalık'ın vatandaşları olmadığına göre, Vatikan Din Devleti'nin Diyalog misyonunu Türk devletinin hiçbir kurumu ve hiçbir vatandaşı üstlenemez, yürütemez. Böyle bir iş, yasa dışı eylemdir. BU FETÖ için de böyledir, Diyanet için de böyledir, Milli Görüş için de böyledir.
20 yıldan beri Prof. Dr. Haydar Baş, dini ve milli bütünlüğümüzü hedef alan bu küresel proje hususunda her türlü ikazı yapmıştır; hiç kimsenin gaflet, dalalet ve hatta hıyanet varan bu proje bağlamında aldandık, kandırıldık, bilmiyorduk bahanelerine sığınma hakkı yoktur. Bu bahaneler kendimizi ve milletimizi gerçekten kandırmaktır. Böyle bir lüksümüz de yoktur. Dolayısıyla devlet ve milletin her şeyden ve herkesten önce, vatan ve iman selametimiz için Haydar hocaya kulak verme sorumluluğu ve mecburiyeti vardır.