İki gündür aktarmaya çalıştığımız fotoğrafı ve bu fotoğrafta resmedilen Türkiye'deki kimin ne dediğinin hakikaten belli olmadığı hâttâ bazen tamamen zıt fikirlerin dillendirildiği yönetim zafiyetini; ekonomik tükenmişliğini, harab ve bitab düşmüşlüğünü; yurdun dört bir yanında cirit atan Karen Fogg, Claudia Roth, Kızıl Dany'yi; Barthalemeosları, Mutafyanları, kısaca 2001 manzarasını alın ve şimdi albümden çıkarıp önünüze koyacağımız yıllar öncesinin eski, sararmış, yıpranmış fotoğrafı ile üst üste koyun.
Yer Ankara, tarih 15-20 Ekim 1927, kürsüde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk...
"1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Umumî durum ve manzara: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük harbin uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve memleketi Dünya savaşına sokanlar kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve Hilâfet makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını emniyete alabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet âciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız Padişah'ın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını koruyabilecek herhangi bir duruma râzı.
Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...
İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymağa lüzum görmüyorlar. Birer vesileyle itilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da. Adana vilâyeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Gaziantep, İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her fırsatta yabancı subay ve memurlar ve ajanlar faaliyette. Nihayet başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün önce 15 Mayıs 1919'da, İtilâf Devletlerinin uygun görmesiyle Yunan ordusu İzmir'e çıkarılıyor.
Bundan başka memleketin her tarafında, Hıristiyan azınlıklar gizli, açık, millî devletin bir an evvel çökmesine çalışıyorlardı.
Sonradan elde edilen kesin bilgiler ve vesikalarla iyice anlaşıldı ki İstanbul Rum Patrikhanesi'nde teşekkül eden Mavri-Mira Cemiyeti, vilâyetler dahilinde çeteler kurmak ve idare etmek, miting ve propagandalar yaptırmakla meşgul.... Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira Cemiyeti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşkilât kurmuş ve İstanbul'daki merkeze bağlı olan Pontus Cemiyeti rahatça ve başarıyla çalışıyor.... " (NUTUK . Sayfa 1-9)
Yukarıdaki satırları dikkatle okuyun, işinize gelen kısımları alın, gelmeyenleri atın. Ama kalanlar arasında bile şunlara özel bir önem atfedin; yabancı askerler bölümünü çağın yeni işgal unsurları ile değiştirin, yabancı ajanlar lâfını günümüze uyarlayın, İtilâf Devletleri deyimini Helsinki-Kopenhag'da teşekkül eden yeni birliğin yerine koyun.
Hristiyan azınlıklar bölümünü aynen alın.
Karadeniz bölümünü aynen alın.
Bir defa daha okuyun.
Sonra dönün etrafınıza bakın, dahilî ve harici bedhahlar, çeşitli tealî ve teavün cemiyetleri ile çeşitli muhibler; son derece masum isimli İtilâf ve Hürriyet, Sulh ve Selâmet NGO'ları arayın.
Küçük Armutlu'da polisin ancak panzerlerle ve çatışma ile girebildiği kurtarılmış bölge ve gettoları, Vekâletler caddesinde barikatlarla çevrilmiş, kimin, kimden, neyi, nasıl kurtardığı belli olmayan girilemeyen bölgeleri hatırlayın.
Ama ille de muhibler, mandacılar ve işbirlikçiler ile çağdaş 150'likler arayın.
Enflâsyon oranını hesaplayarak 1919'un 150'liklerini 2001'de meselâ 15.000 yaparsanız ona da bir şey demem.
Fakat benden boşuna bu gün yorum beklemeyin.
Atatürk yapıyor.
Hem de el-Hâk, iyi yapıyor.
Yer Ankara, tarih 15-20 Ekim 1927, kürsüde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk...
"1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Umumî durum ve manzara: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu grup, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük harbin uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve memleketi Dünya savaşına sokanlar kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve Hilâfet makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını emniyete alabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet âciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız Padişah'ın iradesine tâbi ve onunla beraber şahıslarını koruyabilecek herhangi bir duruma râzı.
Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...
İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymağa lüzum görmüyorlar. Birer vesileyle itilâf donanmaları ve askerleri İstanbul'da. Adana vilâyeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Gaziantep, İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her fırsatta yabancı subay ve memurlar ve ajanlar faaliyette. Nihayet başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün önce 15 Mayıs 1919'da, İtilâf Devletlerinin uygun görmesiyle Yunan ordusu İzmir'e çıkarılıyor.
Bundan başka memleketin her tarafında, Hıristiyan azınlıklar gizli, açık, millî devletin bir an evvel çökmesine çalışıyorlardı.
Sonradan elde edilen kesin bilgiler ve vesikalarla iyice anlaşıldı ki İstanbul Rum Patrikhanesi'nde teşekkül eden Mavri-Mira Cemiyeti, vilâyetler dahilinde çeteler kurmak ve idare etmek, miting ve propagandalar yaptırmakla meşgul.... Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira Cemiyeti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşkilât kurmuş ve İstanbul'daki merkeze bağlı olan Pontus Cemiyeti rahatça ve başarıyla çalışıyor.... " (NUTUK . Sayfa 1-9)
Yukarıdaki satırları dikkatle okuyun, işinize gelen kısımları alın, gelmeyenleri atın. Ama kalanlar arasında bile şunlara özel bir önem atfedin; yabancı askerler bölümünü çağın yeni işgal unsurları ile değiştirin, yabancı ajanlar lâfını günümüze uyarlayın, İtilâf Devletleri deyimini Helsinki-Kopenhag'da teşekkül eden yeni birliğin yerine koyun.
Hristiyan azınlıklar bölümünü aynen alın.
Karadeniz bölümünü aynen alın.
Bir defa daha okuyun.
Sonra dönün etrafınıza bakın, dahilî ve harici bedhahlar, çeşitli tealî ve teavün cemiyetleri ile çeşitli muhibler; son derece masum isimli İtilâf ve Hürriyet, Sulh ve Selâmet NGO'ları arayın.
Küçük Armutlu'da polisin ancak panzerlerle ve çatışma ile girebildiği kurtarılmış bölge ve gettoları, Vekâletler caddesinde barikatlarla çevrilmiş, kimin, kimden, neyi, nasıl kurtardığı belli olmayan girilemeyen bölgeleri hatırlayın.
Ama ille de muhibler, mandacılar ve işbirlikçiler ile çağdaş 150'likler arayın.
Enflâsyon oranını hesaplayarak 1919'un 150'liklerini 2001'de meselâ 15.000 yaparsanız ona da bir şey demem.
Fakat benden boşuna bu gün yorum beklemeyin.
Atatürk yapıyor.
Hem de el-Hâk, iyi yapıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002