AKP geldi barış gitti

Türkiye'nin dış politikası bu hükümetten önce barış üzerine kuruluydu. Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözü Türkiye'nin dış politikasının ana rotasını özetliyordu.Bu dönemde Türkiye kendisiyle iyi geçinen bütün komşularıyla Türkiye hiçbir sorun yaşamadı.Hatta Türkiye'yi rahatsız eden komşu ülkelerle bile barış sağlamak amacıyla yapıcı bir politika belirlenmişti. Bu barışsever dış politikada Türkiye bir şey kaybetmedi, bilakis kazandı. Bu politika sayesinde Türk milletinin ve Türkiye'nin başta İslam coğrafyasında olmak üzere tüm dünyadaki saygınlığı arttı.Türkiye'nin ezeli düşmanları sayılabilecek Batılı ülkelerin Türkiye'ye karşı tutumlarında ise bir değişiklik yaşanmadı. Düşman düşmanlığını, dost ise dostluğunda devam etti bu dönemde.Takvimler 2002 yılını gösterdiğinde Türkiye'de değişim düğmesine basıldı. Ve AKP iktidar oldu.Bu aşamadan sonra Türkiye'de her alanda yaşanan menfiye gidiş, çeşitli ambalajlarla millete hazmettirildi. AKP hükümetiyle pek çok alanda yaşandığı gibi Türkiye'nin dış politikası da kökünden değişti.Bu değişimi ifade eden Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz yıl Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözünü pasiflik, tavırsızlık ve tepkisizlik olarak yorumlayamayacaklarını söylemişti.2002 yılında sonra Türkiye, dış politikada o gün kadar el de edilen kazanımları müsrifçe harcamaya başladı.Kıbrıs sorununda bizim çıkarımıza ilerleme sağlanamadığı gibi Rumların hanesine pek çok kazanım yazmalarına sebep olundu.Afganistan'da işgal güçlerine ortak olundu.Irak'ı işgal planında eş başkan olarak taşeronluğa soyunuldu.Türk askerinin başına Amerikan askerlerince çuval geçirilince sus-pus kalındı.İsrail'le sahte "one minute" şovunun örtü olarak kullanarak Türkiye'ye füze kalkanı yerleştirilmesine onay verilerek İsrail'e muhafız olundu.9 vatandaşımızı katleden İsrail'e bu katliamın hesabı sorulmadı. Kuzey Irak'ta Türkiye'ye rağmen kurulan Barzani yapılanmasına tam anlamıyla kesenin ağzı açıldı. Hiçbir destek esirgenmedi. Geçen yıl yapılan AKP kongresine onur konuğu olarak katılan Barzani, "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla karşılandı.Azerbaycan'ı kaybetme pahasına Ermenistan'la yakınlaşma sürecine girildi.AB'ye taviz verme süreci aynen devam etti.Ve Suriye?Suriye'de kraldan daha kralcı olundu. Savaş, savaş diye en ısrar eden ülke Türkiye oldu. Hala savaş ısrarına Türkiye devam ediyor.Bu savaş ısrarı önce hükümeti sonra da maalesef Türkiye'yi bitirecek.BM Genel Kurulu'nda bile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ifadeleriyle Suriye'yi müdahale kararı alınmamasını eleştirdi.  Suriye'yi hedef alan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Arap Baharı'nın efendisi ABD Başkanı Obama ise "Evet biliyorum ki bazıları Suriye'ye bizim askeri operasyon düzenlememiş olmamızdan dolayı hayal kırıklığı yaşıyor, bazıları da benim sınırlı operasyon çağrımdan bile rahatsız olmuş durumda. Fakat zor problemlerin çözümünde Amerikan halkına kulak vermemiz ve uluslararası toplumun sesini duymamız gerekiyor" dedi.Yapılan bir araştırma Türk halkının yüzde 80'den fazlasının Türkiye'nin Suriye politikasını onaylamadığını ortaya koymuştu.Türk halkının savaşa karşı olduğu ortada olduğuna göre Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Amerikalıların bu tavrından kendi paylarına çıkaracakları çok ders var.