AKP iki arada bir derede

Seçimlere yaklaştıkça iktidar partisi AKP, AB süreci ve ABD müttefikliği sebebiyle ihmal ettiği ve kaybettiği tabanını tekrar toparlayabilmek için seçim yatırımları yapmaya başladı.3.5 yıldır çözüm için bir adım atmadığı türban mevzuu, Verilen tavizler sebebiyle iyice cesaret bulan ve terörünü arttıran PKK ile son aylarda yoğunlaşan mücadele, AB'nin uyum adı altında talep ettiği sömürü taleplerini yerine getirmede son günlerde yavaşlama, Herhangi bir ekonomik çözümleri olmadığı için yeniden IMF ile stand by anlaşması imzalamalarına rağmen son günlerde yoğunlaşan "IMF'ye borcumuzu kapatabilecek kapasitedeyiz" açıklamaları, Mezarda emeklilik anlamına gelen Sosyal Güvenlik Reformunun sanki vatandaşımız için mükemmel bir projeymiş gibi lanse edilmesi,3.5 yıldır ihmal ettikleri, IMF politikalarıyla perişan hale gelen üreticilerle, ihracatçılarla, tekstilcilerle bir araya gelerek göstermelik birtakım çözümlerle, vaatlerle onlara ve temsilcilerine umut vermeye çalışmaları,Ana muhalefet partisinin, Demirel'in ve diğer siyasilerin AKP'nin 3.5 yıldır yaptıkları ortadayken, misyonerliğin önü açılmışken, hiçbir Hıristiyan'ın olmadığı mahallelerde kilise evleri açılmışken, birçok Türk genci Hıristiyan olmuşken, Kur'an ve din eğitimine sınırlamalar getirilmişken, kısaca dini konularda milletin kendilerinden beklediği taleplerin hiçbiri yerine getirilmemişken sanki bu konuda bir şey yapmış ya da yapacakmış gibi eleştirmeye kalkmaları, Ve daha nice gelişmeler bu seçim yatırımı kapsamında değerlendirilebilir.Selanik'te Yunan Başbakanı Karamanlis ile yaptıkları basın açıklamasında Başbakan Erdoğan'ın "Yapılan düzenlemeyle cami tabirini çıkardık, mabet yaptık; Ortodoks kiliselerini de restore ettirdik" ifadelerini hepimiz haberlerde izledik.İşte yapılan bu değişiklerle şu anda Türkiye'nin her yerinde mantar gibi biten on binlerce kilise evi halen faaliyet göstermekte, Türk gençlerine burslar bağlayarak, iş, aş, arkadaş vaatleriyle Hıristiyan yapılmakta ve maalesef Hıristiyan olan gençler "Ben Pontus'um" diyerek Türk kimliğinden uzaklaşmakta. AKP'nin seçim telaşında olduğu sadece bizim fikrimiz değil. Türkiye-Avrupa Birliği KPK Eşbaşkanı Lagendijk, AKP'nin yaklaşan seçimler için 'iç siyasete döndüğünü belirterek, 'Hassas konulardaki reformların ertelenmemesi' uyarısında bulundu.Seçimler sebebiyle taban toparlama gayretinde olan AKP'deki durgunluk AB yetkililerinde de hareketliliğe sebep oldu.Tabii, burada şu soru akla geliyor: "Mademki AB süreci bize faydalı, seçime yakın neden duraksıyorsunuz? Eğer sonucu belli olmayan bir AB hayali için zararlı bir takım adımlar atılıyorsa -ki doğru olan bu- o halde bu yanlıştaki ısrar nedendir?"Sadece son birkaç günde AB'nin yaptıklarını ve taleplerini kendi ifadeleriyle aktaralım:Türkiye-Avrupa Birliği KPK Eşbaşkanı Lagendijk, "Türkiye'nin limanları Güney Kıbrıs gemilerine açması bir yükümlülüktür" dedi.Yunanistan Başbakanı Karamanlis, "Heybeliada'da Ruhban Okulu'nu açın, Fener Rum Patrikhanesi'nin özgürlüğünü yani ekümenikliğini tanıyın ve limanları Rumlara açın" talebinde bulundu. PKK'nın Türkiye'deki olayları provoke etmek için kullandığı TV kanalı Roj TV Danimarka'dan sonra şimdi de İsveç'te yayına başladı.18 mayıs'ta Fransa parlamentosunda görüşülecek olan bir tasarıyla Ermeni soykırımını kabul etmeyenlere 1 yıl hapis ve 25 bin Euro para cezası getiriliyor.Kıbrıs'ta Türk bayrağını çalmasıyla meşhur küstah, sözde Rum Milletvekili(!) Matsakis, havaalanında Türk barağını Nazi bayrağına benzetip, Kıbrıs'taki Türk askerine "terörist" dedi ve TBBM çatısı altında da "Kıbrıs'ta Türk askeri kalmayacak, Kıbrıs'ın tamamı özgür olacak" şeklinde tehdit etti.Avrupa parlamentosu Türkiye Raportörü Camiel Eurlings "Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasının anayasaya aykırı olacağı söyleniyor. Bu, doğru olamaz. Tekrar açılması gerekir. Ben, sayın devlet bakanı Mehmet Aydın ile görüştüm, bana 'çok yakında açılacak' demişti" açıklamasını yaptı.Eurlings devamında, dini azınlıklara mülklerinin geri verilmesi, terör örgütü PKK'ya destek veren konuşmalar yapan isimlerin cezalandırılmaması, din derslerinde gayrimüslim mezheplerin ve Aleviliğin de okutulması gibi maksatları belli olan talepleri sıraladı.Eurlings ayrıca, "Eğer siz Ruhban Okulu'nu açar, kiliseleri iade ederseniz, bunu Fransız ve Alman medyası önünde yaparsanız, bu öyle bir piar olur ki alacağınız desteği tahmin edemezsiniz" gibi garip sözler sarfetti.Daha birçok tavizler ve hakaretler?AKP bir tarafta seçim, bir tarafta tatmin edemediği ve küstürdüğü tabanı, diğer tarafta ise AB ve ABD'nin taviz istekleri arasında sıkışıp kalmış durumda. Her bir tarafın da beklemeye tahammülü yok. Görünen o ki, tabanını biraz oyalayacak gündemler bulacak ve kendilerini iktidara getiren AB ve ABD'nin taleplerini ise el altından yerine getirecek.Ama ne olursa olsun bu taviz politikalarıyla kaybeden hep Türkiye olacak, Türk milleti olacak.Dün bize Sevr sürecini yaşatanların tavsiyeleriyle ancak bu noktaya gelinir. Bize asıl misyonumuzu kazandıracak, bizi kainat devleti yapacak milli modeller lazım.